REKLAMI GEÇ

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ’NDE REKTÖRLÜK ZOR ZANAAT

2 Eylül 2020 Çarşamba

Üniversiteler en üst seviyede eğitim verilen, değişik alanlarda uzman yetiştiren, bilgi üreten, araştırmalar yapan, bilimsel özerkliği ve kamu tüzel kişiliği olan öğretim kurumlarıdır.

Bu nedenle üniversiteler bulundukları şehrin kalkınmasında, ekonomisinde, sosyal gelişiminde çok ciddi katkıları olan eğitim kurumlarıdır. Genel olarak Üniversitelerin bulundukları şehirlere olan katkılarıyla değerlendirilir. Ne yazık ki şehrin üniversiteye katkısının olup olmadığı veya ne olması gerektiği konuları çok fazla dikkate alınmaz.

Günümüz insanı çevresine ve yaşadığı olaylara genel olarak “ bana ne faydası var? Bana ne katkısı var?” şeklinde bir yaklaşım gösteriyor. Hiç kimse demiyor ki; “benim çevreye ne katkım var? Çevreme nasıl bir faydam var?” demiyor.

Türkiye de her ilde üniversite var, çoğunluk ilçelerde de Meslek Yüksekokulları var. İlçeler de yüksekokulun açılmasını okulda öğrenim gören öğrencilerin ilçeye olan ekonomik getirisi anlamında önem verirler. Ama ne yazık ki ilçe olarak bu öğrencilere sosyal anlamda ne verebileceğini çokta dert etmezler.

Buradaki eksiklik nedir?

Sadece yerel halkın öğrencilere ekonomik getirisi bakması mı?

Bence hayır.

Halkın öğrencilere tek taraflı baktığı gibi ne yazık ki üniversite yönetimleri de “biz okulumuzdan sorumluyuz, dışarıda ne olduğu bizi ilgilendirmez” anlayışının hakim olduğunu görüyoruz.

Denizli’nin marka değeri dediğimiz Pamukkale üniversitesi açısından baktığımızda ne yazık ki durum çok farklı değil.

Diğer illerde de gördüğümüz gibi ilimizde de üniversitemiz yöneticilerini kampüsün dışında çok fazla göremiyoruz. Başta rektör ve dekanlar olmak üzere işlerinin yoğun olduğunu biliyoruz ama öğretim üyeleri açısından da durum çok farklı değil.

Daha da acısı, ilçelere yüksekokulları açıyoruz, ancak okul yöneticisi, ne de öğretim elemanları ilçelerde yaşayan kimse yok. Genelde günübirlik gidilip geliniyor. Böyle bir anlayışla özellikle sosyal anlamda okulun çevresine bir katkısının olması beklenemez. Olsa olsa bir parça ekonomik katkısı olmuş olur.

Peki, ne yapmak gerekiyor?

Geçtiğimiz günlerde Tıp Fakültesi’nin deneyimli ve sosyal yönüyle örnek olan Sayın Profesör Dr. Bülent Topuz’un bir tespitini okudum.

Birinci tespit;

Pamukkale üniversitesi kurulduğundan bu yana beş rektör görev yaptı. Ne yazık ki üç rektör görev süreleri dolmadan görevden alındı.

Acaba neden?

Sadece üniversiteden mi kaynaklı, yoksa Denizli halkının da payı var mı?

İkinci tespit;

Denizli ili Türkiye’de kalkınmışlık düzeyinde ilk on da yer alıyor. Bu ilk onda yer alan dokuz ilde ikinci bir devlet üniversitesi var. Sadece Denizli de ikinci devlet üniversitesi yok.

Denizli halkı buna ne diyecek?

İşin özü;

Üniversitemize Denizli’nin çocuğu olan hemşerimiz Sayın Profesör Dr. Ahmet Kutluhan atandı. Hayırlı olsun. Pamukkale Üniversitesi’nin emekli bir öğretim görevlisi olarak sayın rektöre başarılar diliyorum.

Umuyorum ki; sayın rektör çalışmalarını sadece kampus içerisinde değil, zaman zaman kampus etrafında öğrencilerle çay kahve içerken, zaman zaman Çınar’da gezerken, zaman zaman bayram yerinde esnafın kahvesini içerken görürüz. Aynı davranışları sayın dekanlardan ve öğretim üyelerinden de bekleriz.

Bu güzel davranış gören Denizli halkı da; “bizim bir üniversitemiz varmış” diye kafasını kaldırır ve bu öğrencilerin daha iyi yetişmesi için nasıl bir ortam hazırlarız, nasıl bir katkı yapabiliriz diye düşünür.

Karşılıklı bu anlayış değişikliği üniversitemizdeki öğrencilerin daha iyi yetişmesine katkı sağlayacağı bir gerçektir.

Diyorum ki;

Sayın Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan önce ilinize, sonra Pamukkale üniversitesine hoş geldiniz. İlk fırsatta kampus dışında öğrencilere hizmet veren esnaf ve öğrencilerinizle birlikte kahve içip dertleşip, sohbet ederken sizleri görürüz.

Böyle bir davranışın güzel bir başlangıç olacağından hiç şüphem yok.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Karabıçak İ….L   -  Bağlantı 6 Eylül 2020, 13:03

Üniversitelerde ve akademik hayata başlarken hangi görüş ve siyasi düşünce olursa olsun bizden olsun çamurdan olsun diye eleman seçiyor. İkincisinde öğretim elemanları Kendi çocuk ve yakınları için özel gayret gösterip gövdeyi üniversiteye atıyorlar.

Bahar Bilici Öztürk   -  Bağlantı 5 Eylül 2020, 11:56

Üniversiteler bilim üretir, Rektörde bu devinime rehberlik eden, diğer üniversiteler ile iş birliği içinde hareket edip kendi şehrinin ancak üstüne düşen noktalarında söz sahibi olan( bilim kurulu& uzmanlık vb) kişidir. Bu tutum onu objektif kılar.

Aydinli   -  Bağlantı 5 Eylül 2020, 08:38

Zannedersin rektör değil Vali atanmış. Üniversiteler bilim yuvasıdır. siyasi iradenin koyduğu değil gerçekten üniversiteyi temsil edebilecek ve üniversite de ki kendisi gibi akademisyenlerin seçtiği kişi rektör olursa o zaman ilim yuvası olur.

İrfan O. Hatipoğlu   -  Bağlantı 2 Eylül 2020, 19:21

Üniversitelerin ruhunda seçkincilik vardır. Akademisyenler kenttin değerlerini araştırırlar, ama kentlerle bütünleşmez. Rektörler kentlerde görünmez olmalı. Kent protokolün de yerleri de yoktur. Halkla bütünleşme istemi işlevlerini kaybettirir.

Deniz   -  Bağlantı 2 Eylül 2020, 14:03

Rektörü siyasetçi ile karıştırmışsınız.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı