REKLAMI GEÇ

“AKP Mİ? AK PARTİ Mİ?” DERKEN 15 TEMMUZ’A BAKMAK

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Ne fark var diyeceksiniz ha AKP ha AK parti…

Ben de öyle zannediyordum. Ta ki geçen hafta denizli haber deki ilk yazım çıkana kadar. Bu yazım ”adalet yürüyüşü”nü konu etmişti. Ve tabi doğal olarak CHP ve AKP demem gerekti. Ama yazımın akışına göre kimi yerde AK parti kimi yerde AKP yazdım.

Çok değerli iki dostum “ki birisi AKP diğeri CHP’li” beni arayıp bu konuya dikkat çeken eleştiriler yaptılar. AKP yazmak ile AK Parti yazmak arasındaki güçlü farkı bu sayede görmüş oldum. Bu iki dostum arayıp düşüncelerini paylaşıp eleştirilerini aktararak beni onore ettiler. Ama ardından düşünmedim değil… Neden bu tür ifadelere bu kadar büyük anlamlar yükleniyor. Oysa anlatılmak istene aynı iken, aynı siyasal parti için söyleniyorken, neden iki farklı mesaj içersin…

Bu ifade de bile ayrıştığımıza şahit oldum. Her ikisi de farklı siyasal mesajlar içeriyormuş, okuyanlar için farklı anlamlarda algılanabilir hatta yazımın veya yazılarımın okunurluğunu bile etkileyebilirmiş. Şimdi bundan sonra yazacağım yazılarda ne yapmalıyım? AKP yazsam bir türlü, AK Parti yazsam bir türlü. Daha ilk yazımda başıma gelenlere bakar mısınız? Anket bile yapmayı düşündüm ama bu da yanlış anlaşılacak diye korkuyorum. Bu duruma kendimce bir çözüm üreteceğim.

Düşündüğüm asıl şey aslında 15 Temmuz gibi büyük bir travmanın yıl dönümünde, ifadeler üzerinden yaşadığımız ayrışmanın ne denli enteresan hale geldiği idi. Sosyal medya veya siyaset gündemini takip ederken bu demokrasiye yönelik “kalkışmanın” bile çok farklı yorumladığımız gerçeği aşikar. 15 Temmuz net bir halk direnişidir.Türkiye Cumhuriyeti’ne ve kurumlarının varlığına karşı, geçmişi uzun yıllara dayanan bir organizasyonun, son çırpınış olarak ortaya koyduğu bir darbe girişimidir. Direnç görmüş, geniş halk kitleleri ordunun üst düzey komuta kademesi, siyaset kurumları tarafından reddedilmiş ve bastırılmıştır. Bu uğurda 250 vatandaşımız şehit düşmüştür. Darbe girişiminin başarılı olma ihtimalini düşünmek bile istemeyiz. 15 Temmuz’un ardından yürütülen hukuki süreçleri eleştirebiliriz ve eleştirmeliyiz de. Ancak şunu unutmayalım ki eğer girişim başarılı olsa idi eleştiri bile yapamayabilirdik.

Bunun emarelerini Balyoz ve Ergenekon davalarında gördük. Geçen bir yılda yaşananlar, OHAL süreçleri, yargıda şahit olduğumuz bir takım kararlar, darbenin girişiminin en üst düzeyde araştırılması sürecinde karşılaşılanlar ve bu süreçte yaşanan tüm sorunlar 15 Temmuz’un önemini eksiltmemelidir. 15 Temmuz iki başlıkta ele alınmalıdır.15 Temmuz’a kadar geçen on yıllar boyunca yapılanlar yanlışlar ve 15 Temmuz gecesi. Yani süreç ve sonuç. O gece yaşananları toplumun her kesiminin eşit düzeyde sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü 15 Temmuz’da gösterilen demokrasi mücadelesi bu ülkenin tamamın aittir. 15 Temmuz’a gelene kadar olan sürecin değerlendirmesi ise ayrı bir konu. Terör örgütünün neredeyse devletin tüm kurumlarına kadar sızmasına, ele geçirmeye ramak kalmasına sebep olan kararlar ve bunların sonuçlarının değerlendirmesi ise bambaşka bir konu. Gerçi son bir yıla bakınca yaşadığımız ayrışmaların sebebinin 15 Temmuz’a nasıl tepki verdiğimizden ziyade, 15 Temmuz ile mücadele adına neler yaptığımız ve nasıl yaptığımız ile ilgili olduğunu görüyorum. Ve ne yazık ki bu konudaki fikir ayrılıklarının kısa zamanda giderilebileceği yönünde fazla ümitli olmadığımı belirtmek istiyorum. Yaşadığımız bu günlerin en doğru şekilde değerlendirmesini hukuk, kamuoyu ve tarih zamanı geldiğinde yapacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları en azından bu tür konularda ayrışmamalı diye düşünüyorum. 15 Temmuz bu ulusun direnişidir. Ne bir siyasi parti ne de başka bir hareketin tekelinde olamaz. Birilerinin sahiplenmesi diğerlerinin kenardan izlemesi söz konusu olmamalıdır. 27 Mayıs darbesi de darbeciler tarafından bayram ilan edilmiş ama Türk insanı bunu hiç bir zaman içine sindirmeyerek kabullenmemişti. Sonradan da silindi gitti zaten. Tüm ulusun el üstünde tutması gereken bir direnişin anılması, birilerinin münferit hakkı değil, toplumun tüm taraflarının ortak paydası olması gerekir.

Kutlayanın da mesafeli duranın da en azından bu konuda birlik olmasını umarım…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı