REKLAMI GEÇ

BULAŞMAYALIM ŞU ARAPLARA

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Son günlerin en güncel ve bizler için en kötü olayların başında Suriye sorunu gelmektedir. Bir yanda sıcaklardan bunalıp derin sulara açılan zavallı insancıklarımız patır patır boğulup gidiyor. Uğruna açılıp saçıldığımız, bir tek ve ne olduğu cümle âlem tarafından bilinen sözün ona bağımsız (!) milletvekili Leyla Zana ile sohbetler edip Kürt kardeşlerimizin derdine çareler ararken, her gün birkaç şehidimizi memleketlerine ve kabirlerine uğurlayıp duruyoruz. Yıllar önce yanlışlığını sayıp döktüğümüz TOKİ uygulamalarının olumsuzluğu, son sel baskını ile gelinen noktada, adeta bu yanlışlık ve haksızlık karşısında haktan bir tokat yemiş gibiyiz. Ama sonuçta bu cezanın ceremesini yine yitirdiğimiz canlarla ödüyoruz. Samsun’un Canik ilçesindeki Toki uygulamasındaki yanlışlıkların yanında, kulaklarımıza gelen çirkin dedikodular, belki aklımızı başımıza getirir diye düşünüyorum. Aslında bu olay başlı başına ve derinine irdelenecek bir konudur. Asıl ve en çok can yakıcı felaket ise, yitirdiğimiz şu iki pilotumuzun başına gelenlerdir denilebilir.
Sayın Başbakanımız ne kadar ağır konuşsa ve söylemleri ne kadar haklı gibi algılansa da, acılarımıza çare olamamaktadır. Denizin 1260 metre derinliğinden çıkartılan şehitlerin hali niceydi bilemiyoruz. Gerçek şu ki, muhakkak o şehitlerimizin yüzüne bakabilecek göz ve dayanacak yürek yoktur. Uykularımız kaçıyor. Yalnız onlar için değil de, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor ve artık yeter diyerek Allah’a yalvarıp yakarıyor ve dualar ediyoruz.
Asıl konuya dönersek, Suriye konusunda izlenen politikanın yanlışlığı ve anlaşılmaz gelişimi hepimizi şaşkına çevirmiştir. Biliyorum ki şu anda bazı çevreler “sen zaten şaşkınsın…” gibi karşılık vermeye çalışıyorlardır. Olabilir, hepimiz hariciyeci veya politikacı olmayabiliriz. Ancak eğer tarih iyi incelenirse, yalnız Suriye değil, Arap Baharı yaşamış veya kıyısından köşesinden geçmiş tüm Arap Ülkeleri ile birlikte yakın tarih içerisinde yaşananlar bir bilinebilse, hiç birisi ile yakın ilgi içerisinde olmak bizim işimiz olmamalıdır.
Mısır için konuştuk ettik, sonuçta “sen de kimsin diyen oldu mu?” Hala bize bir şey soran var mı? Tunus öyle, Libya deseniz bir başka âlem. Uğruna 9 vatandaşımızı yitirdiğimiz Gazze olayı ne oldu? Suriye ile dostluk törenleri dün gibi hatıralardadır. Müşterek bir baraj temeli bile atmış ve başbakanlar seviyesinde törenler düzenlemiştik. O zamanlar Suriye Başkanı can ciğer dostumuzdu. Esat’ın karşıtı isyancılarla ne zamandan beri ittifak halindeyiz? Politikada dostluklar ve düşmanlıklar bu kadar kısa sürede nasıl oluşabiliyor anlamak mümkün değildir. Bir zamanlar Gazze’ye yardım toplamak için Türkiye çapında afişler asıp destek istenirken yazmıştım. 05 Nisan 2010 tarihli köşe yazımda aynen, (1. Dünya Savaşı öncesi Müslüman Suudî şeyhinin bedevîleri, Akabe körfezinde nöbet tutan Türk askerini, İngiliz ajanı Lawrens ile el ele verip arkadan vurmuşlar, tümünü katletmişlerdi.) diye Arap âlemi ile ilgili düşüncelerimi özetlemiştim. Ayni yazımda, zamanın Hüsnü Mübarek Mısır’ı da bize karşı tavır almış, Gazze’ye yardım götüren konvoya mekanize sapanlarla taşlatmıştı. O zaman da (şu Arap’ın işine akıl erdirmek mümkün olmuyor) demişim.
İnsanî Yardım Vakfı o günkü afişlerinde, (Filistin’e yol açık) diyor ve insanlarımız yüreklendirilip Gazze’ye doğru bir maceraya sürükleniyordu. İsrail komandoları eşkıya gibi 9 vatandaşımızı öldürmüş, onca yardım malzemesi talan edilip onurumuzla oynanmış, sonuçta İsrail bir özür dilemeyi bile kabul etmemişti.
Son gelişmeler onu göstermektedir ki, her iki tarafın müttefiki gibi duran süper güçler karşımıza geçmiş, tırnak kızıştırıyorlar. Suriye bir keşif uçağımızı düşürdü ve bizleri derinden yaraladı, ama yetmedi. Şimdi de Rusya ile birlikte olduğu kesin olan bir askerî tatbikat yapmaktadır. ABD de bizim yanımızda gibi, ama Suriye üzerine yürümemiz için sırıtıp duruyor. Aklımızı kullanıp bu kızıştırmanın içine girilmemelidir. Suriye ile savaş bize bir şey kazandırsa bile, kaybettireceği çok şeyler olabilir. Aman dikkat! Bulaşmayalım şu Araplara…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı