TEKZİP EDİLECEK (YALANLANACAK) NE VAR?

06 Haziran tarihli yazıma (BU NASIL BİR GÜÇ, NASIL BİR CÜRET) diye başlık atarak, Denizli Antalya yolunun belli bir kesimindeki yanlış uygulamaları kamuoyu ile paylaşmak istemiştim. Konunun yanlışlık ve kıyak kokan yanlarını fotoğrafları ile de anlatmaya çalışmış ve yana yakıla mağduriyetlerimizi de dile getirmeye çalışmıştım. Bunu yaparken de, ne bir kişiyi ve ne de bir müesseseyi hedef göstermemeye azamî gayret sarf etmiştim.

Bütün bu gayretlerime rağmen, kendisini şahsen sevdiğim, ama siyasî düşüncelerine bir türlü katılamadığım Sayın Halil Pekdemir, şirketinin kamuoyu nezdindeki tanınırlığı ve itibarının zedelenmesine neden olduğum düşüncesine kapılıp, taa İzmir’den bir avukat tutarak, beni ve Denizlihaber.com internet gazetesini mahkemeye vermesi üzücü olmuştur. Sayın Pekdemir’in mahkemeden talebi, (gerçeğe ve hukuka aykırı bölümlerin derhal yayından çıkartılması …..makalenin yayından kaldırılması….tekzip ve cevap metninin bir hafta süre ile internet ortamında yayınlanması) şeklindeymiş. T.C.DENİZLİ 5. SULH CEZA MAHKEMESİ’ne sunulan iddianamede delil olarak, sadece (işaret edilmekte) ve (imada bulunulduğu) şeklinde soyut ifadeler yer almaktadır. Yüksek mahkeme, HALİL PEKDEMİR ÇİFTLİĞİ GIDA VE İHTİYAÇ MADDELERİ Ltd. Şti.nin taleplerini reddetmiştir. T.C. DENİZLİ 5. SULH CEZA HAKİMİ bu kararını, “Bu Nasıl Bir Güç, Nasıl Bir Cüret başlığı altında Ziya Tıkıroğlu isimli yazarın makalesinin yayından kaldırılması, tekzip ve cevap metninin bir hafta süre ile internet ortamında yayınlanması TALEBİNİN REDDİNE” şeklinde açıklamıştır. Demek ki güzel ülkemde hala bağımsız ve adil yargı ve yargıçlarımız çoğunlukta. Ne mutlu bizlere, bu ülkeyi bize miras bırakıp giden ulu önderlere.

Gelelim Sayın Halil Pekdemir’e. Daha çok kısa bir süre önce ve bu yazılar neşredildikten sonra bir seyahatte kendisi ile birlikte olup konuşup görüşmüştük. İzmir’e kadar gidip avukat tutarak mahkemelere gitmeye ne gerek vardı? Konuşup ne demek istendiği sorulamaz mıydı? Madem yalanlarımız için tekzip isteniyor, o zaman Sayın Halil Pekdemir’e sormak isterim.

*Kelleci Kardeşler Restoranı önündeki ışıklı kavşaktan başlayarak, Tekkeköy ve Bağbaşı Köy içinden çıkan tüm yolların, hiçbir işaret ve ikaz konulmadan bir gecede dozerlerle kazılıp, yaya ve oto trafiğine kapatılıvermesi yalan mıdır ve hangi akla hizmettir?

*Işıklı sinyalizasyonu bile bulunan Karayolu ve köy yollarının kesiştiği Kelleci Kardeşler kavşağının kazılıp kapatılması yalan mıdır ve yöre insanına işkence etmek değil midir?

*Bağbaşı Köy içinden çıkıp Karayoluna, oradan da Bağbaşı üst mahallelerine çıkan ışıklı sinyalizasyonlu asırlık bir kavşağın hendeklerle kazıp kapatıldığı yalan mıdır ve bu iş neyin nesidir?

*Kazılıp lağvedilen kavşağın 100 metre altına yeni kavşak açılması yalan mıdır ve akıllara bu nedenle ne gibi torpiller ve siyasi tabanlı çıkar hesapları getirir?

Yarası olmayan bu yanlışlara reaksiyon göstermez, yalan yokken tekzip istenmez. Madem yalan yazdığımı iddia edip tekzip edilmesini yüce mahkemeden talep ettiniz, o zaman bu işte sizin de ilginiz ve dahliniz var demektir. Eğer konu ile ilgili (Bal Tutan Parmaklar) ve (Bu Nasıl Bir Güç, Nasıl Bir Cüret) adlı yazılarıma gelen yorumları okuma zahmetine katlanırsanız, öyle umulur ki daha fazla etkilenip düşünmek zorunda kalabilirsiniz.