REKLAMI GEÇ

Umre’den bana kalan!

13 Ocak 2019 Pazar

Yaklaşık 1 aydır köşe yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Bu süreçte Umre yapma niyetiyle kutsal topraklardaydım.
Umre yapmak için gittiğim Mekke ve Medine’de kendimce çok şey gördüm, çok şey yaşadım. Manevi anlamda yaşadığım duyguları, kelimelerle anlatmam inanın mümkün değil. Allah’ın ‘Evim’ dediği Kabe’yi görüp namaz kılmak, Kabe’ye dokunarak af dilemek tövbe etmek, rengi, ırkı,dili başka binlerce insanla Kabe’yi tavaf etmek kadar güzel bir şey olabilir mi? Olmadığını anlıyorsunuz!
Mekke’de, Kabe ve çevresinde çok güzel insanlar tanıdım ben. Malezyalı, Cezayirli, Kazak, Özbek, Faslı, Endenozyalı ve diğer İslam ülkelerinden gelenler. Öylesine güzel sohbet ettik ki anlatamam. Hangi dilde diye sorarsanız ben de bilmiyorum! Bazen Türkçe, biraz Arapça, üstüne biraz da İngilizce ekleyince ortaya hangi dil çıkıyorsa o dilde sohbet ettik. Kabe’nin güzelliğini konuştuk. Müslüman olarak doğduğumuza, yaşadığımıza şükrettik. Daha güzel bir İslam dünyası hayal ettik hep beraber.
İnsanların birbirini satırlarla kesmediği, büyükelçiliğe giren insanların sağsalim çıktığı!, güleryüzü, temizliği, sevgisi, ahlakı en üst derecede bir İslam dünyası nasıl olur onu konuştuk. Okuyan, kendisini geliştiren, sorgusuz sualsiz biat etmeyen, sorgulayan Müslümanların yapabileceklerini tartıştık.
Kur’an-ı Kerim’in yolundan bu kadar uzaklaşan, hikayelere, rivayetlere, batıl inançlara boğulan Müslümanların çıkış noktasını konuştuk. Anladım ki bir Türk olarak benim derdim neyse Cezayirli de Malezyalı da aynı dertten müzdarip. Çıkış yolunu konuştuğumuzda ortak şeylerden bahsetmemiz önemliydi. Okumak, okuduğunu anlamak, sorgulamak…
Dedim ya, insanlar zaten güzel olan Kabe’yi, Allah’ın evini öylesine daha güzel bir hale getiriyor ki. Henüz 3 aylık çocuğuyla o kalabalıkta tavaf eden anneler vardı mesela. Ya da iki ayağı olmamasına rağmen elleriyle sürünerek tavaf yapan bir amca. Mesela henüz yeni evlenen ve elele tavaf yapan Türk bir karı-koca. Pakistanlı bir amca ise tekerlekli sandalyeyle gelmiş ancak yorulmuştu. Bir ucundan tutarak tavafını beraber yaptık Pakistanlı amcamızla. Hayatımda hiç görmediğim ve muhtemeldir ki bir daha görmeyeceğim bir yabancıya yardım edip aynı ibadeti yapmanın verdiği mutluluğu, huzuru hiçbir yerde bulamazsınız inanın. Ne ayaklarınızı uzattığınız mavi denizlerde, ne de dağların zirvesinde!
Umre’den bana kalan çok güzel şeyler oldu. Yapılan ibadetler bir yana verdiği huzur, mutluluk anlatılamaz. Hayatımda belki de bir daha göremeyeceğim ülkelerin insanlarıyla sohbet etmek, dertleşmek, namaz kılacağımız zaman Kabe’ye yönelip daha sonra ellerimizi semaya kaldırıp dua etmek mükemmel bir duygu. Kazakların, Özbeklerin, Azerbaycan Türklerinin bize bu kadar çok benzediğini görmek de beni ziyadesiyle mutlu etti.
Araplar ne alemde sorusunu duyar gibiyim. Siz bana bu soruyu sormamış olun ben de cevap vermemiş olayım en güzeli! Yoksa Kabe’nin hemen yanı başına diktikleri Zemzem Tower dedikleri ‘kibir kulesi’ hakkında tonlarca küfür, beddua etmem gerekir. Kabe’ye metrelerce yüksekten bakmaları için yapılan bu bina, manevi duyguları örseliyor. Allah kibir kulesinin yıkılışını görmeyi nasip etsin!
Allah o güzel toprakları görmeyi herkese nasip etsin inşallah…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı