REKLAMI GEÇ

GÖRDÜM AMA BÖYLESİNİ HİÇ GÖRMEMİŞTİM

24 Aralık 2013 Salı

Bizim gençliğimizde de, cinsel esprili hikâyeler ve fıkralar anlatır, gülüşürdük. Şimdilerde olduğu gibi, kız erkek karışık topluluklarda, açık saçık dediğimiz hikâye ve fıkraları ağzımıza alamazdık. İşte böylesi fıkralardan bir tanesini bir arkadaş şöyle anlatmıştı.

Genç bir hanım evinde banyo yaparken, sokak kapısını kapamadığını hatırlamış. O anda çok sevdiği ve adı BÖYLESİ olan köpeği aklına gelmiş. Telaşla banyodan fırlayıp başlamış (BÖYLESİ!.. BÖYLESİ) diye evin odalarını aramaya. Sokak kapısına geldiğinde üzerinde hiç giysi olmadığı için, duvardaki çerçeveli resmi çekiştirip önünü kapatarak dışarıya çıkmış. Resimle örtündüğünü zanneden hanım, resmin çerçevesinden çıkıp düştüğünü fark edememiş. Çerçeveyle örtündüğü zannederek, tam o sırada sokağı süpüren temizlik işçisine, (Amca, amca.. BÖYLESİNİ gördün mü?) diye seslenince, yaşlı adam bakmış ve utana sıkıla (gördüm hanım kızım gördüm, ama böyle çerçevelisini hiç görmemiştim.) demiş.

1946 Yılında yapılan ilk ve şaibeli genel seçimleri gördüm. 1950’de yapılan genel seçimleri ve üniversite yıllarında Demokrat Parti dönemini gördüm. O yıllardaki iktidar ve muhalefet ilişkilerini görüp izledim. Her şeye rağmen ve ilk defa yüz yüze görebildiğim Rahmetli Menderes gibi nazik, zarif ve beyefendi bir başbakan hiç görmedim.
27 Mayıs darbesi ve sonrasını gördüm ve içinde yaşadım. Gencecik bir memur-mimar olarak, Demokrat Partili bir belediye mensubu olmanın acılarını gördüm. Bir sürü saçma sapan iddia ve soruşturmalardan temizlendim, ama acı hatıralarını hiç unutamadım.

1970-80 Yılları arası anarşik dönemde siyasî hayatın içinde yaşadım. Kendi ülkemde zaman zaman bir yabancı gibi acı günler gördüm. Dost zannettiğim düşman yüzleri gördüm.
12 Eylül darbe döneminde Ticaret Odası yöneticisi olarak siyasî yasaklı bir dönem yaşadım. Bu dönemde çok hareketli ve endişeli günler yaşadık ve çok olumsuzluklar gördük.

Sıkıyönetim döneminde belediye başkanlığı yapmış birisi olarak pek çok düşmanlıklar gördüm ve içinde yaşadım. Rahmetli Özal dönemini gördüm. O dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde muhalefetin alkışlandığını gördüm.
Rahmetli Özal’ın oğlum dediği bakan İsmail Özdağlar’ın peşine yakın danışmanı Adnan Kahvecileri takıp, hataları yüzünden yüce divana gönderip mahkûm ettirdiğini gördüm.

1990 Yıllarında, saçma sapan koalisyonlu hükümet dönemlerini gördüm. Çiller döneminde, bavullarla para hareketlerini gördüm. Amerika’ya kadar gidip, bir başbakanı aklama çabası içine girenleri gördüm. Onlara bir TV programında “vicdanen rahat mısınız?” diye sorabildiğim günleri gördüm.

Son dönemde taraftarı olmasam da, tam güçlü bir iktidar dönemi yaşıyoruz deyip, bir sürü yanlış ve olumsuz politikalar yüzünden içeride ve dışarıda zor günler yaşadığımızı gördük. Gezi Parkı olaylarını, gelişmeleri ve özellikle ilk direnişçilere karşı takınılan kötü tavırları ve düşmanca saldırıları üzülerek gördük ve şaşırıp kaldık. Bir başbakandan beklenmeyen kin ve öfkeyi gördük. Hele 17 Aralık sabahından beri öyle olaylar görüp sarsıldık ki, BÖYLESİNİ hiç görmemiş ve duymamıştık. Yalnız kendi ülkemizde değil, dünyanın hiçbir yerinde bir benzerini ne gördük ve ne de duymuştuk. Yalnız gelişen olayları değil, olayların üzerine gidiliş şekli itibariyle BÖYLESİNİ HİÇ GÖRMEMİŞTİK.
Daha neler göreceğiz bilinmez. Allah yapar, kullar şaşar diyerek, O’na yalvarıp yakarmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Bekleyip, ileriki günlerde bakalım daha neler göreceğiz?..

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Tahir Nafiz ÖZKUL   -  Bağlantı 2 Mart 2014, 22:56

Sahnenin son perdesi oynanıyor gibime geliyor.yakında tan yeri aracağından emin olalım ve yımadan dienelim.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı