REKLAMI GEÇ

NADİDE SULTAN’IN KONSERİ

20 Ağustos 2013 Salı

Bu ayın başlarında ünlü gazetelerimizin birisinde, Nadide Sultan adlı bir ses sanatçısının, Akçakoca Sky Tower isimli bir oteldeki konserinden enteresan bir haber neşrediliyordu. Konsere sadece hanımlar ve küçük yaştaki çocukların alınabildiğini zannettiğim bu konserde saz sanatçıları, sahne ve seyircilerin arasına bir büyük çarşaf gerilerek sanatçıya eşlik edebilmişler. Gazetedeki resimde, perde arkasına takılıp kalmış olan belki bir saz sanatçısı, belki de vokalist bir hanım, bir eli böğründe, bir eli de şakağında, kendisi erkek mi, yoksa kız mı kabul ettiklerini anlamak için düşünüp duruyor.

Olayın duyulmasından sonra Nadide hanım bir sürü eleştiri almış ve yana yakıla “haksız yere taraf gibi gösterilmek istendiğini-cevap vermeye kalksam, mahalle kavgasına dönüşür” diye karşılık vermeye çalışıyordu. Devamında da, kendisini haklı göstermek için, “ne var bunda, beni dinlemek isteyenlere, hamamda bile şarkı söylerim..” diye devam ediyordu. Çok doğru söylemiş. Ben Nadide Sultan’ı tanımak için internet bilgilerine danıştığımda, ilk verilen bilgi, Nadide Sultan’ın, civelek civelek, canhıraş çığlıklar ve histerik duygular uyandıran bağırış çığırışlarla söylediği (Konyalım yürrüüü, yürrüüü yavrum yürrüü!!!) oyun havasıyla tanıdım. İsteyen herkes internette (Nadide Sultan) yazarak, o bilgilere ulaşabilir.

Nadide Sultan, “ben ne yapabilirdim?…” diyor. Bir bilgiye göre, ismi İngilizce ve (uzay kulesi) anlamına gelen, lüks mü lüks, modern mi modern Sky Tower otel yöneticileri böyle istemiş. Bir başka haberde de, “seyirciler böyle istemişler” deniliyor. Her neyse, Nadide Sultan paranın uğruna, hamama bile girip şarkılar söyleyebilir, ancak öyle ünlü münlü diye lanse edip, sanatçı diye satmaya çalışılmasını, doğrusu anlamak mümkün değil.

Hemen bu noktada, “ne yapabilirdim” sözünün üzerine gidip, bir olayı anlatmaya çalışayım. Yıl 1980 ve 12 Eylül askeri darbe ve sıkıyönetim dönemindeydik. Eski Pamukkale Koru Motel salonunda müzikli bir yemek organizasyonu vardı. Yüksek rütbeli ve üniformalı askerlerin ağırlıklı olduğu gecede bir hanım sanatçı ortalarda şarkı söylüyordu. Sanatçının şarkısını söylediği anda bir emir subayı yanına gelip kulağına bir şeyler söyledi. Aynı anda sanatçı, neredeyse elindeki mikrofonu onun yüzüne çarparcasına sallayıp “çekil git” dercesine kendisini sıyırıp çekivermişti.

icAğırlıklı asker ve protokoldeki dinleyenlere rağmen, kimsecikler bir şey söyleyememiş ve sanatçı kendi öz iradesiyle programını sürdürüp gitmişti. Sayın Nadide Sultan, kimdi bu sanatçı biliyor musunuz? 1974 Yılında, evlenip Türkiye’ye yerleşmiş ve Türk’üm deyip, Sonja Eady adını da Suna Yıldızoğlu olarak değiştiren güzel mi güzel ve de ünlü bir sanatçımızdı. Ne demek istediğim anlaşıldı mı bilemiyorum.

Haydi Sayın Nadide Sultan, siz de bugün güncel büyüklerin karşısına geçip, Sayın Seda Sayan gibi, Vardar Ovası türküsünü söyleyebilecek misiniz bakalım. Madem taraf değilsiniz, mademki hamamda bile şarkı söylersiniz, bunu da yapın da bir görelim.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı