REKLAMI GEÇ

MANİSA’NIN ARDINDAN

30 Eylül 2009 Çarşamba

Denizli – Manisa maçı dakikalar 70 civarı, maraton tribünde bir hareketlenme. Ardından yönetim istifa nidaları başlar ve birkaç dakika sürer. Ne oldu? Niye? Neden? Diye düşünürken, sonradan anladık mevzunun nedenini. Ambulans gelmedi diye yönetimi istifaya çağıran zihniyeti gerçekten anlamak mümkün değil. Maçtan sonra kameralara aslında en güzel cevabı Başkan İpek verdi. “Ambulans gelmedi diye ne yapayım. Geçip direksiyona ben mi kullanayım?” Başkan haklı. Ambulansın oraya geç gelmesinin nedeninin yönetimle ilişkilendirilmesine doğrusunu söylemek gerekirse kimse anlam veremedi? Hatta çoğu insan maç 0 – 1 oldu diye bu tezahüratın yapıldığını düşündü. Sonradan haber geldi ambulansın geç gelmesi yüzünden yapıldı diye bu protesto.

Sezon başında benzer bir protesto yine yaşanmış, yoğunluktan dolayı ligin ilk maçı olan Fenerbahçe müsabakasına geç giren bir grup maraton tribünü taraftarı, yine yönetimi istifaya çağırmıştı. Her olumsuzlukta yönetimi istifaya davet etmek sanırım sadece ülkemizde olur. Bu ne sabırsızlıktır. Bu ne alakadır, anlayamadım. Şimdi özellikle büyük maçlarda seyirci yoğunluğunu da hesaba katıp maça ona göre erken gelirsen, bu tür sorunlar yaşamazsın. Hem maça geç geleceksin, kapıda sıkıntı yaşayacaksın, sonra da geç girdim diye yönetime veryansın, bu olmaz.

Gelelim Manisa maçının değerlendirmesine, Denizlispor oyun olarak gelecek haftalar için bence ümit verdi. Denizlispor belki de son birkaç yılın oyun ve organizasyon anlamında en iyi maçlarından birini oynadı. Zaman zaman geçmişe döndü. Ama oyunun özellikle ikinci yarısının ilk çeyreğinde Teknik Direktör Nurullah Sağlam’ın oyun felsefesinin oturmaya başladığını gördük. Top genelde bizde. Tek ve yerden kısa paslar. Topu rakibe mümkün olduğunca vermemek. Uzun toplarla değil. Kaleciden başlayarak kısa paslarla rakip yarı alana gitme ve oradan çıkmama. Tabi bunlar bizim gözlemlerimiz. Bunu Horoz, oyunun sadece yüzde 30 – 40’lık diliminde yaptı. Bu yüzde ne kadar artarsa bir o kadar pozisyonun geleceğini ve golleri bulacağımızı düşünüyorum.

Sakatlıklar başa bela oldu. Sezon başından bu yana hemen hemen her gün bir sakatlık haberi geldi Denizlispor’dan. Çağlar, Berberoviç, Murat, Angelov, Banguara, Koffi, Bajic derken, bu maçta sakatlar kervanına başta Burak olmak üzere birkaç futbolcu daha eklendi. Bunda rakibin çok sert oynamasının da etkisi büyüktü. Sağlık ekibi ne yapıp etmeli ve sakatları en aza indirmeli. Sezon uzun ve daha oynanacak kupa maçlarını da sayarsak 35-40’a yakın maç var. Horoz sakatlıklar nedeniyle hala ideal on birini sahaya süremiyor. Bir hafta oynayan diğer hafta sakat. Bir an önce aynı oyuncularla oynamaya başlamalıyız.

Tribünler takımı geçen sezonların aksine yüreklendirmiyor, aksine üzüyor. Birkaç taraftar oyunculara küfür ediyor. Aleyhte tezahürat yapıyor. Son olay Çağlar’ın başına geldi. Tribünden bir kişinin tepkisinin ardından Çağlar’da tribünlerle diyaloga girince, hem tribün hem de Çağlar’ın keyfi kaçtı. Ayrıca Manisa aleyhine yapılan tezahüratlar çok uzun sürdü ve gereksizdi. Takımda çok fazla genç oyuncu var. Bu oyuncular ister istemez, bu tür olumsuz tezahüratlardan etkileniyor. Bu takımı desteklemeye geldiysek, bunu tam anlamıyla yapmalıyız. İnanın sizlerden daha çok kazanmak isteyen sahada oynayandır. Meslek icabı futbolcularla çok daha fazla birlikte olan insanlardanım. Hepsi üzgün ve hepsi bu durumu, kötü gidişi bir an önce sonlandırmak istiyor. Biraz daha sabretmeli ve onları geçmiş yıllarda olduğu gibi yine aynı şekilde yüreklendirmeliyiz. Tribünler önce üzerine düşeni yapmalı, sonra gereğini istemeli. Ama 90 dakika, ama 15 bin kişi hep bir ağızdan. Tribündeki birliktelik ve coşku o zaman takıma yansır ve yeni oyun organizasyonumuzla iyi sonuçlar gelir ve herkes mutlu olur.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı