REKLAMI GEÇ

HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR

2 Mart 2020 Pazartesi

“ Barışta oğullar babalarını gömer,

  Savaşta babalar oğullarını…”

                                        HERODOT

“Hava kurşun gibi ağır

 Bağır, bağır, bağır bağırıyorum.

 Koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum…

Dert çok, hemdert yok

Yüreklerin kulakları sağır

Hava kurşun gibi ağır…

…”

                               Nazım Hikmet RAN

Yüreğim ağır, yüreğim kurşun gibi gri, belirsiz renklerin abisi!

Belirsiz!

Yüreğim kurşun rengi bir kabristan, ha babam dolduruyorum kırılmış fidanlarla.

Yer yok diyorum, YETER!

Göm diyorlar üst üste, biz bitti diyene kadar hepsine yeter…

Siz bitti demeyin, siz bitin!

Sesiniz, sözünüz, doymayan gözünüz, içi boş özünüz bitin…

Her tepeye fidan dikiyoruz dediğiniz buysa, dikmeyin.

Bırakın fidanlar ağaç olsun;  adına şehit deyince, fidan sürgün vermez, ölür!

Şehitler ölür, bilmiyorsanız söyleyeyim.

Elin toprağında kurşun gibi gri ölenler hele, bin kere ölür!

Onların anaları milyon kere ölür!

Söz konusu benim vatanımsa, gerisi teferruattır amenna!

Benim vatanım değilse peki? Ölüme sürülmenin adı mukadderat mıdır?

Mukadderat, el toprağında belirsiz bir gri kurşunla verilen can mıdır?

“Ulusun yaşamı tehlike ile karşı karşıya kalmadıkça, savaş bir cinayettir.”

                                                                                     Mustafa Kemal ATATÜRK

 Yüreğim kurşun grisi.

Boğazıma tıkanmış bir türkünün bir dizesi, yok gerisi

.. yiğidim, aslanım orda yatıyor…

Neden yatıyor orda?

Neden!

Ne için, kimin için?

Yüreğim ağır, kurşun gibi ağır!

Yazdırmayın bana ağıt, kalemim kurşun yemiş kadar ağır.

Düğün şiirleri yazacağım ben, kınalı kuzuların toylarını anlatacağım hey!

Dirisiyle övüneceğim memleketim evladının, ölüsüyle değil!

Kahramanca ölmeyecekler, insan gibi yaşamak haklarıyken, hey!

Ecel unuttu bizim memleketi, kurşuna, bıçağa bıraktı vazifesini.

Çağırın gelsin geri, vakitli ölümlerin vaktidir.

Oğullar gömsün babalarını vakti gelince, babalar oğullarını değil vaktinden önce.

Bahar geldi, o bile gri geldi, renklerin en belirsiz abisi!

Verecek oğlum yok belirsiz grilere!

İNSAN GİBİ

Oku da gel oğlum
ama gel…
Alnının yazısını
barut karasıyla çizdirmeden gel…
Oku öğrenci gibi,
eğlen delikanlı gibi,
seviş gönlünce oğlum.
Savaş olmayan dövüşe,
tesadüfen ölüşe yenilmeden gel…

Savaşa gider gibi gitme

elimi bağrımda bırakıp!
Okula gider gibi git gözünü seveyim.
Derdim aldığın not olsun,
hafta sonu kaç kadeh içtiğin,
gönlünü kiminle ateşlediğin,
soğukta çatlayan ellerin,
akşam ne yediğin,
cebinde kaç para kaldığı.

Yani insanca şeyler olsun merak ettiğim,
şans eseri nereden geçerken öldüğün değil ki

bu da aslında ne şans eseri
ne de kader oyunu,
bu memlekette
kelle koltukta yaşamanın ederi.
Şehit demek,
diriltir mi ölüleri?
Gelmeye git  hurma gözlüm
ölmeye değil!

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı