REKLAMI GEÇ

KENDİMİ AĞLATABİLİRİM İSTERSEM

3 Ağustos 2020 Pazartesi

Her yıl biraz daha seyrelerek yaşanan bayramların birindeyim.

İstesem, kendimi ağlatabilirim, gözlerimi çocukluğuma banarak, sırasını bekleyen çaresiz bir melemeyi istemsizce kulaklarıma takarak.

Gidenlerin yokluğuna, parmak uçlarımla basıp çıkarak, ciğerimi dağlayabilirim.

Babanın soğuk taşında, alev alev doğranmış kan bağının ihanetinden tüten baldıran kokusunu soluyarak, maziye bedenimi asabilirim, artık ihtiyaç duyulmayan bir ceket gibi.

Hani “haksız yere idam edileceksin” dediğinde karısı, Sokrat “haklı yere idam edilsem daha mı iyi?” demişti ya, yani ben de haksızlığa uğramanın sabunlu suyunda yıkayabilirim yediğim kazıkları.

Varlığı en çok 15X20 cm çerçeveye tıkılmış, dost hırkasında görünmüş bir zaman ve ardından içi boş hırkası kalmış dost sandıklarımı hatırlayarak, verdiklerime hayıflanabilirim.

Öpülesi eller, zaten üç beş tane kalmışken, bir salgının ucunda onları da öpemeyişime, belki bir daha hiç öpemeyeceğimi düşünüp darlanabilirim.

Vahşete döndürülmüş bir geleneğin, ibadet libası giydirilmiş, süslenip, kınalanıp gelin edilmesinden bunalarak, her gün katlanarak artan kadın kurbanların bundan daha da vahim sonlarına bakarak, insan olmaktan utanabilirim.

Kadın olmaktan korkabilirim cesaretimi, hayatıma satarak.

Ya da;

Tenhalaşmış çevremi, yeşile boyayarak, ayaklarıma tüylü evlatlar dolayarak sevgiyi kendim yetiştirebilirim.

Her sabah hayatı yeni bir güneşle, yeniden doğurabilirim.
Mecburi bağları koparıp, seçtiğim bağları yüreğime bağlayabilirim.
Gidenleri esenlikle uğurlayıp, tatlı anıların şerbetini içebilirim.
Çerçeveye sığmayacak, kocaman yürekli bir iki dosta sıkı sıkı sarılabilirim.
Maziyi sırtımdan indirip, kalan ömrüme köprü yapabilirim.
Vahşi gelenekleri, güvenilir kurumlarda bağışa çevirip, daha çok hayata dokunabilirim.

Tanrı adına yok etmek yerine, Tanrı adına var etmeyi seçebilirim. Bu Tanrı benim Tanrım yemin edebilirim ki; var etmekten hoşlanır, dinin vicdanda olduğunu, tenin, rengin, dilin, sıfatın, konumun, sınıfın, cinsiyetin kimse için fark yaratmadığını söyler, kan içmez bir de, hani uğruna akıttığınız.

Sonra kadın olmaktan korkmak yerine, gurur duymayı ve sesimi duyurmak için gücüm yettiğince bağırmayı, daha iyi ok atabilmek için sağ mememi kesmeyi göze almayı seçebilirim Amazon Kadınları gibi.

Asıl korkanın, yok etmeye çalışan olduğunu ortaya çıkarana kadar bağırmayı ve vaz geçmemeyi hakkımı söke söke alana kadar; işte bunu seçebilirim!

Benimle sadece ben olduğum için, sağımı solumu rötuşlamadan birlikte olanları yanıma alıp, safraları balonumdan aşağı atabilirim. Hafifleyince daha kolay ve yükseğe uçar insan!

İşte ben de “ya da” dan sonrasını seçtim.
Ama istersem, kendimi ağlatabilirim sevinçten…

DAHİLİYE
Kendimi ağlatabiliyorsam,
unutulması imkânsız olanı hatırlayarak
güldürebiliyorsam kendimi,
bacağıma dolanan sarışın bir kediyle oynayarak,
yorabiliyorsam kalbimi
güneşi öfkemle kapatarak,
büyütebiliyorsam gönlümü
sevgiyle sulayarak,
ne lazım aramak
hem günahı, hem sevabı
başka yerde…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Saadet Turgut   -  Bağlantı 4 Ağustos 2020, 08:53

Yazınızı okuyunca bu kadar güzel duyguları ifadelendirmenizden zevk duydum. Tebrikler kadın yüreğiniz ve kaleminiz için.

Berna Bayık   -  Bağlantı 3 Ağustos 2020, 11:59

Mükemmel

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı