REKLAMI GEÇ

Kocası Çanakkale’de düşmanı, kendisi ise salgın hastalığı yendi

1 Nisan 2020 Çarşamba

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleriydi. Vatan savunması yapan Anadolu, bir yandan da salgın hastalıklarla uğraşıyordu. 1914 ile 1918 yılları arasında tifüs salgını, veba salgını, İspanyol gribi gibi hastalıklar Anadolu topraklarını da kasıp kavurmuş… En fazla ölüm ise, Avrupa ile Asya’da gerçekleşmiş…. İki kıtayı birbirine bağlayan Anadolu’nun da bu ölümlerden, salgınlardan kurtulması mümkün değildi. Sadece Çal ilçesinde her gün onlarca insan ölüyordu. İnsanlar, ölenleri mezara elbiseleriyle gömüyordu. Kadınlar ve çocukların çoğunluğu ise, salgın hastalıktan korunmak için dağlara kaçmıştı.

Ve…Denizli’nin Çal ilçesine bağlı Aşağıseyit Köyü’nde bir adam vardır. Hüseyin oğlu Süleyman (Akçin). 1914’te aynı köyden Emine (Solak) ile evlenir. Abdurrahman isminde çocuklarının doğduğu gün Süleyman askere gider. Ardından Çanakkale’nin yolunu tutar. 1922 yılına kadar yani; Kurtuluş Savaşı’nı kazanıncaya kadar köyüne dönmez. Cepheden cepheye koşan ve vatan savunması adına amansız bir mücadele veren Süleyman, Türk halkının bağımsızlığı adına bu onurlu mücadeleyi verirken, eşi Emine’de salgın hastalığın pençesine düşer.

Beşikte çocuğunu emziremez. Yatağından kalkamaz. O günlerde de sadece Çal’da her gün onlarca insan toprağa verilir. Salgın hastalık kol gezer. Yetişkin erkeklerin hepsi asker ocağında vatanını savunuyorken, kadınlar dağlara kaçmış, yaşlılar ise, durmadan ölenleri toprağa verir. Mezarlığa günde 3-5 kez gelip gittikleri olur.

Asker Süleyman, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda düşmana karşı mücadele verirken, eşi Emine’nin başına toplanan yaşlılar, “Nasıl olsa ölecek. Burnunun ucunu kesip kanatalım belki kurtulur” derler. Düşündüklerini yaparlar ve Emine’nin burnunun ucundan kesi atarlar. Dakikalarca kan dinmez ve Emine birkaç saat sonra ayağa kalkar. 1-2 gün içinde de tamamen iyileşir.

Kaleme aldığım bu yazı Çal’ın Aşağıseyit Mahallesi’nde yaşandı. Süleyman eşi Emine, 0 günleri torunu olan Halime Işık’a yani anneme defalarca anlatmış.

Asker Süleyman 1922’de evine döndüğünde Abdurrahman 7 yaşına girmiştir. Sonra sırasıyla Hatice (Ferman) Huriye (Söylemez) Hüseyin (Akçin) ve Osman (Akçin) isimli çocukları da dünyaya gelir. Çocukları ve çocuklarının çocuklarını da topladığımız zaman şimdi nüfusları 100’ün üzerindedir.

BU YAZIYI NEDEN Mİ YAZDIM? Anadolu insanı çetindir. Mücadelecidir. Elbette korona nice canlar alacaktır. Unutmamak gerekir; Bu zorlu süreç bu ülkede nice kahramanlar yaratacaktır. Türk halkı belki de büyük bir destan daha yazacaktır. Unutmamak gerekir, koronaya karşı mücadele etmenin de kurtuluş savaşından farkı yoktur.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Deniz   -  Bağlantı 1 Nisan 2020, 23:40

Üstad kalemine sağlık

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı