REKLAMI GEÇ

Bir bayram sabahı

1 Ağustos 2020 Cumartesi

İnsan bazen mutlulukla, umutla sabahleyin açar gözlerini. Günün getirdiği sevinç ve mutluluk içinde kalktığı bayram sabahlarında, Bayram namazına giderken sevinç kaplar içini. Hele bu yardımlaşmanın, yoksulların, yardıma muhtaç olanların yanında olmak için bir vesile olan Kurban Bayramı olursa, bir başka sevince boğulur insan.

Yılını hatırlamıyorum. Ama hala unutamadığım bir anım vardır. Düşündüğümde hüzünlendiğim bir hatıramdır bu. Sabah ezanları okunurken, gazeteden çıkmıştım. Alaca karanlıkta evime giderken bir çöp bidonundan yiyecek bir şeyler arayan 70 yaşlarında bir kadın, yanında da gülücükler saçan 5-6 yaşlarında güzel mi güzel bir kız çocuğu, eline çöp bidonundan ninesi tarafından verilen elmayı yemeye çalışıyor. Oturmuş kaldırıma mutluluk içerisinde… Ama uyuyacağı saatlerde ayaktaydı çocuk.

Ben de, fırından  yeni çıkmış bir simidi yiyerek ilerliyorum. Çocuk beni görünce kalktı, bana doğru gülümseyerek geldi. Yüzündeki o masumiyeti asla unutamam. Yanıma geldi, durdu önümde. Gayri ihtiyari elimdeki simidi uzattım kendisine. Gülümseyerek aldı. Elmayı cebine koydu, simidi yemeye başladı. Öylece onu seyrettim. Sonra aklıma resimlerini çekmek geldi.

Benim fotoğraf çektiğimi gören ninem “Oğlum, alaca karanlıkta kimse görmesin diye çöp bidonlarını torunum için karıştırıyorum. Bizi meşhur mu etmek istiyorsun. Yoksa rezil mi?” deyince, çekemedim. Çocuk bir çırpıda yedi simidi. “Daha yok mu” der gibi mahsun mahsun baktığı için, hemen üst taraftaki fırından üç tane daha simit alıp, verdim küçüğe. Mutluluğunu tarif edemem.

Neyse…

Onları bir daha görmek arzusundayım, hiç olmazsa minik kıza bir simit, bir çikolata almak, sevindirmek istiyordum. Ama her gün aynı saatlerde gazeteden çıkmama rağmen göremedim. Bir şeyler yapmak istiyorum ama bizim de imkanlarımız kısıtlı. O tarihlerde basının halini herkes biliyor.

Aradan zaman geçti. Bir Kurban Bayramı sabahı “Bayram Namazı” için camiye giderken, köhne bir evin önünde gördüm kız çocuğunu. Sabahın o saatinde evin eşiğine oturmuş gelip geçenleri seyrediyordu. Hatta bazıları kurbanlıklarını götürürken, minik kız ayağa kalkıyor; kurbanlıkları okşamak için mutlulukla koşuyordu. Kurban sahibi minik kızın bu atılımına durarak, kurbanlık koçu okşatarak cevap veriyordu.  Minik kız, şen şakrak sesi ile soruyor, soruyor.

Ninesi ile çöp bidonlarını karıştıran minik kızdı bu. Muhtemelen sabahleyin kurbanlıkları görmek için erken kalkmıştı. Ve dileğini yerine getiriyordu. Ama sonra hüzünle gidiyor ve kapının eşiğine oturuyordu.

Namaz çıkışı kendileri ile konuşmaya karar verdim. Ama onlara birilerinin yardım etmelerini de sağlamam lazımdı. Namaz boyunca onu düşündüm.

Sonra namazdan çıktığımda, bir arkadaşıma durumu anlattım. Arkadaşım, üç tane kurban kestiğini, bir tanesinden göndereceğini söyledi. Tamam dedim.

Sonra doğruca minik kızın evine gittim. Ninesi kahvaltı hazırlıyordu. Burada anlatmayacağım. O kahvaltı bizim bildiğimiz kahvaltı gibi değildi.

Kadına “size yardım getirirler mi” diye sordum. “Oğlum, halimizi bilenler getirirler merak etme” dedi. Sonra, kim olduklarını anlatmasını istedim.

“Minik kız, torunu ve PKK ile mücadelede şehit olan oğlunun kızıymış. Gelini ise amansız hastalık yüzünden vefat edince, kimi kimseleri olmadığı için o bakıyormuş torununa. Kıt kanaat geçiniyorlar, birileri yardım ederse o gün miniğin bayramı oluyormuş. Eğer bir şey bulamazlarsa çöplerden yiyecek topluyormuş. Minik kızı bırakacak kimse olmayınca mecburen onu de yanında götürüyormuş. Torununun çok iyi bir çocuk olduğunu, içinde bulundukları durumu bildiği için hiç aşırı isteklerde bulunmadığını anlattı. Zaten durumundan da belliydi. Bayram sabahı, kendine göre bayramlıklarını giyerek mutlu olmuştu.” Ona kendimi anlattım. Bundan sonra yardımlar getireceğimi “Size dedim, kurban eti getirecekler. Sanırım bir de yardım kolisi olur” dedim.

Yanlarından ayrıldım. Hüzün ve kahır içinde evime geldim. Kendim kurban kesmek için bahçede uğraşırken, arkadaşım geldi. Benim anlattıklarıma o da çok üzülmüş. Yanında da bir yardım kuruluşunun görevlisi vardı. Hemen onlarla minik kızın evine gittik. Kurban etinden ve yardım kolisinden oluşan yardımları verdik. Minik kız için giyim eşyası, ayakkabı vs. de vardı. O anki sevincini anlatmam mümkün değil.

İşte bir Kurban Bayramı sabahı….

Kendinizle birlikte, başkalarını da mutlu edebiliyorsanız, Allah’ın ve Rasulü’nün istediği gibi “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” hadisine binaen, o müstesna günlerde birilerinin mutluluklarına ortak olabiliyorsanız, dünyanın en bahtiyar insanı sizsiniz.

Hiç unutmadığım bu hatıramı her yıl Kurban Bayramı hatırlarım. Bu vesile ile tüm İslam Aleminin, siz değerli okuyucularımın Mübarek Kurban Bayramlarını kutluyor; hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan diliyorum.

Hürmet ve saygılarımla…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı