REKLAMI GEÇ

HERKESE “GÜNAYDIN VE TÜNAYDIN”

24 Eylül 2021 Cuma

Geçtiğimiz günlerde “Deniz Mahsulleri” konusunda Yahudilerin “tahrif edilmiş” kitabı Tevrat (Eski Ahit)’ta geçen maddeleri Kur’an ve Hadislerde geçiyor gibi kullanan ve Fetva veren Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir yazısında “Günaydın ve Tünaydın” kelimelerinin Cahiliyye devri adetleri olduğunun iddia edilmesi üzerine çeşitli kalemler, bilim adamları üst üste makaleler yazarak, bunun doğru olmadığını dile getirdiler.

Hatta “Türk tarihini bilmeyen yöneticiler istifa etmeli” diyenler de, “Bu çıkış, Arap sevicilerin milletimizin asimile edilmesine çanak tutmaktadır” diyenler de oldu.

Türk olgusunu savunan, yüzyılların getirdiği Türk kültürünü araştıran bilim adamları dahil, kendisini Türk hissedenler, asırlardır kullanılan ve günümüze kadar gelişimi sırasında yuvarlanarak bugünkü konumunu alan “Günaydın ve Tünaydın” selamlaşmasının Türklerin “Kün Aysın” ve “Tun Aysın” köklerinden geldiğini bilirler. Yani “Gün doğumu ile Gün Batımı” kelimeleri kültürümüzde selamlaşma olarak bilinmektedir. Ünlü halk şairi Yunus’un bile şiirlerinde yer alan bu kelimeler öz be öz Türkçe kelimelerdir.

Oysa bizdeki aklıevvellerin, Arap sevicilerin bize dikte ettirmeye çalıştıkları, “Selamün aleyküm” ise, 4 bin yıllık Yahudi selamıdır. (Hz. Yusuf dizisini seyredin). Türkçeye “Allah’ın selamı üzerinize olsun” şeklinde tercüme edilmektedir. Elbette, dilimize yerleşen ve Müslümanlar tarafından benimsenen bu selamı reddetmiyoruz. Aksine onu kutsuyoruz. Yine Türklerle temasları Müslümanlıktan sonraya rastlayan Araplar, Cahiliye devrinde “Sabahulhayr” diyorlardı. “Hayırlı sabahlar” manasına gelen bu kelime halen Arap coğrafyasında sıklıkla söylenmekte ve selamlaşma olarak kullanılmaktadır. Yani Müslüman Araplar bile, Cahiliyye devrinin bu selamını unutmamıştır. Çünkü O, kültür meselesidir. Kültürlerin etkileşiminde kelimeler ve cümleler, aynen kabul edilerek kullanılabilir. Bunda ne mahsur olabilir?

Türkler, İslam ile şereflenerek O’nun sancaktarlığını yapmak için halis bir iman ve sevgi dolu gönülleri ile yola çıktıklarında, İslam’a ve O’nun yüce Peygamber’ine (sav) öylesine bir sevgi duydular ki, ismi geçtiğinde ağlayan, hüzünlenen kavim oldular. Araplar bile, (Hz. Peygamber (sav) içlerinden çıkmasına rağmen,) O’nun vefatından sonra Türkler kadar sevgi göstermediler. Ehl-i Beyti’ne bile sahip çıkamadılar. Vefatı ile güç savaşına girdiler ve İslam’ın bütün direklerini yerle yeksan ettiler. Kerbela olayında bizim kadar hüzünlenen, ağlayan ve intikamını almak için hareket eden hiçbir millet olmamıştır. (Rivayet o dur ki; Emir Timur, kendisinden önce meydana gelen Kerbela olayının intikamını almak için Emevi sultanı Yezid’in mezarını açtırarak kemiklerini yaktırmış, mezarını idrar ile doldurtmuştur) Türkler, işte bu denli Müslümanlığı benimsemiş bir millettir.

Geçtiğimiz haftalarda yazdığım “Türklerin Asimilesi” makalemde dediğim gibi; Asimile olmamış bir Millet olan Türkler, son asırda bu tür gerçek dışı ve Türk kültürünü bilmeyen siyasal İslamcılar tarafından asimile edilmeye çanak tutulmaktadır. Suriyelilerin ülkemize getirilmesi gibi sistemli asimile olaylarına, şimdi de kültürümüzün etkin kelimeleri dile getirilerek işlevsizleştirilmeye çalışılıyor.

Kısaca, fetva konusunda 20. ve 21. Yüzyılda bir Alim yetiştiremeyen, 1200 yıl önce yaşamış “yanlış fetvaların müsebbibi” Ebu Yusuf’u geçemeyen, hatta camilerimizde okunan Cuma Hutbesinin bile Sultan Abdülhamit döneminden kalma olduğunu bile bilmiyor olabilirler. İslamiyet’in mirasını yiyerek “Din Adamlığı” yapan bu zevatlar, artık elindeki imkanları seferber ederek “Türk’e göre” hareket etmelidirler.

Bu yüzden Diyanet bizi Araplaştırmak ve Yahudileştirmek istiyor. Türkçeye sahip çıkalım. “Günaydın, Tünaydın” diyelim. Dini duygularımız kullanılarak kültürümüze yapılan bu saldırılar karşısında bilinçli olalım ki, uyanmanın meşalesi olsun…

Saygılar sunuyorum.

Esen kalın..!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı