REKLAMI GEÇ

EN İYİ OKUL HANGİSİ?

5 Mart 2020 Perşembe

Çocuğu okul çağına gelen bütün anne babalar okul öncesinden itibaren iyi okul ve iyi öğretmen arayışına girerler.

Okul kayıt sistemine göre her öğrencinin evinin bulunduğu bölgedeki okula yazılması gerekir. Özellikle ilkokulda yerleşim yeri dışındaki okula gitmek isteseniz de zaten sistem izin vermiyor.

İşleyiş her ne kadar böyle ise de yakındaki okulu beğenmeyen anne baba bir çözüm üretip iyi okul olarak düşündüğü başka bir okula kayıt yaptırmaya çalışıyor.

Anne baba haksız mı?
Hayır.
Çözüm?

Bütün okullarımızı olabildiğince eğitsel anlamda eşit seviyeye getirmeye çalışmaktır.

Mümkün mü?
Elbette mümkün.
Bunu başaranlar bakın ne diyor?

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) patronu olarak bilinen OECD Eğitim ve Beceriler Başkanlığı Direktörü Andreas Schleicher diyor ki; “EVE YAKIN OKUL EN İYİ OKULDUR.”

Nedenini de şöyle açıklıyor.

“Sınav sistemini standart halde sunduğunuz sürece okullar arasındaki başarı farkının kapanması mümkün değil. Bir restorana gittiğinizde size birçok farklı yemek önerirler, en güzelini kendinize göre seçmeye çalışırsınız. Ama sadece bir yemeğin güzel olduğunu düşündüğünüz bir restoranda herkes o yemeğe hücum eder.”

Çözüm olarak da diyor ki;

“En iyi öğretmenleri düşük seviyedeki sınıflara, en iyi okul liderlerini en alt seviyelerdeki okullara atamamız gerekiyor.

Finlandiya’da en yakın okul her zaman en iyi okuldur. Aralarında herhangi bir fark yok. Çin’de de aynı şekilde. Okullar arasındaki farkı azaltmak için eşitliği sağlamalısınız. Bunu sağlarsanız sınav anlamını yitirecektir. Sınava talep de ortadan kalkacaktır.

Aynı şey üniversitede de geçerli. Eğer üniversite sınavı insanın refah düzeyini arttıracak tek seçenekse, herkes üniversitede okumak ister. Sınavın önemi kalkar.

Örneğin, Almanya’da üniversite kalitesinde meslek yüksekokulları var. Oradan da çok güzel meslekler edinip, refah seviyesine ulaşılabiliyorlar. Doğal olarak sınava olan talep yok olmaya başladı. Bunu yapmak zor olabilir ama insanları bu şekilde dar bir alana yöneltmekten daha başarılı.”

Bizim sistemimiz için de diyor ki;
“Sizin sınavınız şu anda öğrencilerin tek bir alandaki başarısına saygı duyuyor. O da bilgi. Sadece bunu ölçüp, değer veriyorsunuz. Bilginin dışında öğrencinin sahip olduğu diğer yeteneklere de önem verilmeli.”

Direktör Çin örneğini veriyor.
“PISA 2018’de en büyük sürprizlerden biri Çin’de dört büyük bölgede yaptığımız sınavlarda 20 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz gerilikte bir eğitim varken, bugün en ileri eğitimin sağlandığını gördük.

Öğretmenliği cazip meslek haline getirdiler. Sadece finansal olarak değil, toplumdaki algı da değişti.

Çin’deki devlet okulları kendilerini geliştirmede özgür. En iyi öğretmenler, gönüllü olarak engelli öğrencilerin olduğu okullara gidiyor. Çünkü kendilerini geliştirme peşindeler. Diğer bir etken de eğitime ve geleceğe çok önem vermeleri. Geleceğe baktıkları için son kaynaklarını bile çocuklarının iyi eğitim alması için yatırabiliyor”

Ne dersiniz, bizde de olur mu?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı