REKLAMI GEÇ

FRANSA’DAKİ SON GELİŞME

5 Şubat 2012 Pazar

Her şeyden önce şunu belirtmeliyim. Geçen haftaki yazımla vurguladığım duygu ve düşüncelerimden, zerre kadar geri dönmüş değilim. Fransa yöneticileri ve halkının çoğunluğu hakkındaki düşüncelerim hep aynı ve değişmez. Bütün buna rağmen Fransız parlamentosunun Ermeni kamuoyunu elde etmek için giriştiği son çirkin oyununun, Türk kamu vicdanında açtığı yara, kolay kolay kapanmayacaktır. Sonuç olarak da, Fransız yöneticilerine karşı eskilerden beri içimizdeki saklı olan güvensizlik, daha etkili olmaya devam edecektir.

Tüm asılsız ve haksız suçlamalara ve Fransız Parlamentosunun aldığı düşmanca tavra rağmen, aklını başına toplayan 77 parlamenter karara karşı çıkıp tasarının yok sayılması için, Fransız Anayasa Komisyonuna itiraz etme kararı almışlar. İtirazın kabul edileceği ve Marsilyalı Ermeni asıllı parlamenter muhteris kadının gözyaşları daha kuvvetli akacağa benzer. Hem yalanlarını Fransız kamuoyuna yutturamamış olacak ve hem de ilk seçimlerde, aklı başında Fransızların oyları ile dersini almış olacaktır. Onu haksız sayamayız, O ayni zamanda katil Asala’nın bir uzantısıdır ve görevini yapmaktadır. Ne var ki, 1915 yıllarında Osmanlı içlerine kadar sinsice sokulan Hıristiyan papazı maskeli Fransız misyonerlerin, Ermeni vatandaşlarımızı tahrik edip, hatta teşkilatlayarak silahlı çeteler haline getirdiklerini bilmemesi mümkün mü? Geçmişte olduğu gibi bugün O da hüsrana uğrayacaktır. 1915 İsyan ve ihanet hareketi sonucunda Ermeniler kadar, hatta daha çok sayıda Türk vatandaşımızın katledilmiş olması, bu soykırım iddiaları yanında ne dereceye kadar masum sayılabilir? Devletine isyan edeceksin, masum köylüleri Türk oldukları için asıp keseceksin, bu mücadele ortamında Devlet tarafından alınmış önlemlere soykırım yaftası yapıştırıp, bir asır sonra suçlamaya kalkışacaksın. Böyle bir şey olur mu, bu yüzsüzce davranış haklı sayılabilir mi?

 

Dileriz ve ümit ederiz ki bu itiraz kabul edilecektir. Asıl işte o zaman Sarkozy’nin hallerini görmek lazımdır. Kızarır mı, yoksa morarır mı bilinmez. Moraracağı kesin de, neresi kızaracak merak konusudur. Son dönemlerin böylesi en azılı soykırımcısı Azerî katili bir avuç Ermenistan’ın peşine takılıp, en güçlü müttefikine sırtını dönerek düşmanca tavırlar takınan bir başka Avrupalı devlet başkanı ne görülmüş, ne de işitilmiştir. Üç beş Ermeni oyunun peşine takılıp, sadece oy peşinde kendi öz çıkarı için bunca siyasî ve ticarî ilişkiler içinde olduğu Türkiye’ye karşı takındığı düşmanca tavrının yükünü, kısa zamanda hissedecek ve Fransız kamuoyunun vereceği cezaya razı olmak zorunda kalacaktır diye düşünürüm. O günler geldiğinde göreceğiz, Cumhurbaşkanı olur olmaz ailevî davranışlarının cezasını da bulacak ve umulur ki, skandalları ile ünlü güzel eşinden de hak ettiği cezayı bulacaktır.

Son gülen, iyi güler demişler. Dileriz Türk Ulusu son gülen olur. Ancak, böylesi sözlere takılıp kalmamalı, daha azimle çalışmalıdır. Ağırbaşlı bir şekilde çok sıkı çalışmalı, bu olaydan ders çıkartıp, gerekli aktif önlemleri almalıyız. Önlemler kadar da daha sıkı çalışmalı, diplomatlarımız ve devlet adamlarımız, iktidar muhalefet diye ayırım yapmadan kafa kafaya verip, ülkemiz çıkarları için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bu arada Fransız’a benzeyip, Fransız olmamalıyız. Her zaman söylediğimiz gibi, bize bizden başka dost yok. Fransa kadar tüm Avrupa ülkeleri, Osmanlı’nın muhteşem günlerini hiç unutmayacaklardır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı