REKLAMI GEÇ

BENİM İSTİKLAL MARŞIM DAHİ KORKMA DİYE BAŞLAR

9 Şubat 2021 Salı

İÇERDE

 Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim,
Haberin var mı?
Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cıgaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…
Ahmed  ARİF

 Gelmiş tabii, gelmiş bahar prematüre doğum gibi erkenden. Boyuna posuna bakmadan bir de bahar doğurmuş ufaklık şubat. Doğan büyür elbet, el birlik büyütürüz diyorum kendi kendime.

İçimde işte bu umutlu sevinçle gözüm yeşeriyor, baharımın vurgun yeme ihtimalini düşünmemeye çalışarak.

Daha siz salgın mahmurluğundayken, ben yavaşça çıkıyorum evden yüreğimin ucuna basarak şşşşşş!

Güneş çapkın çapkın göz kırparak karşılıyor beni bir yandan nazlı nazlı bulutlarından soyunarak. Çıplak omuz başına bir öpücük kondurup yürüyorum sıcak ellerini sırtımda duyarak. Minnacık bir menekşenin moruna boyanıyor gözüm. O andan sonra ruhumla görüyorum.

İlk ben fark ediyorum badem ağacının ilk tomurcuğunu.

İlk ben anlıyorum asmalı mavi kapının önünde tembel tembel güneşlenen tekirin hamile olduğunu.

İlk ben biliyorum güneşin artık sekizi bir buçuk geçe doğduğunu.

İlk ben yudumluyorum yoncanın üstündeki ilk çiy damlasını.

İlk ben duyuyorum kuşların cıvıl cıvıl sabah şarkısını.

Ve ilk dağlar cevaplıyor mavi günaydınımı.

Dağlarına bahar gelmiş memleketimin evet!

Peki, neden körpecik baharları dört duvar arasında memleketimin?

Ne işi var demir kapı, kör pencere ardında fikrini söyleyen gençlerimin?

Güneş gibi aydınlık cümleleri saklayabilir misin taş duvar?

Yeşil soğan, pembe karanfil alır mı rutubetini demir ranzalardaki soğuk yatakların?

Fikir dediğin hangi parmaklığın ardına sığar?

Korkudan yaratılmış çakma imparatorluk sahi kaç dünya günü yaşar?

Benim istiklal marşım dahi Korkma! diye başlar.

Feda edilmiş nice başlar üzerinde yükselmiştir memleketim.

Yok farz edince yok olmuyor o kanla kazanılan korkunç savaşlar.

Bitti silah savaşı şimdi kalemle kazanılacak yarışlar.

Kim kazanacak o yarışları, taze beyinleri hapsedince örümcek ağlı kafalar?

Sokrates Savunma’sında şöyle der;

“İnsanlar, kavramların anlamları üzerinde doğru bir bilgide uzlaşıp anlaşabilselerdi, hiçbir problem yaşanmazdı!”

Yani mesela; adalet, hak, hukuk dendiğinde hepimiz aynı şeyi algılayabilseydik!

Çocuk, kadın, masum öldürene, tecavüzcü alçaklara göredir taş duvarların ölçüsü! Adalet isteyen, hak arayan pırlantalara dar gelir!

Parlak beyinler düşünmek için yaratılmıştır, çürütmek için değil. Oradan fışkıran fikirler bir avuç gökyüzünü değil, evrenleri aydınlatır.

Körpe baharlar ancak dışarda yeşildir ve karanlık sonsuz değildir!

 

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı