SAYIN TRUMP BEYAZ SARAY /WASHINGTON

Dirayetli, basiretli, mükemmel liderliğiniz paralelinde; diplomasi diline hakimiyetiniz, bir başka ülkenin devlet başkanına yazacağınız bir mektupta kullanılması gereken üslup konusundaki tecrübeniz sayesinde 9 Ekim 2019 günü saat 16.00’da Barış Pınarı Harekatı’na başlamamızın tahrik edici gücü olduğunuz için size minnettarız.

Sayenizde; Suriye sınırında 450 kilometre uzunluğunda, 20 mil/32 km. derinliğinde güvenlikli bir koridor oluşacak ve PKK/YPG ve ABD askerlerinden boşalan bu alana; Suriye halkı yerleşebilecektir.

Sayenizde; bu bölgede ikinci bir İsrail (proje) terör devletinin oluşturulması ihtimali önlenecektir.

Mektubunuzda; “binlerce insanı katletmekten sorumlu olmak istemezsiniz” buyurmuşsunuz. Ancak; ABD’nin Afganistan, Libya, Irak, Suriye, Mısır, Vietnam, Filistin, Gazze ve benzeri topraklarda binlerce insanın hayatlarına son verilmesinin sorumluluğunun sizde olduğunu unutmuş ve kendinizi; adeta sütten çıkmış ak kaşık gibi görüyor olmalısınız; ama olsun; bu kadar kusur kadı kızında da bulunur.

Mektubunuzda; “Türkiye ekonomisini yok etmekten sorumlu olmak istemiyorum – ve yaparım. Pastor Brunson ile size küçük bir örnek verdim” diyerek ne kadar iyi niyetli, düşünceli ve hassas bir kişiliğiniz olduğunu ispat etmişsiniz.

Nitekim harekatın 9. gününde ; “küçük dağları ben yarattım” edasıyla kas kas kasılan, kös kös kösülen, kibir abidesi yardımcınız ile Dış İşleri Bakanınızı acilen ülkemize göndererek; Türkiye ekonomisini yok olmaktan kurtardınız.

Aksi takdirde biz Türkler; aç, susuz ve ilaçsız harap olup gidecektik.

Dünyanın jandarması ABD başkanı olarak teröristlerin generali Mazlum ile görüştüğünüzü ifade ediyorsunuz. Büyük bir fedakarlıkla size yakışanı yapmış ve terörist general ile muhatap olarak, arabuluculuk rolüne soyunmuşsunuz. Büyük ikna gücünüz sayesinde teröristlerin etkisiz hale getirilmelerine engel olarak tarihe geçmiş ve hatta tarih yazmış oldunuz. Bundan böyle teröristler sizi kıyamete kadar “melek” olarak görecek ve hatırlayacaktır.

Teröristlerin hamiliğine/koruyuculuğuna baş koyduğunuz ve onlara otuz bin tır dolusu silah göndererek arka çıktığınız için, umarız ki teröristler; ABD topraklarında bundan böyle terör eylemi yapmaya utanacaklardır.

Ayrıca; askeri dehanızı konuşturarak, “çivi çiviyi söker” misali; bir terör örgütünü; bir başka terör örgütüyle ortadan kaldırmaya çalıştınız. Böylece PKK/YPG unsurları; DAEŞ canavarlarını adeta buharlaştırdı.

Hatta o kadar ki; Türk askerleri DAEŞ katillerinin tutulduğu hapishanelere girdiğinde; hücrelerin bomboş ve kapıların tamamen açık olduğunu gördü.

Mektubunuzun sondan bir önceki cümlesinde; herhalde; Karadenizli ve Kasımpaşalı olduğuna dair CIA istihbaratına sahip olduğunuz için; “Sert bir adam olma” telkininde bulunmuşsunuz… Malumunuzdur ki; her insanın fıtratı, huyu ve mizacı farklı oluyor.

Fakat yine de; sizin gibi yumuşak bir lidere sahip olmadığımıza pişman değiliz.

Görevden azledilmeniz için ihbarda bulunan Nancy Pelosi’ye çok kızıyoruz. Umarız sizinle daha fazla uğraşarak aptallık yapmaz..Çünkü bir ülkeye bir aptal yeter.

Çok demokratik, hümanist ve barışçıl bir ülke olan ABD’nin başından azledilirseniz; sizi Türk Milleti olarak çok arayacak ve anacağız.

Sahip olduğunuz muhteşem kültürünüz gereğince bildiğinizi sandığım Mevlana Hazretleri’nin bir özdeyişi var:

“Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verilecek bir cevabım mutlaka vardır.
Lakin bir lafa bakarım; laf mı diye…
Bir de adama bakarım adam mı diye…” şeklinde.

Eğer bu mektubu yazmasaydım; sizi adam yerine koymamış sayılacaktım. Bu da Türk Milleti’nin siyasi nezaketine ve terbiyesine ters düşerdi. Mütekabiliyet prensibi gereği mektubunuzu çöpten çıkartarak, cevaplama ihtiyacı hissettim.

Bugüne kadar hiç ayak basmadığım ABD’de belki bir gün ansızın görüşmek üzere.