REKLAMI GEÇ

AYIDAN POST, MOSKOF’TAN DOST OLMAZ

3 Mart 2020 Salı

Atalarımızın tarihteki acı tecrübelerine dayanarak söyledikleri bu söz; kimi zaman “domuzdan post, Rus’tan dost olmaz” şeklinde de söylenmiş.

Buna benzer bir diğer anlamlı söz de; “süper güç ile ittifak kurmak, ayıyla aynı çuvala girmek gibidir” şeklinde ifade edilmiş.

Sarıkamış Harekatı’nda binlerce askerimiz donarak şehit olmuş, Moskof’un da 30 bin askeri ölmüştü. Bu harekattan sonra Moskof’un iki yakası bir araya gelmemiş, 1917’de Çarlık tarihe gömülmüş; Moskof’un adı da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) dönüşmüştü.

Moskof’un adı değişse de emelleri değişmiş değil. Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Kırım, Azerbaycan ve Bakü’de binlerce Türkmen’in kanını içtiği halde doymayan vampir Moskof, şimdi de Suriye’de Türk kanı akıtılmasına destek vererek Sarıkamış’ta gerçekleştiremediği emellerine ulaşmaya çalışıyor.
Maalesef tarih tekerrür ediyor. Bir ülkenin karaktersizliği, güvenilmezliği, cibilliyetsizliği geçmişte nasılsa; şimdi de aynen tecelli ediyor.

Anlaşmaymış, sözleşmeymiş, komşulukmuş; hiçbirinin kıymet-i harbiyesi yok.

Hem S-400’leri bize satacaksın, hem Soçi, Astana gibi sözleşmelere imza atacak, yüzümüze güleceksin; sonra da sırtımızdan hançerleyeceksin.

Hain ve alçakça hareket eden ülke sadece Moskof’lar değil elbette. ABD’nin de Rusya’dan geri kalır tarafı yok.

Patriot vereceğim diye milyar dolarları cebine indireceksin, sonra da teslimattan vazgeçeceksin.

Elinin parasıyla rezil etmeye çalıştığın Türkiye’yi; Rusya ile birlikte hareket etmeye zorlayacaksın; askerlerimiz şehit edilince de timsah gözyaşları dökecek, bıyık altından kıs kıs güleceksin.

Hain ve alçakça hareket eden ülkeler; sadece; “ikiyüzlü” demenin iltifat olacağı “yüzsüz” Rusya ve ABD değil elbette.

Başı her sıkıştığında, dünyadan izole edildiğinde, yalnızlaştırıldığında yanında yer aldığımız İran da; Suriye’deki katil rejim, İsrail ve Moskoflarla birlikte sinsi sinsi “Acem oyunu” oynayarak Türkiye’nin kuyusunu kazmaya devam ediyor.

Hain, alçakça hareket eden, sinsi ülkeler sadece Rusya, ABD ve İran değil elbette.

Petro dolarlar içinde yüzdükleri halde; hiç bir göçmeni barındırmadıkları gibi; Türkiye’nin uzun yıllardan beri Anadolu’nun ana kucağını açarak himaye ettiği sığınmacı milyonlarca kadın, çocuk ve yaşlılar için tek kuruş maddi yardımda bulunmayan insaniyetsiz ve Türk düşmanı Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Umman da bu kategorinin içinde.

Hain, alçak, sinsi, insanlığını kaybetmiş ülkeler sadece Rusya, ABD, İran, BAE, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Umman değil elbette.

Tüm medeni(!), hümanist(!), hayvan sever(!), çevreci(!) Avrupa ülkeleri ile birlikte Çin de Suriye’deki kendi halkının üzerine kimyasal silah boca eden; bebek, çocuk, kadın demeden bombalayan katil rejim ile kol kola.

Çivisi çıkmış bu dünyada; kimilerinin özendiği, bazılarının Türkiye’yi yaşanmaz bularak kapak atmak istediği, tek dişi kalmış canavar ülkelerin insanları; gravyer peyniri, somon balığı eşliğinde içkisini yudumlar, piposunu tüttürür, denize nazır evinin balkonunda güneşlenirken; neylesin aç, açık, parasız, pulsuz, yurtsuz, pejmürde insanların hal-i pür melalini.

Hain, alçak, sinsi, insaniyetsiz, cibilliyeti bozuk ülkeler; bu Dünya size de kalmayacak. Aksırıncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin, için eğlenmeye bakın.

Türkiye bu mazlum ve mağdur insanlara yeter.

Ülkemiz haricindeki tüm dünya; Suriye’deki soykırıma maalesef seyirci kalmakta, soykırım takımı kurarak, bu insanlık dramını tribünlerde çekirdek çitleyerek zevkle seyretmektedir.

Avrupalılarca medeniyetin beşiği olarak kabul edilen Yunanistan; sınırına dayanmış beşikteki çocuklara mama olarak biber gazı ikram etmektedir.

Azıcık tarih okumuş, ferasetli ve basiretli insanlar bilir ki; Ankara’nın savunması Kerkük’ten; İstanbul’un savunması Kudüs’ten başlar.

Ağır bir badireden geçiyor, büyük bir sınav veriyoruz. Son Türk Devleti’ni köşeye sıkıştırmak, tarihten silmek denemesinde bulunanlara karşı güçlü bir mücadele veriyoruz.

Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında olduğu gibi; bugün de genci, yaşlısı; kadını, erkeği ile milletçe; başımızı eğdirtmeyecek, vatanımızı çiğnettirmeyecek, ezanlarımızı dindirtmeyecek, bayrağımızı gönderden indirtmeyeceğiz.

Milletimizin kanıyla sulayarak elde ettiği vatan aşkı, kanının rengiyle boyadığı al bayrak aşkı, kulaklarında 5 vakit çınlayan ezan aşkı kıyamete kadar sönmeyecektir.

Çünkü bu aşkın ateşini ancak şehadet şerbeti soğutabilir. Bu makamı elde etmek, bu mertebeye ulaşabilmek için gereken sarsılmaz iman da milletimizde mevcuttur.

Bu asil milletin evlatlarından oluşan Peygamber Ocağı’ndaki Mehmetçiklerimiz her zaman mağdurun, mazlumun yanında yer almış, zalimin, caninin, katilin karşısında durmuştur.

Korkmak, mahzunlaşmak, gevşemek, geri adım atmak kitabımızda yoktur. Milletçe birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde hareket ettikçe, birbirimize sımsıkı kenetlendikçe kaybetmemiz söz konusu değildir.

İnanıyoruz ki; hainler, zalimler, caniler kaybedecek, kazdıkları kuyuya kendileri düşecek, zafer; inananların, inançla sefere çıkanların olacaktır.

Kahraman ordumuz ve devletimizin sonuna kadar yanındayız.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Ozan   -  Bağlantı 6 Mart 2020, 16:19

Yazıyı editleyin hemen moskoftan dost oldu son güncellemelere göre.

Hüseyin Mercan   -  Bağlantı 5 Mart 2020, 19:03

Erdal Otcu’ya yakışmamış bir hamaset yazısı.Tamamen duygusal,günü birlik bir tepki yazısı olmuş. Davutoğlu’nu “sıfır komşu ” durumunu anımsattı. BU GÜN TEK ÇÖZÜM YOLU. Rusya, İran,Çin,Irak ve suriye ile iyi ilişki kurmaktır.T.Erdoğan bunu görüyor

Deniz   -  Bağlantı 3 Mart 2020, 13:30

Genelleme yapmamak lazım. Dengeler değişir, yine dost oluruz. Kurtuluş savaşı esnasında Rusya’ nın verdiği maddi destek savaşın yönünü değiştirmiş bile olabilir. Bir ‘ yazarın’ böyle cahil dedelerin söyleyip durduğu laflarla yazı yazmamaması gerekir.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı