BELEDİYELERİ ADAYLAR DEĞİL; KENTLİ KAZANSIN

Her belediye için; sadece bir belediye başkanı seçilecek. O beldedeki, o ilçedeki, o büyükşehirdeki binlerce insan; beş yıl boyunca;  seçilecek belediye başkanının vizyonuna, ufkuna, önceliklerine, tarzına ve tavrına göre idare edilecek.

Dolayısıyla seçimin sonunda bir kişi belediye başkanlığını kazanacak ama; o yörede yaşayan halkın kazanıp kazanmadığı beş yılın sonunda belli olacak.

Bu perspektiften baktığımızda “Belediye Başkan Adayı”nın kişiliği, şahsiyeti, karakteri, mizacı; tabiata, hayvanlara, insanlara bakış açısı; görgüsü, bilgisi, genel kültürü ve tevazuu çok önemli.

Seçim öncesinde evlere, işyerlerine, caddelere, sokaklara, kahvelere konuk olan başkan adaylarının; seçildikten sonra seçmenleri ve halkı belediye binasında nasıl ağırlayacağı, nasıl misafir edeceği hususu çok ehemmiyetli.

Şehirler medeniyetlerin bir aynası mesabesinde. Çünkü medeniyetler şehirlerden filizleniyor, şehirlerden doğuyor.

İnsanlar şehri değil; şehirler insanı ete kemiğe büründürüp şekillendiriyor. Şehirler güzel olursa; bu güzellik insanın ruhuna yansıyor. Bu sebeple her bir evin, her bir caddenin göze ve gönle ferahlık verecek bir estetikle inşa edilmesi gerekiyor.

Çünkü temiz, güvenli ve bakımlı sokaklarda oynayan geleceğimizin idarecileri olacak çocukların huzuru; anne-babalara ve topluma sirayet ediyor.

Şehirlerimizde eksikliği görülen temel ihtiyaçları kim çok hızlı bir şekilde karşılayacak, kim daha yaşanabilir bir kent kurabilecek, kim geçmişin ihmallerini, tahribatlarını ortadan kaldırabilecek, kim daha büyük bir vizyon ortaya koyabilecek ve medeniyetimize ait değerleri, eserleri gün yüzüne çıkarabilecekse o seçilsin.

Kim beldemizde, ilçemizde, kentimizde yaşayan insana rağmen değil; o insanların talepleri doğrultusunda ve o insanların rızalarıyla şehri dizayn edecekse; o seçilsin.

Kim çevreci adımlar atabilecek, gelecek nesillere karşı sorumluluk bilinciyle çevreyi koruyacak, kim insan onuruna yakışır yaşanabilir şehirler kurabilecekse; o başkan seçilsin.

Kim yörelerimize mahsus kültürü, renk farklılıklarını yaşatabilecek, alt yapısı bitirilmiş, deprem, sel gibi afetlere mukavemetli bir belde oluşturabilecekse ; o seçilsin.

İstikbalimizin gençlerinin emaneti olarak gördüğümüz şehirleri; kim; dikey değil; yatay bir yapılaşmayla tanıştıracaksa; imar ve yapılaşmayı bu prensip doğrultusunda planlayacaksa; o seçilsin.

Yaşlılarımız ve engellilerimiz başta olmak üzere; kim; toplumun dezavantajlı katmanları için yaşanabilirliği yüksek mekansal tasarımlar yapacaksa; o seçilsin.

Herkesin ev sahibi olmasına yönelik ve spekülatif artışların önüne geçecek sosyal ve teknik alt yapıları tamamlanmış arsa üretebilecekse; o seçilsin.

Kim vatandaşla iç içe olacak, onların her şikayetini dikkate alacak, telefonu 24 saat açık olup; ulaşılabilecek, halka dokunan projeleri hayata geçirebilecekse; o  seçilsin.

Dolayısıyla 31 Mart 2019’da başkan adayları değil; halk kazansın.