REKLAMI GEÇ

YASAMA-YÜRÜTME-YARGI-SOSYAL MEDYA!

8 Aralık 2019 Pazar

Bilirsiniz, o üçlemeyi. Yasama, yürütme ve yargı olarak bilinen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ana omurgasını oluşturan üçlemedir.

Bu üçleme zaman zaman dördüncüyü de yanına almıştır. Medya birçok zaman bu üçlemenin yanında konumlanırdı. Gazete manşetlerinin iktidar devirdiğine, köşe yazarlarının yasamayı etkilediği günler oldu.

Teknolojinin ilerlemesinin ardından ise gazeteler, televizyonlar arka plana geçti. Bu kez de sosyal medya aracılığıyla yeni bir döneme girdi bu üçleme ve yanına sosyal medyayı aldı.

Sosyal medyadan örgütlenerek çeşitli taleplerini iletenlerden tutun da, bireysel olarak söylediği fikirleri devletin çeşitli kademelerinde yankı bulanlara kadar birçok şeyden bahsedebiliriz. Atanamayanlar öğretmenlerin bu konuda sosyal medyayı çok aktif kullanıp bazı zamanlarda da sonuç alanlardan mesela. Bir gencin ağaç dikme bayramı teklifi de sosyal medyadan gelmiş ve devlette karşılık bularak 11 Kasım Ağaç Dikme Bayramı ilan edilmişti.

Asıl olarak ise sosyal medya gücünü yargının verdiği kararların ardından gösteriyor. Yargının verdiği bazı kararlar her nedense sosyal medyada yanı bulmasının ardından değişiyor!

Sosyal medya bazen adamı ipe götürüyor, bazen de ipten alıyor oluşturduğu gücüyle.

Özellikle kadın cinayetleri noktasında verilen ‘iyi hal indirimi’ gibi kararların sosyal medyanın gücüyle bir süre sonra kaldırıldığına defalarca şahit olduk. Kravat takıyor, saygılı gibi ifadelerin sosyal medyada yerden yere vurulmasının ardından alınan cezalar bile değişiyor.

Son olarak Şule Çet davasında verilenen karar bana bunları düşündürdü ve yazdırdı. Davanın başlarında serbest bırakılan 2 şahıs, sosyal medyanın devreye girmesiyle önce yeniden tutuklandı. Davanın ilerlemesiyle bu 2 şahsa müebbet hapis cezası verildi. Sosyal medyanın gücü olmasaydı yine böyle olur muydu diye düşünüyor insan!

Sosyal medya artık futbolcuları gönderiyor, teknik adam değişiklikleri yapabiliyor.

Sosyal medya milletvekillerini parlattığı gibi yerle yeksan edebiliyor.

Sosyal medya, herkesin kendi medyası olmaktan çıkıp bambaşka bir yere doğru savruluyor.

Burada hassas olmamız gereken nokta sosyal medyanın ‘gerçek bir dünya’ olmadığı kısmı. Orada yazan her şey doğru değildir. Bir teşkilat, bir taraftar grubu, bir dernek bir şeyler yazıyor çiziyor diye ona göre hareket edilmemesi gerekiyor. Gücü olanın değil haklı olanın sözünün geçmesi gerekiyor hem dünyada hem de sanal dünyada!

Ben yasamaya, yürütmeye, yargıya sonuna kadar güvenmek istiyorum. Sosyal medyanın yönlendirmelerinden ziyade aldıkları kararlarda vicdan ve sorumluluklarını taşımak zorundalar. Yoksa mecliste ‘evet’ dedikleri karar, üst makamca veto edilince teşekkür etmek zorunda kalırlar!

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı