REKLAMI GEÇ

BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA

9 Nisan 2019 Salı

Fikirlerini ve düşüncelerini onaylayalım ya da onaylamayalım;  romanlarını, hikayelerini beğenelim veya beğenmeyelim Sabahattin Ali’nin “Aldırma Gönül” başlıklı şiirini ve bestelendikten sonra da gerek Edip Akbayram, gerekse Hüseyin Ay tarafından seslendirilen şarkıyı bazen hüzünlenerek, bazen teselli anlamında dinlemek ve hatta bazen mırıldanmak bana iyi gelmiştir.

Asıl soyadı Şenyuva olduğu halde; çeşitli eziyet ve sıkıntılara maruz kaldıkları için bir türlü “şen bir yuva” olamamaları sebebiyle; babasının adı olan “Ali”yi kullanmayı tercih eden ve çok yönlü bir edebi kişiliği olan Sabahattin Ali bu şiirini Sinop Cezaevi’nde tutuklu iken yazmıştır.

Sabahattin Ali 25 Şubat 1907’de Bulgaristan/Gümülcine/Eğridere’de doğmuş ve fakat ömrü çok kısa sürmüştür. Çünkü yurt dışına kaçmak için bindiği kamyonda beraber yolculuk yaptığı Ali Ertekin tarafından başına sopayla vurularak öldürüldüğü tarih 2 Nisan 1948 olarak kayıtlara geçmiş ise de; cansız bedeni 16 Haziran 1948’de bulunmuştur.

Tutuklanarak önce Konya; daha sonra da Sinop Cezaevi’nde kalmasının sebebi ise; Konya’daki bir arkadaş meclisinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü tenkit eden bir şiir okuduğu iddiasıdır.

Atatürk karşıtı olmadığını ispat etmesi için; kendisinden bir kaside yazması talep edilir. 15.01.1934 tarihli ve 13 sayılı Varlık Dergisi’nde “Benim Aşkım” başlığıyla şiiri yayımlanmış ve fakat ayrıca “komünist” yaftasından da sıyrılması için yazılar yazması gerekmiştir. Sabahattin Ali’nin ölümünden sonra Samet Ağaoğlu onun için; lüks bir yaşam sürmesi sebebiyle; “…hiçbir zaman gerçek bir komünist olamadı…” diyecektir.

“Esirler” adlı eserinin “Halkevleri”nde oynanmasından sonra Atatürk’ün izniyle Milli Talim ve Terbiye’ye atanır.

Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz ile birlikte çıkardığı Marko Paşa Dergisi’ndeki isimsiz yazılar kendisine ait olmadığı halde yine tutuklanarak Paşakapısı Cezaevi’nin yolunu tutar.

Ölüm yıldönümüne yakın günlerde Sabahattin Ali’yi anarken; buğulu ve hüzünlü şarkısını bir kez daha terennüm ediyoruz:

Başın öne eğilmesin/Aldırma gönül, aldırma/Ağladığın duyulmasın, Aldırma gönül, aldırma.

Dışarıda deli dalgalar/Gelip duvarları yalar;/Seni bu sesler oyalar,/Aldırma gönül, aldırma.

Görmesen bile denizi,/Yukarıya çevir gözü:/Deniz gibidir gökyüzü;/Aldırma gönül, aldırma.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı