REKLAMI GEÇ

DOÇEV’DEN HABER VAR

6 Ağustos 2020 Perşembe

Geçtiğimiz hafta yazdığım “doğaya yardımcı olalım” yazımın ardından DOÇEV’den bir bilgilendirme maili aldım. DOÇEV Müdürü Bahtiyar Aksoy tarafından gönderilen mail gerçekten hem bilgilendirici, hem de bizim doğru bildiğimiz yanlışların gelecek kuşakların yaşamını etkilemesi açısından ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Geçen haftaki yazımın konusu olan meyve çekirdeklerinin toprağa gömülmesi,meğer yanlışmış. Hatta DOÇEV’e mal edilen sosyal medyadaki yazının onlara ait olmadığını bu vesile ile de öğrenmiş oldum.

DOÇEV Müdürü Bahtiyar bey mailinde, “Doğa katliamlarının, çevre felaketlerinin artarak yaşandığı günümüzde daha yeşil bir doğa, daha temiz bir çevre ve daha mutlu insanlar için söylenen, söylenecek her türlü söz, yapılan yapılacak her türlü eylem günümüzde olduğu kadar gelecek kuşakların da yaşamını olumlu etkileyecektir. İnsanların çoğunlukla iyi olsun duygularıyla yaptıkları eylemler, öneriler bazen uygulama dışı olabilmektedir. Tükettiğimiz meyvelerin çekirdeklerini doğaya gömmemizle daha yeşil bir doğaya ulaşmaya katkı sağlayacağımız var sayımı, sosyal medyada yıllardır bulunmaktadır. Konu hakkında zaman zaman DOÇEV’e de talep ve öneriler gelmektedir. Bu uygulamanın kaynağı ve önericisinin TEMA olduğu da vurgulanmaktadır.

Meyve çekirdeklerinin doğaya gömülmesi veya atılması yöntemi ile maalesef bitki yetişmesi olamamaktadır. TEMA da bu konuda açıklama yaparak, uygulamanın kendileriyle ilgisi olmadığını ve de bilimsel olmadığını kamuoyu ile paylaşmıştır.

Genellikle kış mevsiminde yaptığım bir uygulama vardır. Evimiz mutfağında oluşan sebze, meyve, yemek artığı gibi artıkları (Doğayı kirletmeyecek her şeyi) ayrı bir yerde biriktiriyor, hafta sonu yürüyüşe gittiğimde götürerek doğaya bırakıyorum. Kuşlar, kurtlar sebepleniyorlar. Bir sonraki gittiğimde inanın bir pirinç tanesi bile kalmıyor. Kemik gibi kalanlar da çürüyerek toprak oluyor. Meyve çekirdeklerini doğaya gömmenin veya atmanın bu yönden olumlu tarafı var olduğunu sanıyorum. En azdan dönüşümü ile var olan bitkilerin beslenmesine katkı sağlanır.

Samimi duygularımla paylaşmak istedim. Kaleminize sağlık” diyor.

Ben konunun uzmanı olmadığım için bilemiyorum. Ama çocukluğumda dedem veya babam, evde yenilen şeftali, kayısı vb. meyvenin çekirdeklerini bahçemizdeki uygun bir yere gömerlerdi. Aradan ne kadar zaman geçer bilmiyorum, o gömülen çekirdeklerin belirli bir süre sonra filiz verdiğini hatırlıyorum. Tabi o filizlerin fidan ve ağaç olup olmadıklarını hatırlamıyorum. Ama bunu köyümüzde hemen hemen bütün büyüklerimizin yaptıklarını da biliyorum.

Özellikle üzüm bağlarının olduğu topraklara ceviz tanesinin gömülerek, filiz ağacı edinilmesini de biliyorum. Ceviz fidanı sanıyorum ertesi yıl boy veriyordu.
Bahtiyar beye hak vermekle birlikte, ben bu konunun yenilmeyen meyve çekirdeklerinin değerlendirilmesi veya atıkların çöp olması yerine toprakla buluşturularak, çürümesi ve toprağa katkı olması açısından da önemli olduğuna inanıyorum.

Belki o tarihlerde bugünkü bilimsel konularla ağaç dikme, orman veya bahçe kazandırma gibi bir olgu, doğa tahribatı fazla olmadığı için çocukların, gençlerin doğa ile ilgili dengeyi koruması, bilinçlenmesi amacıyla yapılmış olabilir.

Elbette doğrusu bilimsel çalışmalar neticesinde yapılan ağaçlandırmadır. Çünkü doğa artık son yıllarda insanoğlunun eliyle yapılan tahribatlar, katliamlar ile o kadar yorgun düştü ki, bunu bize aşırı yağmur, toprak kayması, sel baskını gibi doğal afetler olarak göstermektedir.

Oysa kesilen bir ağacın yerine dikim yapabilsek, doğanın bize verdiğini; biz de ona geri verebilirsek bu tür doğal afetler olmayacak, hayatımız normal akışında devam edecektir.

Bilindiği gibi su fakiri ülke olmaya hızla gidiyoruz. Kimse bunun farkında değil gibi. Nüfusları hızla artan şehirlerimiz böyle giderse çok yakında içme suyuna hasret kalacak gibi gözüküyor. İşte bunun tek çözümü ormanlarımızın çoğalması ve doğa tahribatını önlemektir. Bu yüzden, kendimiz doğa katliamlarını önlemek, hiç olmazsa su ve doğa kirliliğini önlemek için elimizden geleni yapmalıyız. İşte bu yüzden TEMA ve DOÇEV gibi kuruluşlar bizim öncülüğümüzü yapıyorlar.

Geleceğimizi düşünüyor, çocuklarınızın yaşamlarını güzel ve daha yaşanır hale getirmek istiyorsanız bu tür kuruluşlarımızın sesine kulak verelim.

Saygılarımla…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı