REKLAMI GEÇ

GENÇLERİN ÜNİVERSİTE HAYALİ

19 Haziran 2019 Çarşamba

Üniversiteye giriş sınavları ülkemizde ne yazık ki yıllardır çok farklı sorunları içeren, ancak bir türlü çözüm üretilemeyen bir konu olarak gündemde kalmaktadır. Lise 1. Sınıfa başlayan her öğrenci 4 yıl boyunca üniversiteye nasıl gireceği konusunda hayaller kurar, çaba harcar, bütün geleceğini buna göre şekillendirmeye çalışır. Bütün bu uğraşıların içerisinde ailesi de yer alır. Kısacası 4 yıl süre ile aile boyu üniversite hayali kurulur, maddi ve manevi ciddi fedakarlıklar yapılır, ancak sonuçta mutlu sona ulaşabilenlerin sayısı ne yazık ki sınava girenlerin sadece 1/3 ü oranın da kalır. Geriye kalan 2/3 lük oran ya bir sonraki seneye hazırlığı planlar veya bu işten ümidini keser.

Geçtiğimiz hafta sonu üniversite hayali kuran 2 446 051 genç bütün gücü ile hazırlandığı sınavlarda başarılı olabilmek için ter döktüler. Umarım herkes umduğunu bulur. Ancak bu pek mümkün görünmüyor.

Yükseköğretim kurulunun verilerine baktığımız zaman sonucun iç açıcı olmadığını görüyoruz.

2018 Yılında üniversite sınavları için başvuran öğrenci sayısı; 2.381.412
2018 Yılında lisans programlarına yerleşen öğrenci sayısı; 394.945
2018 Yılında ön lisans programlarına yerleşen öğrenci sayısı; 304.122
2018 Yılında açık öğretim programlarına yerleşen öğrenci sayısı;146.250
2018 Yılında toplamda yerleşebilen öğrenci sayısı; 845.325
2018 Yılında hiçbir programa yerleşemeyen öğrenci sayısı; 1.536.087

BİR BUÇUK MİLYON GENÇ İNSANA YAZIK DEĞİL Mİ?
Bunun bir çözümü mutlaka olmalı.
Bu konuya bir de okullar bazında bakalım.
Yine YÖK verilerine baktığımızda okul türlerine göre üniversiteye yerleşen aday oranları düşündürücü.

YÖK tarafından açıklanan 2018 istatistiklerine baktığımızda en çok göze çarpan görevi öğrencileri üniversiteye hazırlamak olan liselerin mezunlarının sadece %24’ü lisans programlarına yerleşebiliyor. Ön lisans ve açık öğretimle birlikte toplamda yerleşme oranı % 40’larda kalıyor. Bu durumda bazen akademik liseler diye adlandırdığımız bu okullar ne iş yapar?

Meslek liselerine gelince, onları zaten öteden beri yükseköğretim konusundaki hem okulun, hem de öğrencilerin sıkıntılarını biliyoruz. Bu okulların hiç değilse meslek edindirme konusunda ciddi başarıları var. Bu nedenle onlar işini yapıyor diyebiliriz. Ancak bu okullarda okuyup üniversite hedefi olan gençlerde yerleşme oranı ne yazık ki çekilen emek karşında çok düşük.

Bütün bunların arasından sivrilen ÖĞRETMEN LİSELERİ dikkat çekiyor.

Niçin mi?
Mezunlarının yarıya yakını lisans programları olmak üzere toplamda % 50 oranında bir başarı sergiliyor. Peki, bu başarılı okulların şimdiki durumu nedir?

Ne yazık ki ÖĞRETMEN LİSELERİ KAPATILDI.
Üstelik yargı kararlarına rağmen.
Galiba sorun burada başlıyor. Yani, okulların işlevinin ne olup olmadığından çok politik kararlarla EĞİTİM yönetilmeye çalışıyor.

Bu durumda açıkça görülüyor ki; EĞİTİM sorununun çözümü SİYASİ kararlarla değil, BİLİMSEL kararlardır.

Aksi halde bu ülkenin, çocuklarına da, ailelerine de, öğretmenlerine de, bu alanda yapılan harcamalara da yazık oluyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı