REKLAMI GEÇ

SU ÇATLAĞINI BULDU

27 Nisan 2021 Salı

Öyle bir nisan bir eylül, bir bahar bir hazan, biz kepçe dünya kazan, kepçeyi kapmış birileri karıştır babam karıştır, dünya karışsın sen kazan!

Benim kazanmakla işim yok, ben ilk eriği tatmanın kekremsi hazzını taşıyorum avurtlarımda, dağ bülbülü kulağımın tüylerini gıdıklıyor şakırtılı nağmelerle, bulutlar başımın üstüne yumuşacık oturmuşlar, Nisan gözünden mendilini çekse de yine ağlatsak diye bakıyorlar hınzır hınzır. Ben birini gözüme kestirdim az alçalsın atlayacağım sırtına “uç benim küheylanım, kıratım,  şahlanalım, aklanalım, uçalım, gidelim bu diyarlardan” diyeceğim, bekliyorum.

Sarhoşum leylaklardan ötürü.

Yer, gök, gözüm, burnum, kulağım eflatun. Kalbim eflatun.

Gün geceye kavuşur bu zamanlarda, vuslatın rengi eflatun.

Bir güzel kedi görmeye giderim her sabah, aç kalmasın isterim. Ve her sabah üç kilometre taban teperim. Dönüp bakmaz bile mamaya, onun orucunu açtığı iftarlık benim ellerim. Uzatır mavi gözlerini taşıyan 3 renkli başını ellerimin sıcaklığına. Bir bakarım ellerim eflatun, aşktan ötürü.

Kuşların sesi, ağaçların nefesi hatta hatta dağın başına geçirdiği fesi ve dahi toprağın elbisesi eflatun.

Aşkın rengi eflatun, adı Nisan.

Peki bu eflatun barışın içinde savaşın rengi ne kardeş?

Doğanın rengi eflatun, peki doğayı boğanın rengi ne?

Kedimin bile orucu nihayete erer her gün eflatun ellerimde, o zaman açlığın rengi ne kardeş?

Doğrunun rengidir eflatun hem de, ya yalanın rengi?

Kardeşlik, lavanta sabunuyla yıkanır, mis kokar, huzur kokar, barış kokar. Ya geçmişi intikam sabunuyla kim köpürtür bilir misin?

Barışın kokusu alerjiktir büyük burunlara kardeş, hasta eder onları. Savaşın barut kokusuna alışkındır onların burunları hem de kardeş savaşlarının kokusuna. Uzaktan alırlar o kalleş kokuyu, beş para etmez ciğerlerine doldururlar. Doymayan işkembelerine, kuruttukları vicdanlarının boşluğuna doldururlar o katran karası kokuyu.

Dedelerin günahlarını, torunlarından çıkartmak en kuvvetli kokuyu salar burunlarına. Çünkü bu savaşın sonsuz döngüsünün garantisidir.

Kurşun askerlerini, aynı kutudan çıkmadıklarına inandırırlar. Hırsları çalkalandıkça çarpıştırıp dururlar aynı kurşundan dökülmüş kurşun askerleri.

Sonra bir gün biri aynı kurşundan döküldüğümüzü görüverir, kral çıplaktır aslında herkes bilir. Ama o cesurdur, bildiğini söyleyiverir ve boooom…

Bir daha söyleyemez…

Hrant Dink gibi mesela!

O demişti ki ” Geçmişte herkes hata yapmıştır. Her iki millet de o zamanlar birbirine acı çektirmiştir. Türküm hem de Ermeniyim. İki millet arasında geçmişte yaşananı intikam duygularıyla hortlatıp, Ermeni Katliamı diyerek köpürtmek hiçbir devletin üstüne vazife değildir. İntikam denen kavramdan oldum olası nefret etmişimdir.”

Katıldığı bir programda bir anısını anlatır.

Sivas’ın köyünde Fransa’da yaşayıp tatil için buraya gelen yaşlıca bir kadın vefat eder. Aslen Sivaslı olan kadın Ermenidir. Köyden yaşlı bir amca bir şekilde Hrant Dink’e ulaşır durumu anlatır. Der ki;

“Sen camiayı tanırsın, akrabası falan varsa haber veriver. Biz namazını kıldık, cenazeyi kaldırdık, buraya gömdük.”

Dink bir iki kişiye sorar, tarif edilen bir dükkana gider, sorar tanıyan var mı diye. Orada biri “benim annem o” der. Durumu anlatır, iki kardeş  annelerini almaya giderler. Ertesi gün telefon gelir Hrant Dink’e kadının kızından. Kız telefonda ağlamaktadır. “Kızım bir şey mi oldu?” derken kız telefonu yaşlı bir amcaya verir.

Amca şöyle der ;

“ Analarını çıkarıp, götürmek isterler. Ben de dedim ki; hakkınızdır, ananızdır, tabii ki götürmek istersiniz. Ama bana sorarsan bırakın burada kalsın. Su çatlağını buldu!”

Büyük abiler savaş topunu döndürmeye devam edeceklerdir dededen toruna aktara aktara. Ne kadar sürer bilmem.

Ama bir gün, su çatlağını bulur.

EGELİ

Ege’nin mavisinde yıkandık
imbatında kuruduk biz.
Karşının kumunu üfledi

buzukinin telleri
bağlamanın ciğerine.

Kalimer(h)a(ba)!

Halay çektik sirtakiyle,
rakı da aklandı
Ege’nin suyunda
uzo da.

İçtik Tür(gre)k kahvemizi
adalara kapattık fincanı,
falımızda muhabbet çıktı.

Kız verdik, oğlan aldık
seviştik de

savaştık da.
Kanımız aynı maviye aktı
ama bitti

bitmeli!
Dostluk baki
endaksi?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Noyan Kuşman   -  Bağlantı 8 Mayıs 2021, 06:12

Kalimer(h)a(ba), Aylin yeğen. Muhteşem olmuş. Bir yorumcunun dediği gibi “insan kokuyor” eflatun, eflatun…

F Murat MÜFTÜLER   -  Bağlantı 4 Mayıs 2021, 09:12

Kalemine sağlık kuzenciğim. Harika olmuş.

Şerif Kutludağ   -  Bağlantı 28 Nisan 2021, 00:06

ÖNCE İNSAN, sonra insan ve YİNE İNSAN!
Sevgili AYLİN MÜFTÜLER’den de böylesi insan kokan bir yazı beklenirdi bu konuda doğrusu.
Ceylanlar arslanlarla bir arada yaşarlar da arslanlar varlıklarını ceylanlarla sürdürürler.
Dünya sahnesi de ona benziyor

Hasan Kallimci   -  Bağlantı 27 Nisan 2021, 23:14

ABD, İsrail, Fransa, Rusya vd. ülkeler nezdinde Türk ne kadar önemsizse Ermeni, Rum/Yunan, Kürt ve Arap da önemsizdir. Ermeni, Rum/Yunan, Kürt ve Araplar emperyalist emeller yolunda maşa olarak kullanılmaktadır. Ah, maşalar kullanıldığını bilseler…

Nihal Gungor Kilinç   -  Bağlantı 27 Nisan 2021, 18:28

Yine insanın içini ısıtan bir yazı döşemişsin Aylinciğim çiçek çiçek açacağı günleri bekleyen bir ağaç gibi derinliklerde kökleri var ve öyle yogun hissediliyor ki….

Ali Yaşar   -  Bağlantı 27 Nisan 2021, 16:28

Kalemine yüreğine sağlık Aylin hanım.Bu dünyayı dostluk kardeşlik kurtaracak eminim.Sevgiyle kalın.

Mustafa KÜTÜKCÜ   -  Bağlantı 27 Nisan 2021, 13:45

Dostluk ve kardeşlik mesajlarıyla yüklü yazı için tebrik ve teşekkür ediyorum Aylin Hanım.
Var olasın…
Ömrüne bereket diliyorum.

Keriman Başhelvacı   -  Bağlantı 27 Nisan 2021, 13:34

Kaleminize,yüreğinize sağlık…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı