REKLAMI GEÇ

EĞİTİM SİSTEMSİZLİĞİ

28 Eylül 2017 Perşembe

Geçtiğimiz hafta TEOG iptal edildi. Hemen bir şeyler yazmak istedim ama çok aceleci davranarak bir şeyleri atlamak istemedim. Eğitim sistemimiz, daha doğrusu sistemsizliğimiz üzerine yazmak istediğim için de bu bekleyiş kısa bir araya sebep oldu.

Meselenin pek çok önemli noktası var tabi. Ama belki de en önemlisi bu sınav sisteminin iptal ediliş biçimi. Zira Milli Eğitim bakanımız daha birkaç ay önce Doğu Anadolu illerinden 1. olarak çıkan öğrencileri tebrik ederken öve öve bitirememişti bu seçme sistemini. Ayrıca Bakanlığın web sayfasında da TEOG ile ilgili pek çok duyuru, soru çeşitlerine yönelik açıklamalar vardı. Sn. Cumhurbaşkanının TEOG ile ilgili yaptığı serzeniş ardından iki gün geçmeden, TEOG iptal edilince kamuoyu tepki vermekte gecikmedi. Bu noktada sorulması gereken sorular var, zira bu sorulara verilecek cevaplar eğitim sistemimizdeki değişkenlik ve tutarsızlıklara da ışık tutacaktır. Meseleyi TEOG özelinde ele almak yeterli olmayacaktır elbette. Zaten bu satırları yazarken bu kez de üniversite sınavı için yeni bir takım söylemler ortaya çıktı.

Sorulara gelince; TEOG iptal edilirken veya edilmeden önce hangi akademik kriterler, analizler ve sonuçlar değerlendirildi? Bakanlık müsteşar ve uzmanlarının bu konularda raporları muhakkak vardır. Bu raporlarda ne söylendi? TEOG’un sene başında iptal edilmesi sonrası yerine konabilecek sistem hakkında bir fikrimiz var mı? Bu sorular farklı mecralarda dile getirildi ama cevap henüz yok. Sadece bakanlığın üç farklı seçenek ile ilgili araştırma ve çalışma yaptığını, bir aya kadar da sonuçlanacağını biliyoruz. Ancak yine kamuoyu ile paylaşılan bir değerlendirme süreci göremedik.

Sözü edilen üç ayrı sisteme kısaca bakacak olur isek;

1-Adrese bağlı kayıt-en yakın okul: Bu sistemin bugüne kadar övgü konusu yapılan yoksul kesimlerin çocukları için fırsat eşitsizliğine son vereceği sonucundan uzaklaşacağı aşikar. Bu sebeple belki pek çok parlak beyin ortaya çıkamayacak. Düşünsenize; Aziz Sancar gibi Nobel ödüllü bir Türk’ün bu sebeple eğitiminin sınırlanacağını.

2- Ders notları: Ders veya okul başarısı gerçekten çok belirleyici bir konu, ancak tek başına uygulanmaya kalkar ise ne tür sorunlar doğuracağını ön görmek gerek. Zira ortaokullar öğrencilerine gerçek seviyesinin üzerinde not vermeye yönelebilir.

3- Her okulun kendi sınavını yapması: Bu yöntemin de yine ve apayrı bir fırsat eşitsizliği doğuracağını düşünüyorum. Yoksul veya kırsalda yaşayan çocukların istedikleri veya kazanabilecekleri okulların sınavlarına girebilme garantileri nedir?

TEOG ile ilgili değerlendirmeleri burada bırakacağım. Umuyorum ki ne söylemeye çalıştığım anlaşılmıştır.

Asıl olan ise bu ülkede hiçbir zaman bir sistem haline dönüşemeyen eğitim sistemi. Nedense her gelen iktidar ve hatta aynı iktidar döneminde gelen farklı bakanlar muhakkak ve katı biçimde sisteme müdahil olmuşlardır. Bu noktada eğitim bilimciler, uzmanlar, sosyologlar, pedagoglar vb. ile nasıl bir çalışma yürütülmüştür bilemem. Eğer yürütülmüş ise örneğin aynı iktidar döneminde bu kadar farklı uygulamaların yapılabilmesi nasıl açıklanır? Bu noktada muhalif partiler veya sendikalar veya işi eğitim olan her kim veya kurum varsa bütün bunlar olup biterken, siyasi mesaj vermek yerine, neden somut bir öneri ortaya koyamaz? Mesela bağımsız bir “Eğitim Kurultayı” düzenlenmez.

Sosyal medyada çokça paylaşıldı, son 30-40 yılda bilmem kaç kere değişmiş bir sistemimiz var ve biz bu sistemden kaliteli ve nitelikli bir eğitim seviyesi bekliyoruz. Rekabet etmeye çalıştığımız dünya devletleri ile olan eğitim farkımız malum. En net göstergelerden biri olan dünya üniversiteleri sıralamasında ilk 100’e kaç üniversitemiz girmiş? Uluslararası akademik yayın konusunda beğenmediğimiz İran’ın gerisinde olduğumuzu biliyor muydunuz? Son 40 yıldır dünya ekonomisinde 16. ve 18. sıralarda yer alıyoruz. Ancak eğitim seviyemize baktığımızda 50. sıralarda bulunuyoruz. Demek ki ekonomik gelişme, paralelinde eğitimde gelişme sağlamıyor. Bunun için bambaşka yöntemler gerekli. Son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesindeki artışla övünülüyor. Ama bina inşa etmekle beyin inşa etmek arasındaki farkı bilmek gerek. Tıpkı modern ve büyük adliye binaları yapılınca adaletin tesis edilemeyeceği gibi.

Çok basit bir soru ile bitirmek isterim. Son 20 yıl boyunca eğitim sisteminin değiştiği kadar iktidar değiştiren bir ülke olsak nasıl olurduk?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı