UYANIŞIN NİNNİSİ

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak!

Sular sarardı, yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta…

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta!

Ahmet HAŞİM

Ağır ağır indik biz ise 2200 yıllık merdivenlerden,
gözümüzde güneş rengi bir yığın mazi
ve bir zaman baktık semaya ağlamadan fakat tüylerimiz firari!
II.Antiokhos’un gururlu bakışını  gördük karısı Laodike’ye aşkını kazıdığı taşlarda. Belli ki onun güzelliğini nakşetmek istemişti agoranın o zarif sütunlarına ve o muhteşem tiyatronun her bir taşına. Sonra yıllar dediğimiz ağır hasarlı hastalık yıpratmıştı bu kıymetli taşları.
Ve ellerinden öpülesi taş hekimleri altmış yıldır bu yaralı kenti otamaya uğraşmışlardı ve tedavi işe yaramıştı.

1962 yıl önce Doğa Ana’nın titreşimli ninnisiyle uykuya dalan güzel Laodikya nihayet uyanmıştı. Bu kadar güzel bir uyanmak, bu kadar uzun bir uyanmak anca bir kraliçeye yakışırdı zaten.

Uykunun ninnisi olur da uyanışın olmaz mı?

Tabii olur hem de İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın sanki uyandırmaya kıyamaz gibi saçımızı tatlı tatlı okşayan tınılarıyla olur uyanışın ninnisi.

Evet, biz dün güzeller güzeli Laodikya ile beraber uyandık gözümüzde güneş rengi taşlar, antik tiyatroda.

Maziyi kalbimizde yara olmaktan kurtardı Dilek Türkan’ın yürek yıkayan sular gibi berrak sesi.

Bindokuzyüz yıllık uykudan uyandı kraliçe ve istemem artık bir daha uyusun. Uyutmayalım, yaşatalım, uyanık ve aydın tutalım. Öğretsin bize kadim bilgilerini, tutsun elimizden götürsün geçmişin izinden geleceğe doğru.

Taş hekimlerine onlarca yıldır iğneyle kuyu kazarak bu kenti uyandırdıkları için binlerce kez teşekkür ederim. Büyükşehir Belediyesi’ne bu güzel organizasyon için yürekten teşekkür ederken ufacık bir iğne batırmayı ihmal etmeyeceğim kendilerinin nezdinde tüm seçilmiş ve seçilmemiş politikacılara!

Kaidesi koltuğa, eli mikrofona yapışık sonsuz yaşamak isteyen politikacılara dün Denizli halkı büyük bir ders verdi.

Yıllardır bis alkışıyla sanatçıyı sahneye getirmesine alışkın olduğum Denizlim dün ilk kez sus alkışıyla politikacı gönderdi sahneden!

Gereğinden fazla konuşturmadı, ısrarlı tempolu alkış ve ıslıklarla sahneyi terk ettirdi politikacılara, kadim tiyatroyu zıngazınk dolduran halk! Öğreniyoruz!

Taa İzmir’den yorgun argın gelmiş kırk tane sanat adamı, prova yapmışlar, canları çıkmış ve daha sahne alacak 1,5 saat çalacaklar ve siz zaten konsere 15 dakika geç gelmişsiniz bundan mahcubiyet duymanız gerekirken hala daha hem seyirciyi hem sanatçıları orada bekletip, siyasetinizi anlatıyorsunuz ballandıra ballandıra. Her sanat etkinliği sizin reklam alanınız değil ki!

Atamızın “Herkes devlet adamı, siyasetçi olabilir ama sanatçı olamaz” veczinden hareketle biraz kültürel edep lütfen!

Umarım sus alkışı bundan sonra gereken her yerde devreye girer.

***Etkinlik demişken Perşembe günü saat 20:30’da Nihat Zeybekçi Kültür Merkezi- Özay Gönlüm Salonu’nda Baro Halk Müziği Korosu’nun nefis bir konseri var. Şef Kemal Kocamanoğlu ve naçizane sunucu bendenizJ

Bekleriz.

 ***Ayrıca Merkezefendi Kitap Günleri yani kitap fuarı Merkezefendi Kültür Merkezi’nde başlıyor.

27 Mayıs- 5 Haziran arası ziyaret edebileceğiniz fuarda Sunak standında üçüncü kitabımla sizleri bekleyeceğim hemen her gün. Arkadaşlarım da çok kıymetli kitaplarıyla, şiir dinletileri, panellerle sizlere ziyafet sunacaklar. Kaçırmayın, kitap candır!