REKLAMI GEÇ

BAYRAMLAR VE İSLAM…

8 Temmuz 2022 Cuma

Son iki haftadır Ezan ve Kurban Bayramı konusunda yazdığım yazılarıma bakıyorum da, Denizlili insanlar “dinin siyasete alet edilmesinden” tiksinti duymuşlar.
Bunu yorumlardan, bizzat beni telefon ile arayan, mesajlar atarak “Dinden soğudum”, “Beni dinimden çıkarıyorlar”, “Cemaatlerden ne zaman kurtulacağız. Bıktık bunların hareketlerinden, yaptıklarından”, “Çocuklarımızı kaybediyoruz” diyenlerin üzüntülerinden anlıyorum.

Oysa; “Ben güzel ahlakı tamamlamaya gönderildim” diyen Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimizin binbir çile, işkence ve Müslümanların çektikleri zulümle haşır neşir olarak, (kin gütmeden), yüreklere seslenerek büyüyen ve günümüz insanlarına kadar kesintisiz gelen Yüce Dinimiz İslam; ne yazık ki, son yıllarda ehil olmayan insanların ellerinde adeta oyuncak oldu.

Kimi yazarlar geçmişten gelen ve doğruluk dereceleri araştırılmayan eserleri tefrika etmeye başladılar. Kimi yazarlar, 5. Sınıf eserleri tercüme ederek İslamiyet’in içerisine israiliyyat ve hurafeleri soktular. Kimileri de, Allah’ın Cenneti ayakları altına serdiği kadınlarımızı kapalı kapılar ardına hapsederek tedriç ettiler. Kimileri “Onlar Allah’ın size emanetidir” dediği çocuklarımıza “bademleme” yaptılar, tacizlerle hayatlarını kararttılar.

Biz, Müslüman olarak geçinenler; bütün bu olanları sindirmek zorunda kaldık. Belki dilimizle buğz ettik ama, yine de sessiz kaldık. Yüce Allah’ın “Ben, size şah damarınız kadar yakınım” demesine rağmen, bazıları şeyhlere, şıhlara rabıta yaparak, Allah ile arasına “aracı” koydu. Böylece Allah’a şirk koştu. Bazıları geçmişte de Ebu Cehil ve arkadaşlarının “Biz putlara tapmıyoruz. Onlar ilahlarımızı temsil ediyor” sözleri gibi, cahiliyet döneminin adetlerini İslam’ın içerisine monte ederek, dünyalıklarını fakir ve yoksul insanların sırtlarına yüklediler. Kendileri Karun kadar zengin olup, insanların bağışladığı maddiyat ile zevk ve şatafat içinde yaşarken, topluma “Bir hırka, bir lokma” edebiyatı ile “Peygamber’de az yerdi” dediler.

Kısaca; Cahil, hiçbir mesleği olmayan, asalak parazitler gibi yaşayan, cübbe, sarık ve sakalı sünnet sanan insanlar, toplum önderi olarak lanse edildi. Sonuçta geldiğimiz nokta görülmektedir.

Değerli okuyucularım;
Bugün “Müslümanım Elhamdülillah” diyen bütün kardeşlerimin, imanlarının ve anlayışlarının kalbi olduğunu, samimi olduklarını biliyorum. Ama Allah’ın “dini öğreniniz” emrini “araştırma yapmadan, okumadan” cemaat türü yerlerden öğrenmeye çalışmalarına ve “Hanefi” olduklarını belirtmelerine üzülüyorum. Ve hiçbir insanın; bağlı bulunduğu cemaat liderinin durumunu araştırdıklarını da sanmıyorum.
“Ben Halis Müslümanım” diyenlere, İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin vasiyetini yazarak bilgilendirmek istiyorum. Çünkü, mademki Hanif dinin bir mensubusunuz, o zaman Hanefi Mezhebinin kurucusu bir imamın bu konudaki düşünceleri nelerdir, bilmek gerekir.

Meşhur Mısırlı İslam Alimi Prof. Dr. Muhammed Ebu Zehra’ya göre; İmam-ı Azam Ebu Hanife, zehirlendiğini anlayınca, zindana ziyarete gelen öğrencilerine “Ölünce, beni gasp edilmemiş bir toprağa gömün..!” diye vasiyette bulundu, ardından vasiyetini yazdırdı.

HANEFİLİK MEZHEBİNİN KURUCUSU EBU HANİFE’NİN MÜSLÜMANLARCA
KULAK ARKASI EDİLEN FETVALARI ŞÖYLEDİR:
● Arap olmayan Müslümanlar anadilleri ile ibadet yapabilirler.
● Bir insanının mümin olduğunu ibadeti belirlemez.
● Kimin cennete veya cehenneme gideceğini Allah’tan başka hiç kimse bilemez.
● Beşeri ilişkilerde dindarlık ölçü değildir.
● Namaz kıldırıp para almak helal değildir.
● Din için toprak gasbetmek meşru değildir.
● Evlenme ve eş seçme hakkı kadının kendisine aittir.
● Arapça kutsal dil değildir, kutsal olan anlamıdır.
● Allah’ın elçileri, Allah’ın kitabına aykırı konuşmazlar.
● Kuran’a ve akla aykırı rivayetler(hadisler) kaynağı ne olursa olsun reddedilir.
● İslamda evliya diye bir sınıf yoktur, her mümin Allah’ın dostudur.
● Haram para ile hayır olmaz.
● Zulüm yapan idareciye hediye verilmez, hediyesi de alınmaz.
● İSLAM akıl ve vahiy dinidir. Aklı olmayanın dini de yoktur…

Şimdi düşünün…
Sizin İslam anlayışınız, Hanif olmanız bu maddelerden hangisine uyuyor?
Sizin yaşam tarzınız bu vasiyetin hangi maddesinde var. Bunları düşünerek, kendinizi geleceğe ve Ahirete hazırlayınız. Aksi halde, hiçbir rabıta, hiçbir imam ve hiçbir tarikat veya cemaat sizi Huzur-u Mahşer’de Allah huzuruna çıktığınızda kurtaramaz.
Bu bayramda, Allah için “Kurbanınızı kendiniz kesin. Kimseye, hiçbir kuruma kurban bağışlamayın. Bağışlarsanız ve vekaleten kurban kestirirseniz, O kurban olmaz. Et bağışı olur. Normal fiyatların altında kurbanlık veya hisse veren kurumlara güvenmeyin. Kurbanı kestikten sonra, komşularınızdan başlayarak kardeşliğinizi gösterin. Sonra güvendiğiniz yerlere, kurumlara Kurban eti ve derisi ile bağış yaparak toplum dayanışmasını gösteriniz.”
Bu duygular içinde Mübarek Kurban Bayramınızı kutluyorum.
Esen kalın…
Saygılar sunuyorum…

DİP NOT: Geçtiğimiz hafta yazmış olduğum “Ezan Okumak” isimli makalemin bütün kesimler tarafından büyük beğeni aldığını, insanların hislerine tercüman olduğumuzu belirtmek isterim. Meğer ne kadar da dertli olanlar varmış. Bu vesile ile tüm okuyucularıma teşekkür ederken, O makalemde eksik olan, sehven aklıma gelmeyen bir konuyu burada yazarak özür dilemek istiyorum.
Yazıyı okuduktan sonra beni arayarak, “Abi, bende mi kötü ezan okuyorum” diye serzenişte bulunan “Din Görevlisi arkadaşlarım” sizin gibi, Allah rızasını gözeterek, dinimizin ulvi duygularını dile getiren, yürekleri derinden etkileyenleri tenzih ediyorum. Benim sözüm size değil; ezanı kullanarak, kendilerine makam elde etmeye, iki kişi beğendi diye oynak makamlarda ezan okuyarak, gerçek manasını bozanlaradır. Yazımdaki bu eksikliğim yüzünden sizlerden özür diliyorum. Hakkınızı helal ediniz.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı