REKLAMI GEÇ

ÖZLEMİŞİZ!

29 Ekim 2020 Perşembe

Kaç yıl geçti aradan. Hangi katran gecelerin ardından, korku dolu günleri yaşadık bilmiyorum. Hesaplaşmak için çırpınanların, yok etmek için mücedele verenlerin, “90 yıllık ara bitti” diye höykürenlerin korku salmaları yüzünden kutlayamadığımız Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümünü bu yılda “pandemi yüzünden erteleme kararı” gibi yasakların gölgesinde kutluyoruz.

Azim, kararlılık ve dik durmanın adı olan Cumhuriyet, artık bundan sonra da Türk evladının kaderi gibi omuzlara yüklendi. Önemsemeyerek geçiştirdiğimiz ne varsa, bugün Cumhuriyet ile birlikte özlemlerimize dönüştü.

Sabahleyin bütün televizyonlara baktığımda, bazı malum kanallar hariç, hemen hemen bütün televizyon kanalları Cumhuriyet ile kalkıp, Cumhuriyet ile yatıyorlardı. Birilerinin ekmeğine yağ sürenler bile; “artık cumhuriyet” demeye başlamışlar. Gökdelenlerin tepesinde, evlerin balkonlarında, yaya geçitlerinin kenarlarında, şehirlerin sokaklarında Türk Bayrağı ve Atatürk posterleri devasa boyutlarda asılmıştı. Demek ki özleyen sadece ben değil, bütün Türk Milleti özlemişti.

Sosyal medya hesaplarını saymıyorum. Çünkü o mecra zaten Cumhuriyet, bağımsızlık ve özgürlük, hak, hukuk, adalet diye atıyor hep. Hepsinin kalbinde Cumhuriyet kazanımları ve Atatürk ezelden beri yer etmiş. Katre katre bu yer edinmenin dışa vurumu belli oluyordu. İnsanlar portreleri Türk bayrağı ve Atatürk ile taçlandırıyorlardı. Birilerine inat sahip çıkıyorlardı 97 yıllık kazanımlarına.

Düşünüyorum da;
Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de; peygamberliğini ilan edince içinde bulunduğu toplumu değiştirmeye, cahiliye adetlerini bir bir yerle yeksan etmeye başlamıştı. Atalarının putlarını lanetlemiş, erkeklere onur kazandırmış, kadınlara değer vermiş, “kız çocukları rahmettir. Diri diri toprağa gömmeyin” diyerek; içinde yaşadığı toplumun bütün kültürel değerlerini yerle yeksan etmişti.

“Ben, güzel ahlakı tamamlamaya gönderildim” diyerek, yalanı, riyayı, ribayı ortadan kaldırmış, insanların birbirlerini öldürmelerine, kan davası gütmelerine engel olmuştu. Sevgili eşi Hz. Ayşe’ye iftira atıldığında O’nu “–İslamda olmayan- recm” etmek yerine, beklemiş, İlahi adalet vuku bulunca da bağışlamıştı. İnsanın insandan üstünlüğünü sadece “takva” ile olduğunu açıklamış, sınıf farklılıklarını ortadan kaldırmıştı.

Yaptıkları ile devlet adamı olmanın faziletlerini sergilemiş, ashabına “doğru üzerine” olmalarını öğütleyerek, binlerce yıldır sürdürülen dini ve kültürel değerleri yerle yeksan etmiş, yeniden bir toplum yaratmıştı. Dünya insanlığının özlediği, beklediği ve yaşama sevincini içinde hissettiği bir toplum inşa etti.

Asırlar önce Hz. Peygamber ile 97 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet arasında ne fark var? Her ikisi de İnsan odaklı, hak, hukuk ve ahlak odaklı sistem. Belki İslamiyet biraz daha kapsamlı ama o da din eksenli olmasından kaynaklanmaktadır. Yani, özü sözü “insan” olan iki muhteşem anlayışa sahip bir milletin evladı olmaktan gurur duyuyorum.

İşte ben, “Türklük kader, İslamiyet seçimdir” anlayışı içerisinde Cumhuriyet bayramı kutlamalarında bunu hissettim. Yaşadım.

Özlemişiz vesselam….
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun…
Fotoğraf: AA

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

soru yorum   -  Bağlantı 29 Ekim 2020, 17:22

Tebrik ediyorum, alkışlıyorum. Allah Cumhuriyetimizi, Atatürk ilke ve inkılapları ve devrimleri ışığında daim kılsın. Amin.

M.Doğu   -  Bağlantı 29 Ekim 2020, 14:15

Tesekkurler devrem.ağzına saglık benim ülkemdeki yasam şeklini en güzel sekilde açıklamışsın iste buz böyle yetistirildik devletine değerlerine milliyetine ve temel degerlerine sahip cıkan.Ne Mutlu Türküm Diyene.Allaha şükürler olsun.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı