REKLAMI GEÇ

MUSTAFA KEMAL’İ ANLAMAK

10 Kasım 2019 Pazar

Bu topraklarda Mustafa Kemal’i anlamayanları anlamak çok zor. Anlatmak da aynı şekilde.

1900’lerin başında, bir mermiye, bir tüfeğe hatta giyilecek asker elbisesine muhtaç olan bir ülkeyi nasıl bir araya getirdiğini düşündükçe saygım giderek artıyor.

Düşünün ki, Halifeliği de temsil eden Osmanlı Devleti hakkında idam kararı vermiş. Düşünün ki dönemin Şeyhülislamı, Mustafa Kemal Atatürk’ün idamı gerekir diye fetva veriyor ve İngiliz uçaklarıyla atılıyor halkın üzerine bu fetvalar! Rezillik üstüne rezillik!

Mübarek bir Ramazan gününde işgalci Yunan askerlerin komutanı Sofokles Atina’dan özel olarak fotoğrafçı getirmişti mesela. Sofokles Osman Gazi’nin türbesini tekmelemişti defalarca. Ayağı Osman Gazi’nin sandukasında, kılıcını çekerek ‘Kalk Osman kalk. Kalk da torunlarının halini gör! Kurduğun devleti yıktık. Seni öldürmeye geldim’ diye bağırdı Sofokles. İnanın yazarken utanıyorum bu satırları!

Ege’nin bir köyünde Ayşe isimli bir genç kız, Yunan askerlerinin tecavüzünden kurtulmak için kendisiyle birlikte evi yakıyordu! Yanıyordu ama çiğnetmiyordu namusunu ve arkasından gelenlerde çiğnetmeyecekti…

Müftü Ahmet Hulusi Efendi, düşmana karşı silahı olmayanların ellerindeki taşı atarak dahi olsa karşılık vermesini söylüyordu Bayramyeri Meydanı’nda…

İstanbul’un birçok sokağında İngiliz ve Yunan bayrakları sallanıyordu. 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından Türk milletinin idaresine geçen İstanbul, yeniden Bizans’ın oluyordu! Sevinç çığlıkları atıyordu dönemin bazı aydın ve gazetecileri…

Mustafa Kemal çıktı daha sonra Samsun’a. Ardından Amasya, Sivas, Erzurum. Bir ideal uğruna, milletinin namusu uğruna yüzlerce zorlukla boğuşarak ilerledi. Ne idam kararı vazgeçirdi onu yolundan ne de ona kurulan kumpaslar… Yepyeni bir ülkeyi arkasındaki Türk milletiyle birlikte kurdu.

Mustafa Kemal’i anlamak için ağlamayı bırakmamız gerekiyor artık. Samsun’dan gelmesini beklemek yerine, ülkemizi bir daha Samsun’a çıkılacak noktaya getirmemiz gerekiyor.

Daha da önemlisi, yedi düvelin gelip topraklarımıza ayak bastığı, işgal ettiği yılları unutmamak gerekiyor. Biz ne kadar parçalanırsak o kadar zayıflıyoruz. Dış politikaya, eğitime, sağlığa, kültüre harcamamız gereken zamanı biz kavgalarımıza harcıyoruz. İç cepheyi her geçen gün daha fazla bölüyoruz.

Halbuki kaybedecek ne bir insanımız, ne de vazgeçilecek bir tane çakıl taşımız var.

Bize bunu öğreten Mustafa Kemal’e ve bu topraklarda Mustafa Kemalleşenlere selam olsun, rahmet olsun.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı