REKLAMI GEÇ

FARKINDALIK FARK YARATIR

6 Temmuz 2021 Salı

Gün eflatun geceliğini soyunmuş, henüz mahmurluğunu atamamış bir yüzle karşılamıştı beni yine üzerinde turuncu şortu, sarı askılısı ile.

Tatlı tatlı gerinip esnerken, nefesi ensemi serinletmekte bir yandan. Bulutlar artık yaz uykusuna çekilmiş, meydanı gökyüzüne bırakmış, oncağızım da keyfinden mavi mavi yayılmakta başımın üstünde. Adımlarım başımla yarışmaktalar salgının hediyesi kilolardan bir an evvel kurtulmak niyetiyle. Yeşil sıkı sıkı tutunmuş bahara, yaza girmeyeceğim diye ısrarla asılıyor paçasından. Gözümü alabildiğine yakıyor zümrüt, hiç şikayetçi değilim durumdan.

Sincaplar saklambaç oynuyorlar çam ağaçlarının koca gövdelerine saklanıp, arada minik burunlarını çıkartıp nanik yapıyorlar sanki bana. Tam yakalayacakken diğer ağacın yapraklarında kayboluyorlar.
Kaç kaplumbağa gördüm bugün sayıyorum. Kaplumbağalara Veli diyorum ben. Altı Veli görmüşüm yaşasın diyorum ömrüm uzadı. Uzamasını istiyor muyum o da ayrı bir yazı konusu. Olsun yine aldım koydum bu dileği cebime.

Adımlarım beni türbeme taşıdı ayak alışkanlığı ile şaşırmadan. Yok canım benim türbem değil tabii ki Servergazi Türbesi. Mahallemde en huzurlu sığınağım benim. Her sabah günahlarımı soyunup yıkandığım ruh ırmağım. Ve her sabah yıkanmış ruhumu yumuşacık tüylü sevgileriyle doyurduğum kedilerim. Hepsinin ismi var ve inanmazsınız hepsi de isimlerini bilirler.

Yeni gelen bir zıpır oğlan çocuğu var beyazı çok sarısı hafif sütlü kahve, işte onun adı Latte! Ona bakınca bir yudum kahve içmiş gibi keyifleniyorum. Kafası hep diğerlerinin mamasında. Minnak burnuyla ittire ittire konuşlanıyor diğer abi ve ablalarının mamasına. Onlar da ses çıkarmıyorlar daha çocuk diye.

En cadısı Yulaf. Nasıl şirret bir sarışın kız diğerlerine karşı. Durun canım sebebi var. Çünkü hayat kavgasında bir gözünü sakatlamış bu yüzden kimseye dokundurtmuyor kendisini. Çözünce karakterini ona nasıl davranman gerektiğini biliyorsun. Ben de dokunmadan konuşarak seviyorum onu o da sürekli konuşarak cevap veriyor sevgime. Uzaktan beni gördü mü koşarak gelir ve hemen mamasını sorar. Yemek masamıza doğru beraberce gideriz, eşlik eder bana ve sonra yumulur.

Çavdar’ım en masum ve korkakları. Çavdar da sarı ama bir oğlan. Kızların zulmünden ne çeker garibim. Birisi mamasına kafa uzatsa hemen tırsar uzaklaşır. Çoğu zaman başında beklerim yesin de rahat gideyim diye.

Ve türbemin en asil prensesi Trio kızım. Üç renkli tüylerin içinden, asaletle süzülen yemyeşil gözler. Hoş geldin der bana her sabah, doğruca yemek masasında payını yer ve çekilir. Suyunu da içer birkaç damla ve güneşlenmek üzere çimlere uzanır. Böyle asil tavırlı kedi az gördüm.

Bu asil güzellik bizi kaç haftadır sağlığıyla üzmekte.
İşte o bulutların yaz uykusuna çekildiği gün isimlerini seslendim yine ve Trio çok yavaş istemsizce yanIma doğru geldi. Ne göreyim göz ufak bir elma kadar şiş, davul olmuş. Hemen Denizli Büyükşehir Belediyesi Hayvan Hastanesi’ni aradım. Getirebilirseniz getirin bakalım dediler. Arkadaşımı çağırdım kafesle geldi. Kıyamam hali yok zaten kıpırdayacak. Okşaya okşaya kafese aldık ve götürdük. Yeni hastane Karakurt’ta ve çok geniş bir alana yayılmış. Bakımlı ve barınaklar da eski halinden çok çok daha iyi.

Burada sevgili veterinerimiz Elvan Alkaya Triomuzu teslim aldı. Bir hafta boyunca ameliyatlarını yaptı, kurtlarını, parazitlerini temizledi, serumlar, iğneler, ilaçlar. Bu arada her gün beni arayıp durumu hakkında bilgilendirmekle kalmayıp, iyileşmeden bırakmam diye de ısrar ediyordu. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az olur. Bir hafta sonra gezici servis görevlileri türbeye bıraktılar, bana da haber verdiler göreyim diye. İki gün besledim sevdim sonra kayboldu ortadan. Dedim herhalde saklanıyor, çıkar gelir. Tam bunu derken telefonum çaldı. Ahu Alkın isminde bir hanım dedi ki “Merak etmeyin, Trio’yu türbede gezerken gördüm, hasta olduğunu fark ettim ve veterinere götürdüm. Elvan Hanım da Aylin Hanım’a haber ver merak eder o dedi! Fip (yani kedi koronası) olma ihtimali var, tedavisi için elimizden geleni yapıyoruz”

Dedim “Siz kimsiniz?”, dedi “Sadece hayvan dostuyum. Sakat, hasta, çarpılmış canları tedavi ettiriyor ve ücretsiz sahiplendirmeye çalışıyorum.”

Vayy dedim vayyy arkadaş!
Kadınların, çocukların insan bile sayılmayıp öldürüldüğü, tecavüze uğradığı aynı memlekette, hayatını hayvanları yaşatmaya adamış insanlar var yani!!
Evet adımız insan ise, öldürmek değil yaşatmak için varız.
Adımız insan ise, acı vermek değil acısını almak için varız.
İnsan diyeceklerse bize, gördüğümüze kör kalmadığımızda diyecekler.
Kadın, çocuk, insan, hayvan, bitki hepimiz varsak varız, birimiz yoksak yokuz!
Yaşama alanlarına el koyduysak, yiyecek bulmaları için orman, tarla bırakmadıysak, tabii ki tüylü evlatlarımıza yemek ve su sağlamakla yükümlüyüz.
Sokakta yaşayamayacak olanı eve, bahçeye almakla yükümlüyüz.
Kendimiz olmasak da sahiplendirmeye yardımcı olmakla yükümlüyüz.
Hiç olmazsa sokağımızda yaşayan canlara farkındalıkla bakmakla yükümlüyüz.
Kapımızın önüne bir kap su, bir kap mama koymakla da yükümlüyüz. Ama yemediğinizi çöp niyetine önlerine koyarak değil. Yemediğinizi onlara da veremediğinizde ancak hayvan sever olabilirsiniz.
Kampanya yapın mahallenizde, sitenizde, apartmanınızda. Bir kilo kuru mama 10-15 tl arası bulunabiliyor. Kuru mama mikrop üretmez, pislik yapmaz, böceklenmez, kokmaz. Mahallenizi de korumuş olursunuz.

Bir paket sigara ayda 450 TL yapıyor. Bu parayla kaç canı hayata bağlayabileceğinizi hayal bile edemezsiniz.

Ve mahallenizin kedilerinden birinde bir hastalık, rahatsızlık görürseniz ( bunu görmek için farkında olarak ve sevgiyle bakmalısınız tabii ki) hemen hayvan hastanesini arayabilirsiniz. Gezici ekip hemen gelip alıyor Elvan Hanım’ın şefkatli ellerine teslim ediyor. Takip edebiliyorsunuz, gidip görebiliyorsunuz. Tedavisi bitince aldıkları yere bırakıyorlar ya da isterseniz siz gidip alıp, sokağına bırakabiliyorsunuz.

Elvan Hanımlar, Ahu Hanımlar iyi ki varlar. Onlar olduğu sürece ve çoğaldıkça dünya daha yaşanır bir yer haline gelecektir. Emeklerinize sağlık, tüm insanlık adına teşekkürlerimle.

Hiçbir şey yapamıyorsanız, Ahu Hanım’ın ve arkadaşlarının sosyal medyadaki yardım çağrılarına ufak meblağlarla katkıda bulunup, tedavilerini sağlayabilirsiniz.

Mesele farkında olmak ve farkına varmak.
Görerek bakmak, bakmakla görmek arasındaki farkı algılamaktır.
Hayat ırmağını kıyısından izlemektense, içinde yüzmeyi tercih ederim.

NOT: Denizli BB Hayvan Hastanesi Telefonu: 0258 2802835- 0258 2802836

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı