REKLAMI GEÇ

DEPREMİ NİYE ÖĞRENEMİYORUZ?

4 Kasım 2020 Çarşamba

30 Ekim günü İzmir’de meydana gelen deprem Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini hatırlattı. Her büyük deprem sonrası bütün televizyon kanalları deprem uzmanlarının görüşlerini paylaşmaya başlıyor, deprem enkazları kaldırılınca deprem günden dışı kalıyor ve hiçbir ders çıkarılmadan yaşama devam ediyoruz. Ne zaman ölümcül bir deprem olursa konu yine gündeme geliyor.

Yıllardır depremi ve depremden korunmayı okullarda öğretilmesi gerektiğini konuşuruz, ancak tıpkı matematiği, tarihi, yabancı dili öğretemediğimiz gibi depremi de öğretemiyoruz.

Klasik slogan olan “deprem değil bina öldürür” gerçeğini hepimiz biliriz ancak, ne vatandaş olarak ne de devlet olarak depreme dayanaklı bina konusunda mesafe alamıyoruz.

Devlet gerekli yasa ve yönetmelikleri hazırlıyor ancak, buna rağmen sonuç alınamıyor anlayışının hakim olduğunu görüyoruz. Birçok alanda olduğu gibi deprem konusunda da yasa hazırlamaktan daha önemlisi yasayı uygulamaktır. Galiba bu konuda ülke olarak sıkıntımız var.

Habertürk’te yayınlanan grafikte dünyada 2020’de gerçekleşen 6.5 üzeri depremler ve can kayıpları ile ilgili bilgiler var.

Bu grafik çok ama çok düşündürücü. Buradaki bilgileri görüp üzülmemek elde değil.

7 ve üzeri depremlerde birçok ülkede neredeyse hiç ölüm olayı olmazken, ülkemizde Elazığ’da 24 Ocak 2020’de meydana gelen 6.7 büyüklüğündeki depremde 41 kişi yaşamını yitirdi.

30 Ekim de İzmir’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde 3 Kasım itibariyle 107 kişi yaşamını yitirdi.

Bunun nasıl bir izahı olabilir?
Bu hazin tabloyu irdelerken genelde siyasi polemikler yapılıyor. Oysa deprem siyasi görüş ayrımı yapmıyor. Böyle bir felakette devlet aklı dediğimiz anlayış hakim olsa, yapılaşma ile ilgili mevzuatlar insan odaklı uygulansa, insanlarda deprem gerçeği bilincine sahip olarak yapılaşma faaliyetlerini yürütse, sanırım aşağıdaki tabloda yerimiz daha farklı olurdu.

Denilebilir ki; ”bu iş eğitimcilere düşüyor.”
Tabi ki eğitimcilerin de payı var ancak, bu işin genel toplum bilinci ve ahlakı ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Eğitimcisinden politikacısına, mühendisinden müteahhidine herkes gerekli sorumlulukta olması, ekonomik kaygılardan uzak yaşam hakkının her şeyden önemli olduğu anlayışı ile sonuç alınabilir diye düşünüyorum.

Gelin hep beraber bu grafikteki bilgilere iyi bakalım, inanıyorum herkesin bundan çıkaracağı önemli dersler olacaktır.

Gerek vatandaş, gerekse devlet olarak yaşam hakkından daha kutsal bir şeyin olmadığı anlayışına sahip olduğumuz günleri en kısa sürede görmeyi umuyorum.

İzmir halkına geçmiş olsun, yaşamını yitiren vatandaşlarımıza da Allah rahmet eylesin diyorum.

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı