
AŞAĞI BAKMA ÇOCUĞUM!
2 Şubat 2021 Salı
Aylardan kısa paçalı Şubat, yıllardan yine yeni bir pandemik yıl. Yeni yılın solgun ve tıknefes yüzü Şubat’ın kılık değiştirip Nisan taklidi yapmasıyla biraz gülümsüyor sabahın karga kahvaltısı öncesi zamanlarında.
Pandemik yanakları şeftali pembesine bürünüyor, henüz on yedisine girmiş bir genç kız, bir delikanlıdan iltifat almış gibi! Her sabah bulutlar birer kadeh Rose yudumlayarak başlıyorlar güne. Kadehte kalan son gün kurusu damlaları birbirlerine atıyorlar ve gökyüzü tutuşuyor sessiz çıtırtılarla.
Tam o anda ülkemin bütün gençleri yukarı bakıyor.
Yukarı bakıyor çünkü benim ülkemin gençleri aşağı bakmaz. Aşağı bakarsa midesi bulanır, başı döner ve düşer. Bu yüzden benim ülkemin gençleri, kör cehalet bıçağının üstünde geleceğe yürürken aşağı bakmaz. Aşağı baktırmak isterler, cehaletin omuzları üstünde yükselmiş temelsiz binadan güç alan cahiller her daim, yüzde birlik cevher gençlerime. Benim gençlerim kaldırır o güzel başını göğe bakar, Timur Selçuk’un kendiliğinden tutuşan kandilleri gibi yanan gökyüzüne doğru. Durmadan bakar yukarı. Yanan gökyüzünden yüzüne çarpan sıcaklık onun yakıtıdır. Çünkü istikbal göklerdedir bunu bilir. Bundandır benim gençlerimin başını eğemez cehalet ve ondan gelen cahil cesareti.
Benim gençlerimin geri vitesi yoktur. Altı ileri vites ve emniyet freni! Benim gençlerim bilirler; hayat ileri doğru yaşanır. Cehaletin kıskacında zorla yönü geri döndürülenler de elbet bir gün başını ileri çevirmeyi öğrenecektir yüzde birlerin yanında. Benim gençlerim kimseyi ötekileştirmez.
Böyle yukarı bakıp dururken bir yandan Şubat’ın yalancı baharı, bize gerçeğe müjdeli hayaller kurdurmakta. Yeterince inanırsan bütün hayaller gerçek olur.
Memleketimin kadınları da gençlerimin ardından yukarı bakacak mesela. Hem de öldürülmeden, sövülüp dövülmeden. O, seherin serinliğine taht kurmuş gün kurusu bulutlara bakıp da aksini düşünmek mümkün mü! Hem yukarı bakacaklar, hem taht yerine bulutlara oturtulacaklar, baş üstünde yani. Yeteri kadar inanırsan!
Bulutlar, göz göze geldiğimizde bana çocukların müjdesini de fısıldamaktaydı. Artık sokakta, yurtlarda çocuk kalmayacak dediler. Her çocuk ailede büyüyecek dediler. El üstünde tutulacaklar, kimse onlara tecavüz edip, dövmeyecek, öldürmeyecek dediler.
“Çocuklar çiçektir, basmayınız” levhaları asılacak bütün parklara dediler. Vakitsiz ölümler tedavülden kalkacak dediler yavaşça kulağıma. Ben de onların kulağına fısıldadım;
“Yeterince inanırsak gerçek olur.”
Bizim yüreklerimiz içinde hep bir damla kırmızı taşır.
O bir damla, güneşe çıkınca turuncu bir sevinç olur.
O bir damla, göğün mavisinde mor olur sanatın taşlarını döşer.
O bir damla, gecenin siyahını alır içine, tutkunun şarabını mayalar.
O bir damla, bulutun beyazına sokulur, bebek pembesi umutları geleceğe taşır.
Bacaksız Şubat’ın getirdiği yalancı baharlar, bir gün gerçek olur.
Aşağı bakmadan, başımız dönmeden, midemiz bulanmadan durma göğe çakalım gözlerimizi!
Cehalet, peşinde esareti sürükler.
Oku!
Çocuğum kaldır başını!
BU MİLLET
Ayakla baş birbirine karıştı
Kurnaz tilki, hain kurtla tepişti
Çiçek idi ayaklarla ezildi
Her yalana kandı gitti bu millet
Okumadan alim oldu konuştu
Emir ile zalim oldu dövüştü
Hak yemekten korkmaz oldu kokuştu
Çocuğuna cellat oldu bu millet
Kitabı duvara astı unuttu
Hep sarığa kulak astı yanıldı
Kardeşine oldu kastı bozuldu
Cehaletten öldü gitti bu millet…
Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir
Yorumlar
Bunlarda utanma arlanma yok. Polisin aşağı bak demediğini bildikleri halde inatla bildikleri yalanı sürdürmekte kararlılar. Bi de köşe yazısı yazıp kendini nimetten sayanlar var ya bunlar daha komik. Ayrıca aşağı bak dese ne yazar
Bulunduğumuz coğrafya zordur. Farklılarımız çoktur, hayattan beklentilerimiz çeşitlidir, yaşam biçimlerimiz hassastır. Bunlarla uğraşmaya kalktık mı Irak’a Suriye’ye Libya’ya ne olduysa bize de aynısı olur. İlacı ise bilim, hoşgörü, sevgi, kucaklaşma
Teşekkürler Aylin Hanım….
Herkes başını kaldırsın ve etrafına ön yargısız bir baksın. Asıl bu ülkenin geleceği ile oynayanlar yıllarca bizleri başımızı öne eğmeye mahkum etmediler mi?
Herkes çok güzel edebiyat yapıyır ve olayları çarpıtmada muhteşmeler.
Dinci kisvesiyle vatandaşı uyuttu
Yandaşıyla bir oldu, garibanı unuttu
Kul hakkı yemeyle kesesini doldurdu
Enayiliğine doymadı gitti bu millet
Önce yorumu niçin yazdığınız anlayamamıştım, ancak şimdi haberlerde izledim aşağı bak değil AŞAĞIDAN diyor polis açık bir şekilde. Gerçekten sizlerde aşağılıksınız, polis birgün size de lazım olur, yıpratmalım polisleri.
Bizim en büyük eksikliğimiz okumak. Okudum demek için okuyoruz ya ne anladık, ne ders çıkardık orası muamma. Bir şeyler girmeyecekse zihnimize okumanın anlamı var mı.. sanırım günümüz gençliği daha bir bilinçli. Yazını okumak büyük keyifli Aylin..
Işte o zaman düzelmezse Toplum gelin benden hesap sorun derim.
Üniversite okuyan Öğrencinin ve Öğretim Üyelerinin Memurların kesinlikle Siyaset yapamaz oy kullanamaz sevemez destek veremez paylaşım yapamaz beğeni yapamaz bunları yapan olursa Memurluktan Öğretim üyelikten Öğrencilikten men ihraç edeceksin .
Oku çocuğum, oku! Önce tabiatı oku. Etrafında olup-bitenleri oku. Yazı oku, kışı oku. Açan çiçeği, bal yapan arıyı, meyvedeki böceği, gökteki kuşu oku. İlâhî yazıyı okumadan yazamazsın. Oku. Alim olamasan da arif olursun. Âlim bilmez, ârif bilir.Oku!
Cehalet, peşinde esareti sürükler.
Oku !
Çocuğum kaldır başını !
Mükemmel