REKLAMI GEÇ

KORONAVİRÜS VE BİZ

26 Mart 2020 Perşembe

Yaklaşık bir aydır Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkarak, dünyayı saran Koronavirüs ile yatıp kalkıyoruz. Yaşlılarımızı korumak için “sokağa çıkma yasağı” bile ilan ettik.

Dünya üzerinde trafik kazasından ve grip virüsünden binlerce insan hayatını kaybederken, onlardan bu denli etkilenmedik ama bu virüs bizi çok korkuttu. Sebebi, bu virüsün ilacının bulunmaması ve hızlı yayılarak, geç fark edilmesi, Kuluçka döneminin 14 gün olması, mutasyonunun dirençli olması vs.

Ama durum ne olursa olsun, bu virüs bize çok şey öğretti.

Öyle ki, Allah’tan bile bu denli korkmadık. Ne kadar da ölümden korkuyormuşuz meğer…
Kolonyanın “haram” olduğunu söyleyen, kullanmayan ve sürekli eleştiren “dini bütün” hacı amca bile kolonya kuyruğuna girdi.

“Ateistim” diyenler, virüs hızlı bir şekilde yayılınca, ölüm korkusu içerisinde Allah’ın ismini dillerinden düşürmez oldular.

“Yanmaz kefen, şifalı deve idrarı, her şeyden koruyan dualar kitabı” satan şeyhler, şıhlar bile ölüm korkusuyla eldiven giymeye, maske takmaya başladılar.

Her fırsatı lehlerine çeviren bezirganların foyaları ortaya çıkarıldı. Fırsatçıların kimler olduğu bir bir ortaya döküldü.

Ancak, bunların yanında Türk insanı “sevgiyi, birlikte hareket etmeyi ve sosyal dayanışma ve sosyal devlet anlayışının” ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Birbirimize olan güvenimiz ve “birlikten kuvvet doğar” anlayışının önemini bir kez daha, ama daha iyi kavradık.

Sağlıklarını düşündüğümüz için eve karantinaya gönderdiğimiz yaşlıların yardımına koşan Deva ekiplerinin kurulması, polislerimizin daha sevgi ve hoşgörü içerisinde hareket etmeleri, kendi hayatlarını hiçe sayarak halkımıza derman olmaya çalışan “eli öpülesi” doktorlarımız, hemşirelerimiz, kısaca sağlık çalışanlarımız, yorgunluktan kan çanağına dönmüş gözleri ile sevgi kırıntılarını hala sıcacık yüreklerimize akıtmaya devam ediyorlar.

O gençler, ihtiyarlarımızın hayatını biraz olsun cennete çevirmeye çabalayan Deva gurubu insanları sıcacık hareketleri ve yaptıkları hizmetleri ile toplumumuzda hala insanlığın, özverinin ölmediğini; sadece özlediğimizi gösterdiler bize.

Hepsini sevgi, saygı ve hürmetle ayakta alkışlıyorum.

Her şey iyi, güzel de….

Her toplumda olduğu gibi, bizim toplumumuzda da bazen “geri zekalı, aptal, kendini bilmez embesil” tipli insanlar ortaya çıkıyor ve yaptıkları ile bir çuval inciri berbat ediyorlar.

Hani şu 65 yaş üstü ihtiyarlarımızı rencide edenler. Sanki yaşlılarımız virüslü imiş gibi hareket edenler var ya, işte onlardan bahsediyorum. Tüm güzellikleri yok etmeye ant içmiş gibi hareket ediyorlar.
Ama muhtemelen 65 yaş üstü olan ve evde kendini karantinaya alan bir büyüğümüz, bu densizlere haddini bildiren bir yazı yazmış sosyal medyada. Adeta hadlerini bildirmiş yazısında;
Diyor ki; “Ölümlerin ve pozitif vakıalarının hangi ilde olduğunu bile söylemeyen siz, “Kaybettiklerimizin hepsi yaşlı,” demekle, toplumda, “oh neyse ki yaşlıymış, zaten ölecekti,” algısını yarattınız mı, yaratmadınız mı?

Durmadan sokaklardaki geri zekalılara mikrofon uzatıp, dışarıda dolaşanlar sadece aptal yaşlılar kızgınlığını körüklediniz mi, körüklemediniz mi?

Sadece 65 yaş üstünü eve kapatıp bizlerin virüs gibi görülmesine çanak tuttunuz mu, tutmadınız mu?
Ama sahillerde bisikletle gezenler, sabah sporu yapanlar, asker uğurlayanlar, balık tutanlar, umreden gelenlere el öpmeye gidenler, pek çok atölyede, fabrikada, iş yerinde toplu çalışan zavallılar hâlâ dışarıda.

Kendinize gelin. Virüsü asıl siz taşıyorsunuz budalalar. Biz evde oturmaktan şikayetçi değiliz. Çünkü bu bilgelik seviyesine gelene kadar sayısız sınavdan geçtik. Mebzul miktarda Takkeli amip gördük. Biz zaten evimizden çıkmıyorduk. Ama bizi konu komşuya, çağrı merkezlerinde bize bunak muamelesi yapanlara muhtaç ettiniz.

Toplumu bir daha, bu kez de genç-yaşlı diye ayrıştırdınız. Ama unutmayın, hâlâ bizim kuşağın aklı, dirayeti ve eğitimiyle ayakta duruyorsunuz. Ve daha uzun süre sizin kafanıza kazık kakacağımızı da bilesiniz.”

Doğru söze nedir?

Allah bu zor günlerimizde bize yardım etsin.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı