REKLAMI GEÇ

SURİYELİ FERHAN’IN HİKAYESİ!

27 Mayıs 2018 Pazar

Halep’te doğduğunda savaş vardı topraklarında Ferhan’ın. Herkesin birbirini bir hiç uğruna öldürdüğü topraklarda hayatta kalmak mucizeydi adeta. Kaçmak istediler ölümün kucağından ve Türkiye’ye geldiler.

Yolları Denizli’ye düştü Ferhan ve ailesinin. Dilini bilmediği insanların arasında yaşamaya başladılar. Toprağı başka, suyu başka, dili başka, yaşayışı başka topraklarda hayatta tutunmak kolay olmasa da her saniye ölümü düşünmekten iyiydi.

Ferhan kapı önünde kendi başına oynaya oynaya büyüdü. Suriyeli akranlarıyla konuşarak hayata ilk adımlarını attı. Okul zamanı gelmişti ancak Ferhan tek kelime Türkçe bilmiyordu. Ev dışında kimseyle konuşmadığı için zorla da olsa okula yazıldı.

Tek kelime Türkçe bilmeyen Ferhan her gün yeni bir kelimeyle selamlamaya başladı beni. ‘Abi, merhaba, geldim, gittim, nasılsın, hayırlı işler’ diye diye Türkçe’si her geçen gün iyileşti Ferhan’ın. Geçtiğimiz gün okulunun yılsonu gösterisinde giydiği kıyafet, oynadığı zeybek şimşek gibi çaktı adeta beynimde.

Türk kültürünün, daha da özelde Ege kültürünün bir parçası olan zeybeği oynayan bir Suriyeli çocuğun yüzündeki o neşeyi görmeliydiniz. Kıyafetinin içinde başka geldi gözüme Ferhan. Zeybeği oynarken o kadar dikkatli, o kadar güze oynuyordu ki…

Ferhan zeybeği oynarken bir kez daha lanet ettim savaşa. Kendi doğduğu toprakların kültürünü alamadan, belki de dilini bile tam öğrenemeden kurşun seslerini öğrenen bir çocuktu o. Halep’te bambaşka bir hayat yaşayacakken, kendi halkı rahat yaşasın diye başka hayatları katletmekten zerre imtina etmeyen güçler onu vatanından ayırdı. Cahilliğin, geri kalmışlığın adeta kan gibi damarlarda gezdiği toprakların da suçu vardı bu zorunlu sürgünde. Cahil kalmasaydı yaşadığı topraklar, ne ABD, ne Rusya istediği gibi at koşturabilirdi ve ölmezdi en yakınları. Tarihin gördüğü en güzel kentlerden biri olan Halep perişan olmazdı hem. Ama izin vermedi dünyayı yöneten ağalar beyler. Bir ülkeyi perişan ettiler önce, sonra içinde yaşayan milyonların umudunu, sevgisini, aşkını, namaz kıldığı camiyi, su içtiği çeşmeyi, sokaklarında koşturdukları sokakları…

Ferhan’ın Denizli’de başka bir hayatı var artık. Her geçen gün Türkçe’yi daha iyi konuşuyor. Okul gösterisinde zeybeği en iyi o oynuyor. Burada yaşamaktan çok mutlu. Hayat ne gösterir bilinmez ama gün gelir de doğduğu topraklara dönerse Ferhan, bu ülkenin güzel insanlarını anlatsın Halep’tekilere. Ona Türkçe’yi, zeybeği öğretenleri anlatsın. O zeybek oynarken, onu alkışlayanları anlatsın.

Keşke doğduğu topraklarda, vatanında özgürce yaşayabilseydi Ferhan. Büyüklerinin geri kalmışlığının, cahilliğinin bedelini ödedi milyonlarca insan gibi.

Bizler kendi topraklarımıza sahip çıkmalıyız. Kaybedecek bir tek insanımız dahi yok. Çok çalışmalıyız, çok üretmeliyiz. Birbirimizi sevmeliyiz. Bu benimle aynı etnik kökenden değil, aynı mezhepten, aynı partiden değil diye diye ayrışan Suriye’nin, Irak’ın hali ortada. Bizi sevgi, güven, dayanışma ve çok çalışmak kurtaracak.

Ve sen Ferhan… Doğduğun topraklar bir gün yeniden ‘özgür’ olursa ve dönersen memleketine, unutma Türkçe’yi ve zeybeği. Ve selam söyle oranın çocuklarına. Çok okusunlar, çok çalışsınlar, kula kul olmasınlar ki bir daha topraklarından onları kimse çıkartamasın!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı