REKLAMI GEÇ

OTOMOBİL CAMLARI KIRILSIN MI?

9 Ocak 2012 Pazartesi

Eski belediye başkanımız, yeni milletvekilimiz sevgili Nihat Zeybekci, geçmişte olduğu gibi yeni bir çıkış daha yapmış. Bir yerel televizyon kanalındaki programda, “kaldırımlara park eden otomobillerin camlarını kırın!..” demiş. Demiş demesine de, bazı kesimler bu çıkışı hemen yumuşatma çabası içine girmişler. “Onu demek istememiş” de, “o maksatla söylememiş” de vesaire. Eğer biraz araştırılırsa, demiştir. Der de. Çünkü Sayın Zebekçi’nin bu tür çıkışları yeni bir şey değildir. Hatta ve belki de lafın gelişi söylenivermiş olsa da, değerli Başkan Zeybekci, kendisi bu çıkışlarını düzeltmek için hiç çaba sarf etmez. Daha çok yakın çevresi O’nun bu tür çıkışlarını düzeltmeye çalışırlar. O kadar ki, bazen yandaş medya bile, bu çabalayanların arasında başrol oynar dururlar.

Bir zamanlar İzmir – Ankara çevre yolu için tartışmalar sürüp giderken, hiç de yakışık almayacak şekilde, tartışmada hiç yerimiz yokken ve bizim gibi görev yapmışların üzülüp kırılacaklarını düşünmeden,”eski başkanlar döneminde bu yol açılmış olsaydı, yedi düvelleri âbât olurdu” deyip, bizleri kırıp geçmişti. Bunun karşılığında kendisi hiç yumuşatma yolu aramamış, ‘yanlış anlaşıldım’ diyememişti.

Altyapı çalışması yapıyoruz diye Denizli’nin sokaklarını hallaç pamuğu gibi atarken de, ‘130 yıldır Denizli’de belediye yokmuş…’ demişti. Yazdık, çizdik, örnekler verdik, ama Sayın Zeybekci’den yine tek bir ses çıkmamıştı.

Son anayasa halk oylaması döneminde de, AK partinin sandık görevlilerine akıl verirken, “herhangi bir itiraz eden ve tartışma yapan olursa, ne diyon lan sen deyip üstüne yürüyeceksin” diye direktif verişini unutmadık. O kadar unutmadık ki, O’nun bu sözlerini köşe yazımda tekrar vurguladım diye, yandaş medya beni bile cezalandırmaya kalkışmıştı. Ama Sayın Zeybekci yine bu çirkin çıkışını düzeltme çabası içine girememişti.

Son olarak da, örnek cadde ilan edip açılışlar yaptığımız Kayalık Caddesini açarken, kaldırıma park eden otomobiller için Mobesse kameraları ile gözetleyip, ispatlı şahitli bir şekilde parasal ceza kesileceği vaat edilmişti. Böylece kaldırım işgallerinin önleneceği duyurulmuştu. O zaman kimseler, “kaldırımlara park eden otomobillerin camlarını kıracağız….” dememişti. Ne değişti de, kaldırımları işgalden kurtarmak için, otomobillerin camlarını kırmaya kalkışıyor veya kışkırtıyoruz anlaşılmaz.

Bu uygulamanın alternatiflerini görmek isteyen, (www.denizlihaber.com) adresine girip, Sedat Kurt’un (Bu yazıyı okumazsan kafanı kırarım)  başlıklı yazısını okumalıdırlar.

Kısa bir süre önce bir araç yaya geçidinden kırmızı ışıkta geçti diye öfkeli bir yaya otomobili tekmelemişti. Otomobilden inen şoför de, tabancasını çekip yayayı oracıkta vurmuştu. Hem Delikliçınar Meydanında. Böyle bir meydanda değil, kıyı kenar bir semtte yaya geçidine park etmiş diye bir özürlü vatandaş öfkelenip, otomobillerin camını, çerçevesini kırdığında ne olacak?  Öfkeyle koşup gelen oto sahipleri, gözü görmeyen, bacağı kesik özürlü vatandaşı öldürür veya sakat bırakırsa, suçlusu kim olacak?  Denizli bir dağ köyü mü?  Nerede kaldı bizim vizyon kent oluşumuz. Nerede kaldı Ege’nin siyasî başşehri olacak Denizli?

Önemli bir not: Delikliçınar’dan Bayramyerine doğru Atatürk Bulvarı da kazılıp dökülmeye başlandı. Bir üçüncü mücadele dönemi açılmasın diye rica ediyoruz. PALMİYELERİMİZE DOKUNULMASIN. Onlar şehrin en önemli canlı abideleri, en güzel süsüdürler!..

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı