REKLAMI GEÇ

BOŞANMAK BU KADAR KOLAY OLMAMALI

22 Aralık 2015 Salı

Evlilik bir yıldan uzun sürmüş ve kadın ile erkek de anlaşmış ise; üç gün içinde boşanmak mümkün.

“Son kararın mı?” veya “Emin misin?” diye sorulmuyor.”Gidin 15 gün, 1 ay daha düşünün, ondan sonra gelin” denilmiyor.”Bir psikologla görüşün, duygularınızı tekrar gözden geçirin” diye tavsiyede bulunulmuyor. “Öfkeyle kalkıp, zararla oturmayın” diye bir nasihat verilmiyor.

Kadın ve erkek anlaşmalı boşanma için başvurdukları taktirde; Aile Mahkemeleri hiçbir zorluk çıkarmıyor ve müşterek çocukların adedi ve yaşı ne olursa olsun boşayıp geçiyor.

Olan kadına oluyor. Büyük hayallerle ve umutlarla kurduğu yuva darmadağın oluyor. Genç bir kız iken; kucağına çocuklarını da almış olarak; yaşamına dul bir kadın olarak devam etmeye çalışıyor.

Erkekler ise; vücutlarında hiç bir fiziki değişikliğe maruz kalmadan; yeni ufuklara, yeni birlikteliklere yelken açıyor.

Karadenizli bir arkadaşımın söylediğine göre, o yörelerde; ırz ve namus ile ilgili olmayan hiçbir sebep; boşanmaya gerekçe teşkil etmezmiş.

Bilindiği gibi Katolikler de; bir kere nikah akdi yaptıktan sonra; artık kesinlikle boşanmıyorlar.

Bizim dinimizde de boşanmak caiz olmasına rağmen; eşler ayrıldığında gökyüzünün adeta titrediğine inanılır.

Bazı gençler söz ve nişan dönemlerinde yüzlerine maske takmakta, kendisini olduğundan başka göstermekte ve hakiki çehresini cicim aylarından sonra ortaya çıkarmaktadır.

Yine; mantık evliliği mi, aşk evliliği mi diye tartışılmakta; “aşk evliliği”ni tercih eden kimi çiftler; “Aşk; hiçbir zaman pişman olmamaktır” düsturunu çabucak unutuvermektedirler.

Eskilerin “küfüv” dedikleri denklik meselesi göz ardı edilmekte; soy, sop, asalet, karakter, seciye, eğitim, kültür ve benzeri konulardaki farklılıklar dikkate alınmamaktadır.

Evliliğin ağırlığını taşıyacak olgunluğa erişilmeden, erken yaşlarda yapılan evlilikler de hüsranla sonuçlanabilmekte ve müşterek çocuklar; aynı anda anne babasının elinden tutarak parka gitme sevincinden yoksun kalmaktadırlar.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıklamasına göre Türkiye’de boşanma oranı % 4,5 artarak % 15’e yükselmiş.

Çünkü eşler; evliliklerini kurtarmak için azami çabayı sarf etmiyor, sabretmiyor, fedakarlık göstermiyor, birbirlerinin hata ve eksikliklerini örtmüyor.

Birbirlerine olan sevgi ve saygıyı çabucak yitiriyor; yüz göz oluyor. Evliliğini ilk günlerdeki gibi diri ve canlı tutamıyor.

Koşarak mahkemeye başvurmadan önce; kadın ve erkeğin akrabalarının arasından tayin edilen birer hakemin sorunları masaya yatırması, ombudsmanlık yapması, anlaşmazlıkları tatlıya bağlaması yöntemine başvurulmuyor.

Böyle olunca da; Aile Mahkemeleri TMK 166/3. maddeye göre; bir arzuhalcinin yazdığı anlaşmalı boşanma talebini işleme koyup, Türk Milleti Adına çiftleri boşayıveriyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Orhan   -  Bağlantı 22 Aralık 2015, 09:36

Asıl erkege olan oluyor.Hem yıllarını hem cebini bosaltıp ayrılmak zorunda kalıyor artık kadınlar rahat hem calısmadan mallara ortak oluyor hem kendi icin hem cocuklar icin nafaka alıyor talep ediyor.

seviç   -  Bağlantı 22 Aralık 2015, 09:13

sayın Erdal Otçu;
evliliklerin bitmesindeki en büyük etkenlerden biri aile ve üçüncü kişiler.
Yeni nesil zaten sırtında onca yükle yuva kuruyor.Kendi evini düğününü yapıyor(ki o düğünde sırf ailenin hevesini tatmin etmek için yapılıyor)

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı