REKLAMI GEÇ

SOSYAL MEDYA VE OBEZİTE İLİŞKİSİ

9 Şubat 2019 Cumartesi

Yediden yetmişe herkesin elindeki telefon ve tablet ile internette olduğunu veya televizyon başında olduğunu görüyorsunuz değil mi?

Ve bu duruma o kadar alışmışız ki maalesef; internetsiz bir yaşam bile düşünemiyoruz.

Bizi bu duruma getiren şey gerek hızlı yaşam şekli, gerekse de teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler…

Peki, sosyal medyanın, internetin, televizyonların bizleri hem psikolojik, hem fizyolojik, hem de beslenme yönüyle etkileyebileceğini hiç düşünmüş müydünüz?

Evet, çoğumuz bu durumun farkında bile değiliz hatta bazen farkına varmak bile istemiyoruz!

Bizler medyayı; sosyal ilişkileri geliştirmek, sağlık alanında bilgi edinmek, güncel olayları öğrenmek, eğlenmek gibi birçok amaç için kullanmaktayız.

Maalesef internet, sosyal medya gibi sosyal ağlar; bireyleri düzensiz beslenmeye, sedanter yaşama yani fiziksel aktivite azlığına, öğün atlama gibi durumlara sevk etmektedir.

REKLAMLARIN VE TELEVİZYON PROGRAMLARININ İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ
Hiç tatlı, çikolata, dondurma veya fast-food gibi reklamları gördüğünüzde canınız çekti mi?

Sanırım çoğunuzun bu soruya cevabı ”EVET” oldu.

Yapılan çalışmalar gösteriyor ki; özellikle televizyon ve sosyal medyada karşımıza çıkan tatlı besinleri gördükten sonra beynimizde ”Tatlı tat alma isteğini uyaran bölüm” aktif hale geçer ve tatlı bir şeyler tüketme arzusu oluşur.

Bundan yararlanan reklam vericiler bu yöntem ile tüketicilerin davranış ve tutumlarını etkilemeye çalışmaktadırlar.

Medya araçlarından özellikle en çok kullanılan televizyonun her yaş grubuna göre yayınları olmaktadır. Televizyonun hem görsel, hem işitsel olması bireyler üzerinde psikolojik ve duygusal bir algı oluşturmaktadır. Bu nedenle maalesef günümüzde sağlıklı beslenme alışkanlıkları; yerini tek çeşit beslenmeye ve katkı maddeleri içeren fast-food tarzı beslenmeye bırakmıştır. Özellikle de çocukları sağlıksız beslenmeye teşvik edebilecek reklamlar da her geçen gün artmaktadır.

Bu reklamlarda genellikle çocuklar ebeveynleriyle birlikte gösterilerek, o ürünün güvenilirliğinin yüksek olduğu(!) gibi bir algı oluşturulmaktadır. Ayrıca bunu yaparken çocukların hayal dünyasından yararlanarak çocukların ilgisini çeken çizgi karakterleri kullanarak çeşitli animasyon ve seslendirmeler ile dikkatlerini o ürüne doğru çekmektedirler.

PEKİ, BU DURUMDA NELER YAPILABİLİR?
1) Özellikle medya aynı anda geniş bir kitleye ulaşabildiği için yetkililer medyanın bu işlevini ”SAĞLIKLI BESLENME” üzerinde kullanabilir.
2)Diyetisyen-medya işbirliği oluşturularak doğru beslenme eğitimleri verilebilir.
3)Nasıl sağlıksız besinlere karşı reklamlar oluşturuluyorsa sağlıklı beslenmeye yönelik reklamlar da yapılabilir.
4)Özellikle ebeveynler hazır paketli besinlere alternatif olarak sağlıklı güzel alternatifler oluşturabilir.
5) Televizyon veya telefon başında bir şeyler yemek yerine; yemek yerken başka bir işle ilgilenmeden öğünümüzü tüketmeliyiz. Çünkü yemek yerken başka işle de uğraşınca çoğu zaman neyden ne kadar tükettiğimizin de farkına varamayabiliyoruz. Dolayısıyla da gereksiz ek enerji alımı ile de kilo kontrolünü sağlamakta da zorluk çekebiliyoruz.

Evet, bugün de çağımızın en yaygın hastalıklarından biri olan obezite ile ve hayatımızın bir parçası haline gelen internet ve sosyal medya arasındaki ilişkiyi kısaca konuşmuş olduk.

Daha sağlıklı bir yaşam için haydi sen de küçük bir adım at!

Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle sağlıklı günler dilerim…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı