REKLAMI GEÇ

ÇİFTE BAYRAM YAPIYORUZ DERKEN

5 Kasım 2012 Pazartesi

Kurban Bayramını, olduğunca mutlu ve pek bir olumsuzluk yaşamadan geçirmiştik. Bayramın son günü bitmiş ve hemen ertesinde en büyük Milli Bayramımız olan Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayacaktık. Endişeliydik, çünkü daha önceki bir Cumhuriyet Bayramı bahaneler icat edilerek yasaklı bir bayram haline getirilmiş, insanlar yerlerde sürüklenip siyasî parti başkanları bile yaka paça tutuklanarak polis arabalarına tıkılmıştı. Denizli gibi sakinliği ile bilinen bir şehrin üst düzey insanlarına reva görülen bu muamele, Denizli’ye hiç yakışmamıştı ve çok üzülmüştük. Böylesi millî bir bayramda yaşanmasına bir türlü akıl erdiremediğimiz geçmiş bu olay yüzünden gerçekten endişelenmiştik.

Bu acı hatıralarla girdiğimiz bayram ortamında endişeye kapılmamız doğal karşılanmalıdır. Başta Sayın Valimiz olmak üzere tüm kamu yöneticilerimizin cesur ve basiretli tutumları ile bayram için gerçekleştirilen çelenk törenine, isteyen her kuruluş serbestçe katılmış ve ortam hiç gerilmemiş ve en ufak bir olay çıkmamıştır. Demek oluyor ki, müşterek değerlerimize saygı gösterisi yapacak olanlar da, bu ülkenin insanlarıymış ve yasaklarla hiçbir şey elde edilemeyeceği gibi, çok şey kaybedilebileceği herkes tarafından görülmüştür.

Ayni şekilde, Bayram Gecesi gerçekleşen yürüyüşe, on binlerce insan katılmıştır. Bu toplu bayram yürüyüşü ile bayram gibi bir bayram havası yaşatılmış, ayni gece Valimizin düzenlediği Bayram Resepsiyonunda, son günlerin tartışmalı (demir ağlarla ördük) kıtasının yer aldığı 10. Yıl Marşı, hep bir ağızdan ve gururla söylenerek resepsiyon sonuçlanmıştır.

28 Ekim günü öğle saatlerinde başlayan Cumhuriyet Bayramı, bize yakışır şekilde ve ağırbaşlılıkla kutlanıp, 29 Ekim gecesi törenleri ile sonlandırılmış ve herkes tekrarına kavuşmak dileği ile huzur içinde evlerine dönmüşlerdir. Bize böyle gurur ve huzurla bayram yaşatan Valimize, Belediye Başkanımız ve tüm ilgililere teşekkürü bir borç bilirim.

Hiç istemediğim halde, yine (ANCAK) diyerek, üzüldüğümüz bir olumsuzluğu da anmadan geçemem. Belki bir unutkanlık veya yanlış anlama olmuş olabilir de, bunun özürü pek kolay kabul edilecek gibi değildir.

Değerli genç işadamlarımızdan Sayın Mustafa Kaynak’ın haber ajanslarına yansıyan ve yana yakıla aktardığı beyanatı, oldukça can sıkıcı ve üzücü olmuştur. Sayın Kaynak (çocuklarımız için) deyip bu güne kadar küçümsenemeyecek değerde 5 Millî Eğitim kurumuna ailesinin imzasını atıp hediye etmiş bir insandır. Bir Anadolu Lisesine de, eşi Nâlan Kaynak’ın adını vererek gerçekleştirmiş. Ne yazık ki yöneticilerin yanlışı yüzünden bu büyük Millî Bayram gününde okulda bir bayram hazırlığı yapılmadığı gibi, Türk Bayrağı bile asılmamış. Sayın Kaynak beyanatında, “Okula Türk Bayrağı ve Atatürk posteri asılmadığını, süsleme yapılmadığını gördüm ve fotoğrafladım. Tepkim üzerine ancak Bayram günü öğleden sonra Bayrak ve Atatürk posteri asıldı.”diyor. Devamla da, “Millî duygularının bu zihniyetler karşısında sarsıldığını ve altıncı okulun protokolünü imzalayacağım, ama bu zihniyetten korkuyorum.”demiş.

Hayırsever işadamlarımızın bu ikinci sarsıntısı hiç de iyiye alamet değildir. Sayın Hasan Kasapoğlu’nun Üniversitemize katkıları sonrasında yaşanan tatsız olayların üstünden, daha bir yıl bile geçmeden, bir de Millî Eğitim camiasından gelen bu tatsız ve olumsuz haber ile Denizli hayırsever insanlarının ürkütülüp kaçırılması yanlıştır. Bu durumun Üniversitede olduğu gibi acilen ve etkin bir şekilde düzeltilmelidir. Dinî veya Milli, bayramlar hepimiz için bayram olmalıdır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı