REKLAMI GEÇ

Yeniden Hasan Kasapoğlu Kültür Merkezi

20 Aralık 2011 Salı


Geçen günkü yazımda, Hasan Kasapoğlu Kültür Merkezinin çok anlamlı özelliklerinin bir kısmını sayıp dökerek, bilgiler vermeye çalışmıştım. O yazımda Pamukkale Üniversitesi içinde yerini alıp görkemli bir törenle hizmete açılmış olan kültür merkezinin gerçekten övgüye değer özelliklerinin ancak bir kısmını anlatabilmiştim. Denizli’de bir ilk ve Türkiye’de özellik ve kalite açısından pek benzeri bulunmayan salonun teknik yönünü, uzmanları çok daha iyi bileceklerdir. Mesela EGS Kültür Merkezi hizmete açıldığında, sahneye dekor sokabilmek mümkün olamamıştı da, idareten bir kapı açılmış, bu defa da kapıdan giren soğuk, sahne görevlilerini rahatsız edip durmuştu. Hasan Kasapoğlu kültür merkezinde ise, istenirse dekor kamyonu doğruca sahneye girebilecektir. Dışarıdan gelecek dekor kamyonunun kasası, sahne döşemesi ile ayni yükseklikte olduğu için, dekorların sahneye giriş çıkışı için hiçbir güçlük çekilmeyecektir.

Bütün bu güzelliklerin yanında, bazı eksik ve yanlışları da göz ardı edemeyiz. Mesela, salonda veya sahnede çıkabilecek bir yangına karşı bir yangın perdesi düşünülmüş. Çok doğru ve gerçekten çağdaş bir önlem de, yangın-deprem benzeri bir olayın meydana gelmesi halinde oluşacak panikte, seyircilerin problemsiz tahliyesi nasıl olacaktır? Salonun en ön bölümünde acil tahliye kapıları olmalıdır. Bu çok zorunlu ve bir o kadar önemli tedbirler, yasaldır da.

Salonun arka duvarı ile en arka koltukları arasında bir geçiş yolu düşünülmemiş. Salona yanlışlıkla sağ kapıdan giren bir seyircinin sol tarafa geçebilmesi için ya fuayeye geri dönmesi veya en öne inip dolaşmak zorunda kalması gerekiyor ki, bu da çok yanlıştır. Koltuklar boydan boya aralıksız sıralanmış. Tam ortada oturan bir insanın çıkışa ulaşabilmesi çok zordur. Salon koltuk guruplarının ortasında bir yol oluşturulmalı, seyircinin giriş çıkışının kolaylığı kadar, emniyet açısından da bu çok önemli bir tedbir olacaktır.

Günlerdir bu güzel salonumuzla haklı olarak övünüp durduk. Yalnız biz değil, değerli tiyatro sanatçımız Sayın Haldun DORMEN’den de çok anlamlı bir ses yükselmiştir. Bir sürü tatsız olaylarla salonun açıldığı ve Denizli Devlet Tiyatroları levhasının dikildiği gün sahnelenen KANTOCU adlı oyunun yazarı ve yönetmeni Sayın Dormen de bizlerle birlikteydi. Çok hassas ve yıllarını bu uğurda harcamış büyük sanatçının duygularını ifade eden mektubunu, Sayın Hasan Kasapoğlu’na yazmış. Mektubu aynen aktarmam çok zor. Ancak Sayın Dormen mektubuna “Hasan Beyefendi”  diyerek başlamış. Mektupta Sayın Dormen, (Denizli’de böylesine muhteşem bir tiyatro salonunun yapılmış olmasına, şaşıp şaşıp kaldım) diyor. Devamla da, (…tam oyun başlamadan önce, iyi giyinmiş kimselerin kalkıp gitmelerine çok üzülmüştüm. Hatta işin aslını bilmediğim için, bir yazar ve yönetmen olarak çok da alınmıştım.) (Sonradan gerçeği öğrenince, size çok, hem de çok hak verdim.) dedikten sonra, olayın müsebbipleri için, bir büyük sanatçının infiali olarak burada yazamayacağım ağırlıkta hakarete varan sözler etmiş. Devamla da, (…sizi yalnız Pamukkale Üniversitesi değil,  tüm sanat camiası baş tacı edip, binlerce kez teşekkür etmelidir.) dedikten sonra, (Türkiye’de yapılmayan, yapılmaktan korkulduğu için yanına bile yaklaşılmayan bir mucizeyi gerçekleştirdiniz.) diye devam etmiş. Ayrıca, (İzin verirseniz, elli küsur yılını tiyatroya adamış bir olarak, size bütün Türk Sanat dünyası adına teşekkür etmeyi bir görev olarak görüyorum.) diye devam eden mektubunun sonunda Sayın Dormen, (O gece üzülmenize rağmen, ortada yapılmış muazzam bir iş, tartışılamaz bir güzellik var. Türk Tiyatrosu bu nedenle size ilelebet minnettar kalacak ve adınızı saygıyla anacaktır. Sevgi ve hayranlıklarımla.) diyerek mektubunu bitirmiş.

Biz de Sayın Hasan KASAPOĞLU ve ailesinin tüm fertlerine sonsuz teşekkürler ederiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı