REKLAMI GEÇ

2021 BÜTÇESİNDE EN YÜKSEK PAY EĞİTİMİN

16 Aralık 2020 Çarşamba

Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen merkezi bütçede ey yüksek pay Milli Eğitime ayrıldı.

Rakamlar incelendiğinde Merkezî Yönetim Bütçesi içerisinde, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin son beş yılda her yıl yüzde 12 – 13 oranında azalma eğilimine girdiğini görmekteyiz. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2014 yılında yüzde 3,19 iken 2021 yılında yüzde 2,60’a gerilediğini görüyoruz. Merkezî bütçe içindeki payı ise 2015’te yüzde 13,11 iken, bu oranın yüzde 10,91’lere gerilemiş olduğu görülüyor. Geçmişe dönük olarak baktığımızda ise; 2002 yılında Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken 2020 yılı itibarıyla yüzde 4,65’e geriledi, 2021 bütçesinde ise bu payın yüzde 7,69 olarak planlandı.

Covid -19 salgını döneminde hesapta olmayan ciddi giderlerin ortaya çıktığı gerçeğini dikkate aldığımızda bu bütçe ile hedefe nasıl varılacağını iyi düşünmek gerekir.
Eğitim harcamalarının hangi oranda olduğuna baktığımızda ise manzara şöyle;

Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin merkezî yönetim bütçesi içindeki payının azalması, ailelerin eğitim harcamalarının artmasına sebep olmaktadır. Çocuklarının daha iyi eğitim alması için aileler daha çok harcamak zorunda kalıyor. Bu harcamalar baktığımızda en yoksul yüzde 20’lik kesimin yaptığı eğitim harcaması 579 milyon iken, en zengin yüzde 20’lik kesimin 18 milyar 445 milyon lira; yani en zengin kesim ile en yoksul kesim arasında eğitim harcamaları açısından 32 kat fark olduğunu görüyoruz. Ne yazık ki; bu durum eğitimdeki eşitsizliğin önemli bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Her ne kadar Milli Eğitim Bakanlığına en yüksek bütçe ayrılsa da, eğitim yatırımı ve diğer giderlerinin büyüklüğü oranında bütçe ayrılmadıkça bu eşitsizlik kat kat artıyor.

Sözünü ettiğimiz işin ekonomi boyutu.

Eğitim öyle bir iş ki; her şeyi para ile çözemezsiniz.

Çözüm; yeterli bütçenin yanı sıra ülke şartlarına uygun kalıcı ve istikrarlı eğitim politikalarının oluşması. Ülkemize baktığımızda ne yazık ki böyle bir anlayışı göremiyoruz.

2002 yılından bu yana 7 ayrı bakan döneminde eğitim sistemi üzerinde ciddi değişikliklere gidildi. Nedeni ise; bir önceki dönemden memnuniyetsizlik olarak söylendi.

Eğitimin paydaşları olan; veliler, öğrenciler, öğretmenler ve istihdam edenler de eğitimi yetersiz buluyor.

Peki, sorun nerede?

Sorun eğitim sistemine bakışta.

18 Yılda 7 ayrı bakan döneminde yapılan değişikliklere kısaca baktığımızda; dik yazıdan eğik yazıya geçildi, eğitim programları değişti,

4+4+4 sistemine geçildi, proje okulu uygulaması ile eğitimde isim yapmış okullar değişti, teftiş sisteminde sayısız değişiklikler yapıldı, ders denetimi kaldırıldı,

sözleşmeli öğretmenlik uygulaması getirildi, sonra aynı dönemde öğretim programları bir daha değişti, eğik yazıdan bu defa dik yazıya dönüldü , sınav sistemi bir çok kez değiştirilirdi, OKS, TEOG, LYS gibi, yapılan değişiklikle altmış aylıkken okula başlayan çocuklar tekrar altmış dokuz aya yükseltildi.

Bu kadar istikrarsızlığın olduğu yerde başarı beklemek zor.

Başarı; Bilimsel, çağdaş ve eğitimin bütün paydaşlarının katılımıyla oluşan siyaset üstü ve istikrarlı EĞİTİM POLİTİKALRININ oluşması ve uygulanması ile olur.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı