REKLAMI GEÇ

AT SIRTINDA KİTAP OKUYAN ADAM

14 Mayıs 2015 Perşembe

Eflatun, hükümdara akıl vermek için gittiği Siraküza’dan kovulmuştu. Konfüçyüs ancak yetmiş yaşına doğru ,yani güçten kuvvetten düştükten sonra hükümdarın iltifatına mazhar olmuştu.

Max Weber, ömrünün son on yılını “Ah şu hata üstüne hata işleyen ahmak devlet adamları neden bana hiç danışmazlar?” sitemleriyle geçirmişti.

Babaannesinin duası Davutoğlu’nu bu üç bilgenin de kaderinden uzak tuttu… Davutoğlu aradı, kurguladı ve uyguladı…

1978-1990 arası Arayan Adam;
1990-2002 arası Kurgulayan Adam;
2002-2015 arası Uygulayan Adam dönemi…

Ne konuşsa; konuyu, muhakkak birkaç kültürle irtibatlandıran, kapsamlı kıyaslamalar yapan ve bir ulus veya kültürle sınırlı tutmayıp; genel, evrensel bir bakış açısı sunan bir bir bilge adam…

Cemil Meriç’ten “Doğu ile Batı’nın insan beyninin iki yarım küresi olduğunu” öğrenmiş bir talebe olarak Batı’yı dışlamadan bir Müslüman/Türk düşünme tarzı oluşturmaya çalışırken gerçek bir “ Arayan Adam”…

Spengler ve Toynbee gibi medeniyet tarihçilerini çok erken bir tarihte keşfettiğinde ise “Kurgulayan Adam” …

Önce Tarihi Derinlik, sonra Kültürel Derinlik,sonra Siyasi Derinlik ve en son olarak da Stratejik Derinlik kitabını yazacakken; ilk üç sırayı atlayıp, son sıradaki kitabı kaleme aldı..
Çünkü; hocası Nurettin Topçu’nun bir sözü vardı:”Vakti gelmiş doğru bir fikir kadar güçlü bir eylem yoktur.”

Dipnotlara boğulmamış özgün bir akademik eser olan Stratejik Derinlik kitabı; bir akademisyenin, Türk devlet aklına müdahalesiydi.

Türkiye’nin ulusal, bölgesel ve küresel bir aktör olarak sahip olduğu potansiyeli kullanmasının hiç de zor olmadığının ispatıydı.

Karanlıkta yol alan kişiler, ülkeler ve insanlığa; bu karanlığı bir parça aralayıp,geleceği öngörmek,adımların doğru atılmasını sağlayacak bir perspektifti..

Davutoğlu; doktorasında; Hristiyanlık’ta Tanrı insan olurken, Budizm’de insanın Tanrı olduğunu, sadece İslamiyet’te Yaratıcı’nın Yaratıcı,insanın ise insan olarak kaldığını ; bunun toplumun ahlak ve değer sistemlerini derinden etkilediğini,siyaset ve ekonominin de ona göre biçimlendiğini anlatmaya çalışır..

Gerçek hayatta insanların fikirleri yoktur.Fikirlerin insanları vardır.Her çağda insanların peşinden sürüklenip gittikleri ve bütün zihinlere egemen olan iki, üç baskın,hakim fikir vardır.Liberalizm,sosyalizm ,milliyetçilik,muhafazakarlık gibi…Gerçekten özgün bir fikri olan insanlar ise ,her devirde bir elin parmaklarını geçmez…

Garibaldi, Mazzini gibi öncülerin 150 sene kadar önce İtalyan birliğini sağladıktan sonra şöyle dediği rivayet edilir: “İtalya’yı yarattık, sıra İtalyanları yaratmaya geldi…”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mensuplarının kültür ve medeniyetlerinin tahribine, değerlerinin örselenmesine, törpülenmesine, unutturulmaya çalışılmasına ve yeni bir kültür ve medeniyet aşılanmasına hiç tahammülleri yoktur.

Adeta at sırtında kitap okuyan bir adam olan Ahmet Davutoğlu, bilgi birikimi, müktesebatı, mütevazılığı, cana yakınlığı, sıcakkanlılığı, nezaketi ve çalışkanlığı ile Yeni Türkiye’nin ikinci yarısına zinde bir güç olarak çıkıyor.

Halkla samimi diyalogu; Denizli mitinginde olduğu gibi meydanın nabzını iyi tutabilmesi, kalabalıklarla kaynaşabilmesi; çocuk,yaşlı ve engellilerle kurduğu iletişim; akademisyen kimliğini kolaylıkla siyasi bir figüre dönüştürebildiğini gösteriyor..

Geçtiğimiz haftalarda Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği Müsiad’da Davutoğlu’nun akademisyen kimliği ve “Ulus, Millet, Medeniyet ve Barış Sürecinin Dinamikleri konulu sunumuyla ufkumuzu açan Dr.Mustafa Özel’e çok teşekkür ediyorum;

Meydanlarda sadece kime kaç paralık maaş ve yardım dağıtacağından başka bir vizyonu, ufku, misyonu, söyleyecek sözü ve dünyaya bakış açısı olmayan liderler arasında mukayese yapma imkanını verdiği için…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı