REKLAMI GEÇ

SEN ÇOK YAŞA KAYAHAN BABA

22 Nisan 2013 Pazartesi

Son dönemde Türkiye’nin kaderini değiştirecek bazı olayların gelişmekte olduğunu hep birlikte izliyoruz. Dileğimiz odur ki bu değişme ve gelişme, ülkemiz ve insanımız için hayırlı sonuçlara vesile olacaktır.

Dileğimiz bu olmakla birlikte, endişe ve tereddütlerimizin yoğun biçimde hissedilir olması da, doğal karşılanmalıdır. Ne oluyor ve neden oluyor da, Türk Milletinin bir kısmı, adının başına (T.C.) ibaresini ekleyerek internet ve face-book sayfalarında boy gösterir oldu. İşittiğimize göre Sağlık Bakanlığı, bakanlık isimlerinin başındaki (T.C.) ibaresini kaldırmış da, tepkiler üzerine geri adım atmış deniliyor. Ne kadar doğru olduğunu kanıtlamam mümkün değil de, “şuyû-u vukuundan beterdir” diyen atasözünü de unutmamak gerekir.

Hemen bu noktada Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in Marmaris’te katıldığı toplantıdaki sözlerine takıldım. Tabelalardan T.C. ibaresini kaldırtması sonrası yaşanan tartışmalar konusunda, (T.C. edebiyatı yapanlara diyorum ki, “hadi oradan be..” . Biz Türkiye Cumhuriyeti’ni bölgesinde ve dünya üzerinde rakipsiz kılmanın yarışı içindeyiz.) diye reaksiyon göstermiş. İnşallah öyledir ve bizim gibi sade vatandaşlar son dönemdeki (barış sürecini) beklerken, (akan kanın duracağını) ümit ederken, başka noktalardan yeni darbelerle karşı karşıya kalmayalım.

Malum son günlerin önemli gelişmelerinden biri de, (akil insanlar) olayıdır. Kimlerdir, neden akil insanlar bunlardır. Koca Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan akıllılar, sadece bu şarkıcılar, türkücüler, özellikle arabesk kültürünün önde gelen isimleri, tiyatro ve sinema sanatçıları mıdır en akıllılarımız? Artık siyasî bir duruma gelmiş, daha doğrusu iç ve dış mihrakların da ağır baskısı altında siyasîleşmiş Kürt sorununa çözüm aranırken, bu akil insanların arasında kaç tane siyasî ve diplomasi deneyimi olan insan vardır bilemiyorum. Varsa da, onlar neden ses vermiyor anlaşılmaz bir muammadır. Her çözümün muhakkak bir bedeli vardır ve olacaktır da. Ancak bu bedelin kıyısından köşesinden bir şeyler bilmemiz gerekmez mi?

Ulusal televizyonlarımızdan Kral TV’nin düzenlediği müzik ödülleri gecesinde ünlü bir arabesk beste ve ses sanatçımız ortaya çıkmış, kaleme aldığı bir şiirinde barış, kardeşlik, akan kanların durması dileklerini dile getirirken, şiirinin bir bölümünde aynen, “yedi düvel elinden kim kurtardı yurdu? Mehmetçik değil miydi LAZI-ÇERKEZİ-KÜRDÜ?..” diye devam edip, “berhüdâr olun” diye bitiriyordu sözlerini. Peki, Mehmetçik içinde Laz vardı, Çerkez vardı, Kürt vardı da TÜRK yok muydu diye sormak geliyor içimizden. Türk adını anmak bazı insanlarımıza ar gelir, zor gelir oldu gibi geliyor insana. Arabesk kültürünün önde gelen ve “baba” diye andıkları sanatçıya sormak gerekir. Yedi düvel elinden kurtulurken Atatürk neredeydi? O’nun silah arkadaşları nerelerdeydiler? Yoksa Sakarya nehrinden kıp kırmızı Mehmetçik kanı akarken, onlar Sakarya ovasında piknik mi yapıyorlardı? Yazıklar olsun böyle akil insanlara, yazıklar olsun önümüze akil diye sunulan böylesi sanatçılara. Kendisinin bir türküsünde söylediği gibi, eğer bu akıllarla kurtulacaksak, “batsın bu dünya!”

Ayni törende Kayahan mikrofonu eline alır almaz “böyle şeyleri birlikte yaşamamıza sebep olan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına sonsuz saygılar” deyiverdi. Devamla da, “Rahmetle anarım. Hiç unutmamak lazım diye düşünüyorum…” diyerek salonu ayağa kaldırmıştı. Sen çok yaşa Kayahan baba…

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı