REKLAMI GEÇ

ÖZAY GÖNLÜM’Ü ANKARA’DA ANARKEN

12 Mart 2012 Pazartesi

02 Mart Cuma gecesi TRT Müzik kanalındaki Rahmetli Özay Gönlüm’ü anma programını izlerken çok mutlu oldum. Denizlililer açısından Özay Gönlüm sevdası, biraz buruk anılarla dolu olsa da, Özay Gönlüm’ün sahibi olmak bizleri hep onurlandırmıştır. Biz de DESAV olarak EGS Park Kongre ve Kültür Merkezinde iki kez anma gecesi düzenleyebilmiştik. İlk anma gecesi Halk Müziği konseriyle gerçekleşmişti. DESAV’ın organize ettiği Gürer Aykal yönetiminde Borusan Filarmoni Orkestrasının konserinde, Özay’ın kızı Ezgi’yi, solist kemancı olarak görev yaparken tanımıştım. Ertesi yılın etkinlik sezonumuzda rahmetli Özay’ı, kızının sahne alacağı bir klasik konserle anmayı planlamıştık. Babası gibi usta fakat keman virtüözü olan Ezgi GÖNLÜM YALÇIN ile 28 Şubat 2004 tarihinde, EGS Kongre ve Kültür Merkezinde bir trio konser düzenlemiştik. Konserde piyanist Çağdaş ALAPINAR GENCAY ve o dönemde Fazıl Say’ın eşi olan viyolonsel Gülyar SAY’ın katılımıyla gerçekleşen trio konserle, Rahmetli Özay GÖNLÜM’ü, değişik bir geceyle yad etmiştik.

Özay Gönlüm, tüm Denizlililerin gönlünde taht kurmuştur. Denizli’yi ülke bazında tanıtabilme başarısını gösteren son yılların en büyük sanatçımızdır. Türk Halk Müziğinin en üst düzey temsilcilerinden olduğu yadsınamaz. Denizli kendisini hiç unutmamıştır. Ne var ki rahmetli Özay, ustalığı ile ün yapmışken, Denizli insanını pek benimsememiştir. Denizli folkloru ve Umman Ninenin mektupları olmasa, belki de sadece ses ve saz üstadı olarak anılıp gidecekti. Oysa bugün Denizli folklorunun da temsilcisi sayılır ki, bu az bir şey değildir.

Özay Gönlüm bütün bunlara rağmen Denizli’ye küs gitmiştir. Açıkhava Tiyatrosunun açılışı için Devlet Halk Dansları topluluğunu davet etmiştik. TBMM Başkanı da geliyordu. Açılışa, Denizli folklorunun temsilcisi olarak katılımı için telefonla bizzat, bir saat süreyle dil döküp davet etmiş, fakat kendisini bir türlü ikna edememiştim. Sanat için verdiğimiz hizmetleri takdirle izlediğini söylüyor, ama Denizli’ye küs olduğunu, Denizlili bazı insanların basit birkaç saygısız davranışı yüzünden, memleketine küs olduğunu defalarca söyleyip duruyordu. Belediye başkanı olarak bu girişimlerim defalarca tekrarlanmış, ama kendisini ikna etmek mümkün olamamıştı. Hatta konuşmamızın bir yerinde, (ben artık hanım köylüyüm, Kütahyalı oldum…) demişti. Şimdi insanın, (Kütahya nerede, Denizli nerede?..) diye soracağı geliyor.

Neyse, 02 Mart günkü Halk Müziği konserinde müziğe eşlik eden sazların tamamının TRT sanatçılarından seçilmiş olması, tabii ki iyiydi de, bizi biraz üzmüştür. En usta saz sanatçıları geceye renk katmış olsalar da, neden bizden değildi diye düşündüm durdum. Ses sanatçılarının da çoğu, Belediye Konservatuarı sanatçıları değil, ünlü türkücülerden seçilmiş olmasını da şaşkınlıkla izledim. Belediye Konservatuarı ses sanatçısı ve Halk Türküleri hocası Yeşim Dağlı’nın bir tek türkü ile programda yer almış olması, biraz içimize su serpmiştir. Sahne alan tüm profesyonel sanatçıları aratmayacak şekilde kendisine tahsis edilen bir tek türküyü, başarı ile seslendirmiş olması, Belediye Konservatuarının gururu olmuştur diyebilirim. Yalnız Denizli için değil, ünü uluslar arası boyutlara ulaşmış PAHOY’un halk dansları dalındaki gösterileri de, anılmaya ve takdir edilmeye değer düzeydeydi.

Bir de şunu anlamakta güçlük çektim. Dilerim gücenip darılan olmaz. Salonda sadece AKP Milletvekillerinin dördü birden protokol sıralarında yer alıyorlardı. Belki ilgi ve destek açısından Sayın Zeybekçi çok emek vermiş olabilir. Ama ele güne karşı diğer 3 milletvekilinin hiç anılmamış olması çok yanlış olmamış mıdır? Gecenin bir sahibi de Denizli Belediyesi iken, Sayın Zolan’ı da plaket ve çiçeklerle ödüllendirmenin anlamı neydi? (Düğün bizim, çalgı bizim, oyna kızım) der gibi garip olmamış mıdır?..

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı