REKLAMI GEÇ

Cankurtaran’ın diğer tarafı

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Salı günü Cankurtaran’ın diğer tarafındaydım. Yola çıktım. Neredeyse bir yıldır geçmemiştim Cankurtaran’ın diğer yanına. Baktım yollar genişlemiş. Hala çalışmalar sürüyor. İnanılmaz bir çalışma var oralarda. Karayolları ekipleri resmen dağları deliyor. Bazı bölgeler hariç neredeyse gidiş geliş dörder araba sığacak yan yana. O kadar geniş yani…Antalya – Bodrum yolu yani tatil yolu olmasına rağmen, (belki de hafta içi olduğu için) yollar çok boş geldi bana. Araçlar tek tük. Kriz yolları da vurmuş anlayacağınız. İnsanlar araçlarını kullanamaz hale gelmiş.

Yolum önce Serinhisar’a düştü. Buradaki leblebiciler perişan olduklarını söylediler. Hepsi kan ağlıyor. Yol kenarındakiler biraz daha iyimser olsa da onlar da benimle aynı fikirde. Genel olarak “İnsanlar artık yolculuk yapmamaya başladı. Özel araç tercih edilmiyor. Genelde otobüslerle yolculuk yapıyorlar. Ama bizim işimiz özel aracı ile yolculuk edenlerle” diyorlar. İlçe merkezinde ilçe sakinlerinin az, Almancıların ise yoğun olduğunu gördüm. Almancıların gelmesi az da olsa hareketlilik getirmiş Serinhisar’a.

Geçtim Acıpayam’a. Acıpayam hareketli günlerinden birini yaşıyor. Caddeler inanılmaz kalabalık. Salı günleri Acıpayam’ın pazar günü imiş. Düşündüm acaba kriz uğramadı mı? Acıpayam’a, teğet mi geçti diye düşündüm. Sordum çevremdekilere, esnafa “Yok ağabey kriz var ama. Bu iki ay iyi geçer burası. Almancılar geldi. Ağustos sonuna kadar işler iyi olur. Normalde kötüde Almancılar gelince açıldı. Hem bugünde Pazar alış verişine gelen de çok o yüzden bu kalabalık” dediler.

Gitmişken çiçeği burnunda (Gerçi 100 gün oldu ama) Acıpayam Belediye Başkanı Hulusi Şevkan’ı ziyaret edeyim istedim. Telefon açtım “Gelin buyurun bekliyorum” dedi. Gittim. Belediye binasının içine girdim. Ne bir sekreter ne bir özel kalem müdürü. Tam karşımda belediye başkanının odası. Kapısı açık, pencereleri açık. İçeride insanlar. Kafamı uzattım. “Buyurun geçin” dedi Başkan. Oturdum. İçeride benden önce gelenler var. Sıra bize de geldi.
Tanıştık Başkanla. Dedim “Burada daha önce kapı pencere var mıydı yoksa siz mi açtırdınız” “Yok ben açtırmadım zaten vardı ama kapalı duruyormuş ben açtım. Benim kapım vatandaşa sürekli açık” dedi. Gerçekten de orada bulunduğum yaklaşık bir saat içinde her kafasını uzatan içeri girdi ve Başkanla birebir görüştü. “Hizmet böyle olmalı” dedim içimden. Sonra Başkan’a da söyledim. Çok sıcak karşıladı Başkan beni. Çok misafirperverdi. Denizli basınında yeteri kadar yer alamadıklarından yakındı. Cankurtaran’ın ötesinden haber alamamaktan dert yandı.

Başkanın yanından o kadar bahsedilen Pazar yerine gittim. Buraya gelmişken oraya o insan kalabalığına girmem lazımdı. İnanılmaz bir Pazar yeri gördüm orada. Üç katlıydı ve çok nezih bir ortamdı. Kir yok, pas yok, koku yok. Çok Avrupaiydi. “Emeği geçenlere helal olsun” dedikten sonra Denizli’ye doğru yola çıktım. Başkan Şevkan’ın da söylediği gibi Cankurtaran’ın diğer tarafından size bu izlenimleri getirdim. Başka izlenimlerle yine birlikte olacağız. Hoşçakalın.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı