REKLAMI GEÇ

MUTLULUK İFADESİ DEĞİL, MUTSUZLUK ARASI 

14 Aralık 2020 Pazartesi

Bu fotoğrafı gördüğümde bir dergide çakıldım kaldım. Aşırı doz idrak almıştım, bir süre kıpırdayamadım yerimden.

Şöyle diyordu ömrünün son çeyreğinin son ısırığında olan bir kadın meydanlarda taşıdığı bir pankartta;

“Hala bu boktan meseleyi protesto etmek zorunda olduğuma inanamıyorum!”

 Nedir o mesele?

Binlerce yıldır bir arpa boyu yol alınamayan kadınların insan olup olmadığı meselesi!

Gerçekten de aslında tüm protestoların, hak hukuk savunmalarının, tecavüz, taciz olaylarının, eşitlik, feministlik davalarının altında yatan tek mesele budur.

 Kadın meta mıdır, gayrimenkul mü, menkul mü, köle mi, hizmetçi mi, erkeğin kaburga kemiğinin alttan ikincisi mi, bol yük taşıyan şimendifer mi, hayatı kolaylaştıran organizer mi, evde kayıp çorap bulucusu, işte müdür altı dosya koruyucusu mu?

Köyde koyun hesabı, kasabada tarla ölçüsü, şehirde taciz örtüsü mü?

Üç gram eksik etle doğdu diye itilmeye ve onu doğurdu diye örselenmeye mahkûm bir hilkat garibesi mi?

Erkeklerin içgüdülerine kılıf yaptığı sallanan kuyruk mu kadın dediğiniz?

Siz erkekler;

Kadın hakkı diye bir kavram türettiğiniz,

kadın cinayeti diye bir katliam türü geliştirdiğiniz,

kadınlara eşitlik diye tribünlere oynayıp, ciğeri duvarın en üstüne çivilediğiniz,

konfor alanınızdan çıkmamak için hayatınızdaki kadınları yedeklediğiniz için,

biz kadınlar, ömrümüzün son ısırığında hala bu boktan meseleyle uğraşmak zorunda kalıyoruz hiç olmazsa birey olarak ölebilelim diye!

Ot dergisinde Yalın Alpay, Beethoven için şöyle diyordu;

“Hoş görünmeyen ve kısa süren bir gülüşü vardı. Neşenin ne olduğunu bilmeyen, ona alışık olmayan bir adamın geçmeyen hüznünün bulaştığı acemi, sakil bir gülüş. Bir mutluluk ifadesi değil, yalnızca bir mutsuzluk arası…”

Tam da böyle kadının yaşadıkları! Hani arada gülümsediklerimiz varsa da onlar mutsuzluk aralarımız.

Yapmayın efendiler!

Kadın yani biz, insanız, artık anlayınız!

Birimiz olmazsa diğerimiz olmayız.

Kadın ve erkek ve kendini nasıl hissediyorsa öyle olan cinsel kimlikler hepimiz birlikte insanız, aynı anda ve aynı haklarla varız.

Bedenimiz ya da kişiliğimiz üzerinde eril tahakkümünüz olamaz.

Sevişmek istersek sevişiriz. Adı üstünde karşılıklı, iş-t-eş fiil kullanıyoruz.

İltifat etmek isterseniz, gözlerinizdeki altyazıda taciz yoksa neden olmasın, kabulümüzdür, hoşumuza da gider?

Yüksek istihza içeren soruları sormak hakkınız değildir, bunu anlayınız.

Yıllar önce çift kişilik nevresim takımı rica ettiğim maalesef tanıdık satıcı “ sen bekârsın, yatağın neden çift kişilik? ”  diye korkunç soruyu sorduğunda cevabını şiddetle vermekle birlikte, herkesin içinde çıplakmışım gibi hissedip ürpermekten alamamıştım kendimi.

Hiçbir erkek bu tarz soruları sorma cüretini kendinde bulmamalıdır, bunu da bir yere yazınız.

İçgüdüsel olarak aklınızdan her geçeni uygulama hakkını kendinizde bulmayınız. İçgüdüler, hayvanlarda bile dönemseldir ve üreme güdüsüyle harekete geçerler ki sizde bilhassa mümkünse üremeden zevk alma üzerine bu güdüleriniz.

Hala içgüdülerinize ya da son günlerde Hasan Ali Toptaş’ın zavallı savunmasında geçen eril failliğinize gem vuramıyorsanız, insanlık yaratımına henüz dahil olmamışsınız demektir.

Peki, bu durumda sizi kafese mi kapatmalıyız?

İnsan olarak geldik hepimiz ve hayatı renklendirmek üzere,  bir gökkuşağının parçaları olarak. Bir renk olmazsa kuşak eksik kalır ve hiçbir renk diğerinin boyunduruğunda değildir.

Avuç içi kadar dünyada, birkaç saniyelik izafi bir hayatta neyi paylaşamıyorsunuz?

O çok kıymetli 3 gramlık et parçanız da çürüyecek bunu da hatırlıyor musunuz?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

mustafa kütükcü   -  Bağlantı 14 Aralık 2020, 15:45

Bir erkek olarak kesinlikle tahakküme dayalı bir hayat felsefem olmamakla birlikte yazıdaki tüm gerçekleri kabul ediyor ve inancım gereği cinsiyet ayrımcılığını şiddetle protesto ediyorum.Her cins “insandır”.İnsanca yaşamalıdır.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı