REKLAMI GEÇ

ÜSKÜDAR’DA TÖKEZLEMEK!

19 Nisan 2017 Çarşamba

Mutabık kalamadığımız Anayasa referandumunda “atı alan Üsküdar’ı geçmiş.”

Üsküdar Paşa Limanı civarından Harem sahil yoluna bakınıyoruz.

Denizden doğru esen rüzgarın beyaz yelelerini savurduğu bir atın sırtında geçecek yolcu…

Kız kulesi tarafını kerteriz aldık, ha göründü, ha gelecek…

Heyhat! Gelen yok, giden yok!

Belki at rahvandır, gerine gerine geliyordur deyip beklemeye devam ediyoruz.

Hani Cengiz Aytmatov’un “Gülsarı”sı gibi eskin, binicisini rahatsız etmeden koşuyor olabilir mi?

Futbolunu bilmem de, at binme konusunda sicili pek iyi sayılmaz ne de olsa sürücünün!

At bunu biliyor olabilir mi? Acaba öyle mi?

Çok sonra anlıyoruz, Üsküdar’a uğramayıp Ümraniye sırtlarından Beykoz’a doğru yollandığını…

 

***
Şaibesi bol bir referandumu daha geride bıraktık.
Şöyle geriye dönüp baktım, Türkiye’de yapılan tüm referandumlara tanık olmuşum.
İlki hariç hepsinde de oy kullanma hakkım varmış.
Kullandım mı? Son ikisi hariç kullanmadım, sebebi muhtelif…

 

***
Sonuncusu dahil tüm referandumların ortak özelliği şaibeli oluşuydu.
Hepsinde eşitlik yok sayıldı.
İktidarda olan taraf tüm devlet olanaklarını seferber edip kendine mevzi kazandı.
Baskı politikası en geçerli araç oldu.
Toplumsal mutabakat değil, eşiği ‘aşmak’ amaçlandı.
Yine de kazanan galip, kaybeden mağlup oldu, olmasını bildi.

 

***
İlki 1961 olmak üzere tüm referandumlar bir yana, sonuncusu bir yana.
Öncekilerin tümü mevcut sistemi tahkim etmeye yönelik, restorasyon amaçlı ama mevcut olanı muhafaza edip sürdürmeye dönük seçmen müdahaleleriydi.
Düşünüyorum da, 2010 hariç neredeyse suya sabuna dokunmayan referandumlar gördük.

 

***
Bu kez tekinsizdi.
Topyekun bir yok edişin kapısını açmak amacıyla önümüze konuldu.
Karar günü geldiğinde neredeyse dünya ortalamasının üzerinde bir katılıma tanık olduk.
Zaten iktidar kanadı hiçbir zaman “mutabakat” ya da “ortak kabul” öngörüsünü dillendirmedi.
Amaç açıkça ortaya konuldu, sandığa bu bilinçle gidildi.
Seçmen oyunu kullanırken bu gerçeğin önemli ölçüde bilincindeydi.

 

***
Sandıklar açıldı, oylar saçıldı.
‘Saçılmak’ deyimi bence mevcut görüntüyü tam olarak ifade ediyor.
Daha oylamanın devam ettiği saatlerde ilk müdahaleyi yapan Yüksek Seçim Kurulu, oyların saçılmasının müsebbibi oldu, hala öyle olmaya devam ediyor.
Kulağını tıkadı, itirazları görmezden geliyor.
Yapılan usulsüzlükleri kitabına “uysa da kodum, uymasa da!” mantığıyla adeta dayatıyor.
Yasaymış, önceki kendi kararlarına aykırıymış, hukuksuzmuş… geçiniz efendim!

 

***
Şimdi ne oldu?
Atı alan Üsküdar’ı gerçekten geçti mi?
Bundan emin olmayan en başta atın üstündeki yolcu.
O da biliyor ki, bu saatten sonra ‘galiptir bu yolda mağlup!’
Ondan olsa gerek, ilk kutlayana teşekkür yolculuğu kıtalar arasından başlıyor.

Gösterinin ikinci bölümüne hoş geldiniz!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı