REKLAMI GEÇ

DOĞA’YA YARDIMCI OLALIM

23 Temmuz 2020 Perşembe

Son 20 yıldır, Tekel, Şeker Fabrikaları başta olmak üzere bütün önemli Cumhuriyet kazanımlarının satılması ile birlikte Türk ekonomisinin bel kemiğini inşaat sektörü omuzlayınca, AMV ve Cami yapılmaları başta olmak üzere beton yığınları şantiyesine çeviren, koyların ve ormanların madenciler, hotelciler tarafından yağmalanan Türkiye, ne yazık ki bozulan tabiat dengeleri yüzünden su fakiri olmaya yüz tuttu. Topraklarımız da çoraklaşmaya başladı.  . Ve güzel, cennet vatanımız Türkiye çoraklaşan bir ülke haline getirilmeye başlandı. Bu hızlı yapılaşma ve tahribat neticesinde iklim değişikliklerinin büyük boyutlarda getirdiği Deprem, Sel gibi tabii afetler artık şehirlerimizin kanıksanmaz olayları arasına girdi.

Devasa binaların arasındaki topraklar ve haliyle buralarda yaşayan insanımız nefes alacak bir yer bulamayınca hayıflanmaktan başka bir şey yapamıyor. “ben bir şeyler yapmak istiyorum. Ama ne yapabilirim” diye hayıflanan, kederlenen insanlarımıza TEMA vakfı tarafından “ağaç dikimi” başta olmak üzere, tabiatın onarılmasında yol göstermektedir. Bunlardan bir tanesi de yediğimiz meyvelerin çekirdeklerinin değerlendirilmesi konusunda oldu.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada gezinirken, meyve çekirdeklerinin değerlendirilmesinin önemi anlatılıyordu. Şöyle deniyordu bu konuda yazıda;

“Yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin. Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün. Gömme imkanınız yoksa bir poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın (ya da arabanıza koyun) arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alanlara bu çekirdeklerinizi savurun. Korkmayın, bu çevre kirliliği değildir, aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdekleri kucaklar ve besler…

Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir! Bunu yapmayın ve yaptırmayın.

Yapılan çalışmalarda doğaya başıboş atılan ya da dikilen bu çekirdeklerin en az yarısının yeşerip ağaç veya bitki olduğu kanıtlanmış bulunuyor. En büyük israflardan bir tanesi meyve çekirdeklerinin çöpe atılmasıdır. Ülkemiz adına küçümsenemeyecek büyük bir servet…

Daha yeşil bir ülke için, daha temiz hava için, toprak kaymasını önlemek ve yeni nesillerimize yeşil bir dünya bırakmak için hep birlikte elimizden geldiğince meyve çekirdeği gömelim, savuralım, fırlatalım…

Bu uygulama TEMA tarafından başlatıldı ve bilinçli toplum olarak bizlerin desteklerini bekliyor, Doğaya yardım etmek, gelecekte etrafımızı saracak beton ve gökdelenlerden alamayacağımız oksijeni karşılamak için bile, bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır. Poşete koymadığınız her çekirdek için şimdiden teşekkürler…”

Hatırlarım.

Eskiden büyüklerimiz evlerde yenen şeftali, erik, çürük çıkan ceviz, kayısı vb. meyvelerin çekirdeklerini atmazlar, bahçenin bir kenarına toprağa gömerlerdi. Bu yüzden evlerin bahçelerinde, bağlarda mutlaka bir ağaç bulunurdu. Büyüklerimiz “Ben göremesem de oğullar, kızlar ve hatta torunlar bunların gölgesinde serinlesin” derlerdi.

Ben, şimdiye kadar böyle düşünmemiştim. Ama bundan sonra bu öneriye göre hareket edeceğim. Sizlerde öyle yapın. Yapın ki, beton dünyasına çevrilen güzel ülkemin her yanı yemyeşil ağaçlarla, ormanlık olmasa da; bir yol kenarında gölgesinde dinlenebileceğimiz küçük bir ağaç topluluğunun yurdu olsun.

Saygılarımla…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı