REKLAMI GEÇ

BÜYÜMEK Mİ ÖNEMLİ BÜYÜK OLMAK MI?

29 Kasım 2013 Cuma

Türkiye’nin büyük bir bölümü zorlamayla ve yarışırcasına büyükşehir oldu. Bazılarımızca büyük hasret bitti ve Denizli de büyükşehir yapıldı. Hepimize hayırlı uğurlu olsun.

Büyükşehir yapıldık ve asırlarca “Denizliliyiz” derken bir kısmımız Pamukkaleli, diğer bir kısmımız Merkez efendili olup çıktık. Şehirliyken, kaymakamlar yönetiminde birer kasabalı olup çıktık. Bizi kim Pamukkaleli yaptı, kimler Merkez efendili olmamızı uygun buldu bilmem ki. Yakında yerel seçimler yapılacak ve bu bölgelerin belediye başkanlarını ve de küçük belediyeleri kucaklayacak büyük başkanı seçeceğiz. Bu işleri demokrat bir toplum olarak yapacağız da, bizi Pamukkaleli veya Merkez efendili yapan gücün kimlerin elinde bir türlü anlayamadık. Başkanları seçmeden nereli olacağımızı millet olarak karar verseydik olamaz mıydı? Hoş her tür milliyeti ayaklar altına aldık ve böylece büyütüldük.

Ankara, İzmir, İstanbul gibi eskiden beri büyük olan şehirlerimiz bir yana, Anadolu’nun büyük olmaya hak kazanmış diğer şehirlerini incelersek, nerede olduğumuzu, nasıl ve ne kadar büyük olduğumuzu daha kolay anlayabiliriz. Mesela Bursa en önemlilerinden biridir. Eskişehir, Konya, Adana ve benzerleri de en iyi örnekler sayılabilir. Bursa’yı, Eskişehir’i bilmeyen yok. Adana benim ikinci yaşam bölgem sayılır. Bu şehirlerin özelliklerini ve büyük oluşlarının sebeplerini çeşitli vesilelerle anlatıp durmaktan bıktık usandık.

1960’lı Yıllarda, sanatçıları Adana’da yaşayan bir şehir tiyatrosu vardı. Bugün neler var saymakla bitmez. Bursa öyle. Ayni gecede sayısız salonlarında her gece oyunlar sahnelenebiliyor. Eskişehir’in sanat hayatını anlatmaya gerek yok. Bu şehirlerin hepsinin belediye tiyatrosu, orkestraları, bale ve operaları halka hizmet edip durur. Peki bizim, haftada 2 gece oyun sergileyebilen, bir hafta İzmir’den, diğer hafta Ankara veya İstanbul benzeri büyük şehirlerden taşıma oyunlarla yaşayan Devlet Tiyatromuzdan başka neyimiz var ki? Konservatuarımız bile henüz kurumsallaşıp, resmî eğitim öğretim veren bir kurum değil.

Haydi diyelim ki böylesi örnekler lay lay lom işler. Büyütülmüş Denizli’de hala bir kent müzesi bile yok. Heyet olarak Bursa’ya giderek ilgililere örnekler sunmaya çalışmıştık, ama bir işe yaramadı. Arkeoloji müzesi, kent ve sanayi müzesi diye diye Kız Meslek Lisesi ve Erkek Sanat Okulunun bir bölümünü gece baskınları ile yıkarak, sevimsiz bir Valilik binasını araya sıkıştırıp kaldık. Sanat Okulundan kalan kısımlar, terk edilmiş harabe gibi duruyor. Müzeler aracılığı ile turistler gelecek, Kaleiçi canlanacak iddiasında olan meslek kuruluşları nerede? Bugün kimseden ses seda çıkmıyor.
Bodrum büyük şehir değil. Şehir bile değil, ama Bodrum’da oda orkestrası, Kent müzesi var ve yaşıyor. Turizm tavan yapıyor. Oysa Bodrum daha dün, Halikarnas Balıkçısı’nın sürgün edildiği bir mahrumiyet beldesiydi. İşte o yıllara ait resimlerle Bodrum Kent Müzesi.

ic-1

Bodrum Denizcilik Müzesinden birkaç örnek

İzmir’in kazası Ödemiş, Kent Arşivi adıyla bir güzel müze oluşturmuş. Hem de Belediye Başkanımızın davetiyle müze boyutundaki bu sergiyi Denizli’de ibretle ve içimiz burkularak izledik. Savaş yıllarına ait kalıntılar ve anılar, kıskandıracak boyutlardaydı.

 ic-2

Ödemiş Kent Müzesi ve savaş yıllarında Yunan ordusundan geride kalan birkaç belge

Ulu Önde Atatürk, 1921 yılında, yani savaşırken Anadolu Medeniyetleri Müzesini oluşturmuş ve hala yaşıyor. Bazılarını rahatsız eden 10. yıl marşı yayınlanmadan önce Ankara’da, Opera ve Bale binasını inşa ettirmiş ve müdürlüğünü oluşturmuş.

Gerçekten büyükşehir olmak için daha ne gibi misaller göstermeli bilmem ki…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

yusuf   -  Bağlantı 29 Kasım 2013, 18:49

büyük köylerde böyle şeyler olmaz Ziya bey,başkanlarımız sağolsun kaldırım yaparlar,yol yaparlar ama o yolu kaldırımı kullanacak insanların daha medeni olması için çalışmazlar….

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı