REKLAMI GEÇ

TALEBE GİYDİRME VE SÜNNETİ YAŞATMA (!)

10 Ocak 2021 Pazar

21. yüzyılın Türkiye’sinden bir resim paylaşıyorum.

Bir cemaat, “Sünneti Dirilmek” amacıyla, eski medrese talebelerinin giyim ve kuşamlarına özenerek bir afiş bastırmış ve “Talebe Giydirmek” için üzerlerine fiyatlar yazarak insanlardan para dilenmektedir. İnsanların dini duygularını kullanarak yapılan bu hareket, hem insanlardan para koparmak, hem de özlem duydukları Arap kültürünün parçalarını çocuklarımıza empoze etmeye çabalamaktadırlar.

Bir defa; Cübbe, Şalvar giymek, Sarık kullanmak sünnet değildir. Çünkü hiçbir Hadis-i şerifte bu tür giyinmenin sünnet olduğuna yer verilmemiştir. Çünkü İslamiyet dış görüşüne göre değil, kalp güzelliğine göre insanları değerlendirir. “Takva” İslamiyet’te en büyük ve en güzel mertebedir. Bu yüzden, sünnet olarak kabul edilen pek çok şey dinde uydurma olarak görülmekte ve bunun vebali büyüktür.

Sünnet ikiye ayrılır. Sünneti İbade, ve Sünneti Ade(h). Sünneti İbade, ibadetle ilgili olan sünnetlerdir. İbadetle ilgili kuralların ve uygulamaların kendisidir. Bütün Müslümanlar bunlara uymakla, yerine getirmekle yükümlüdür.(Namazın kılınmasını sünnetle öğreniyoruz.) İkincisi Sünneti Ade(h); yani Hz. Peygamber (sav)in insan odaklı, erkek odaklı, Arap olmasından kaynaklanan uygulamalarıdır ki, bunlar sünnet değildir. Peygamber’imize atfen olduğundan dolayı Sünnet-i Ade(h) denilmiştir. Yani kişiye özel yaşam tarzıdır.

Hz. Peygamber (sav), Arap kökenli olmasından dolayı, kendi kültürünün gereği giyim tarzını kullanmıştır. Artı 60 derece ile -30 derece arasında gelip giden çöl ikliminin sürdüğü Mekke Medine, kısaca Arap coğrafyasında insanların güneşten etkilenmemesi, soğukta yüzlerinin kavrulmaması için vücudu serin tutan Cübbe giyilmiş, yüzü ve başı korumak için Sarık sarılmıştır. (Oysa Arabistan’a nazaran Türkiye gibi ılıman coğrafyalarda ve at binilen bölgelerde böyle bir giyim tarzı oluşmamıştır). Giyim tarzı O’nun kültüründendir. O, Ebu Cehil’in de giydiği bu libasları terk etmeden devam etmiştir. Çünkü dine zarar veren bir unsur değildir. Giyim Kültür meselesidir. Fakat, kültürlerin etkileşiminden kaynaklanan (Türklerin giydiği başlıkların üzerine sarık sarmaları gibi) değişiklik olabilir. Ama Sünnet diye kimseye dikte edilemez. Bundan dolayı, resimde görülen hiçbir olgu sünnet değildir.

Türklüğü kendilerine yakıştıramayanlar, Arap seviciler, oradan buradan buldukları bazı kaynaklarda geçen ve genel manada bazı sahabilerin “Peygamber yapıyor” diye yapmakta ısrar ettikleri bazı olayları hadis diye ele almaktadır. Oysa Hadislerde dile getirilen bu olayların hiç birisi sünnet değildir.

İbn Mesut, birgün Hz. Peygamber’e uğrar. Bakar ki, peygamberimiz kabak aşı yiyiyor. O’da bunu gördükten sonra Kabak’ı aşırı yemeye başlar. Bu Peygamber’e olan hürmettir. Bunu anlatırken de, belirtmiştir. Yoksa Hz. Peygamber kabak yemeği konusunda bir söz etmemiştir. Çünkü o tarihlerdeki besin azlığı, kıtlığın olması, insanların yemek seçmesini değil, buldukları ile yetinmesinin önemli olduğu devirlerdir.

Arap seviciler, Arapların kültür örneklerini Türk insanına ve Müslümanlara “sünnettir” diye dayatmaları “günahkarlıktan” başka bir şey değildir. Allah, İslam Dinini bütün insanlık için göndermiştir. Ve Kur’an cihan şümul olduğundan, bu tür olaylara “akli” olarak yaklaşmış, Peygamberimiz de Kur’an’a göre davranmıştır.

Öte yandan, 30 Kasım 1925’te kabul edilen bir yasayla tekke, zaviye ve türbeler kapatılmıştır, Büyük Önder Atatürk bugünleri gördüğü için bu yasaklamayı aldırmıştır. Yahudi rahibelerin giydiği Kara Çarşafı, Türk Kültürüne (coğrafi şartlarda göz önüne alınırsa) uygun olmayan cübbe ve sarık gibi libasları dikte ettirenlerin toplumu böylesine ayrıştıracağını görmüştür. Bu yüzden suç işleyen bu insanlara artık dur demek gerekmektedir.
Dini bütün olarak kabul ettiğim mütedeyyin Müslümanların, bu tür şer yuvalarına çocuklarını göndermeleri, toplumu ayrıştıracak biçimde giydirilmesine ve okutulmasına çanak tutmaları, hatta bunca yoksul, yardıma muhtaç insanımız varken bunlara destek vermeleri haramdır; İslam’a zarar verir. Yarın huzur-u mahşere varıldığında Allah “Sen, benim dinimi alıp satanlara karıştın” derse ne cevap vereceklerdir, çok merak ediyorum.
Esen Kalın

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

suleyman   -  Bağlantı 10 Ocak 2021, 13:28

Boyle guzel ve anlasilir yazilarla insanlari incitmeden ornekler vererek anlatmanizi takdirle karsiliyorum. Dini duygularimizla oynayip arap kulturunu din diye bizleri dinimizden uzaklastiran sogutan insanlarla nasil mucadele edecegiz bilemiyorum.

ahmet   -  Bağlantı 10 Ocak 2021, 12:43

Sayın ibrahim bey;
Yazınız çelişkilerle dolu yaptığınız şey nefretinizi insanlara yaymak sadece

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı