REKLAMI GEÇ

AMERİKAN SİSTEMİ 3 (GEÇMİŞ GÖZLEM VE BİLGİLERİM)

11 Şubat 2021 Perşembe

Değerli okurlarım; ABD’de eğitim amaçlı 4 yıl geçirdiğim için, herkesin merak edeceğini umduğum Amerikan sistemi gözlem ve bilgilerimi bir yazı dizisi halinde sizlere sunmaktayım. ABD’nin en güçlü devlet olması, elbette boşuna ya da rastlantısal değildir. Büyük ölçüde bu sistemin dehasına dayanır. Hayran kalınacak çok özelliğine tanık olduğum halde, elbette bir Amerika hayranı filan da değilim. Ortanın solunda yer alan anti-emperyalist bir kişiyim. Bu konuyu işlemeyi seçmiş olmamı doğru okuduğunuzdan kuşkum yok. Yine de, her olasılığa karşın böyle bir açıklama yapma zorunluluğu duydum. Lütfen beni mazur görünüz.

Amerikan sisteminde örnek alınası gördüğüm bir özellik de, kriz yönetimiydi. Okuduğuma göre; uzun süre sadece özel işletmelerin çalışma alanlarından biri olarak algılanan kriz yönetimi uygulamaları, kamu kurumları açısından da yaşamsal öneme sahip bir konudur. Kamu kurumları tarafından sağlanan hizmetin kalitesi ile ilgili beklentilerin yükseldiği günümüzde, devletlerin tüm organları ile krizlere karşı hazırlıklı olması bir zorunluluk halini almıştır.

Kriz yönetimi alanında, gerek teorik gerekse pratik çalışmaları açısından önemli ülkelerden biri Amerika Birleşik Devletleri’ydi. Kriz yönetimi ile ilgili çalışmaların öncülerinden sayılabilecek bu ülkedeki kriz yönetimi örgütlenmesi; ülkenin genişliği ve siyasi yapılanmanın karmaşıklığına rağmen, son derece net bir şekilde oluşturulmuştu. Tüm sorumluluğu devletin yüklenmediği; gerek üniversiteler gerekse özel sektörün, ve en önemlisi sade vatandaşların da etkin aktörler olarak yer bulduğu bir örgütlenme vardı.

ABD’de üniversite kentime ayak basar basmaz bana önerilen bir şey vardı: Hemen bir sağlık sigortası yaptırmak. Öğrenciler için indirimli ve makul ücretliydi. Hastaneler ve üniversite-dışı tüm sağlık hizmetleri ücretli ve çok pahalı olduğu için, bu elzemdi. İtiraf etmeliyim ki, bu sigortayı yaptırmada bir ay kadar geciktim ve aksi gibi bu arada ağır bir gribe yakalandım. Beni kent hastanesine kaldırdılar ve 3 gün tedavi gördüm. Amerikan hastaneleri pahalıydı ama bakım düzeyi de harikaydı. Bir hemşire sizinle sürekli ilgilendiği için, refakatçıya gerek kalmıyordu.
Taburcu olduğumda elime bir fatura tutuşturdular. Bir öğrenci için yüksekçe bir tutar ödemem gerekiyordu. Taksit taksit ödeyebileceğimi söylediler. İlk aylarda taksitlerim çok düzensizdi ve hastanenin avukatı tarafından sıkıştırılıyordum. Bu durumu anlattığım Amerikalı bir arkadaş bana şunu önerdi: “Her ay ama her ay aksatmadan 1 Dolar öde, rahatsız edilmezsin”. Çok şaşırdım. Sistem istikrar ve düzen üzerine kuruluymuş meğer. Ben de denemek için, bir yıl boyunca her ay 1 Dolar ödedim ve hiç aranmadım.

Kendi deneyim ve gözlemlerimden çok etkilenmiş olmalıyım ki, Amerikalı arkadaşlarımdan da Amerikan sisteminin değişik özellikleri hakkında epey bilgi ediniyordum. Örneğin Amerikan hukuk sistemi nasıldı? Anglo-Sakson hukuk sistemi kullanılıyordu. Öğrendiğime göre; İngiltere’de doğmuş olan bu hukuk sistemi başta ABD, Kanada, Avustralya, Güney Afrika, Hindistan ve eski İngiliz sömürgesi olan pek çok ülkede uygulanmaktadır. Başlıca özelliği, Kıta Avrupası hukuku gibi derlenip tümüyle yazıya dökülmemiş olmasıdır.

Bu sistemde hukuk; örf ve adet kuralları, çok sayıda mahkeme kararı ve dağınık haldeki çeşitli kanunlardan meydana gelir. Anglo-Sakson hukuku esas itibariyle yazılı olmayıp uygulamaya dayanan niteliktedir. Bu demek oluyor ki, mahkemelerin vermiş olduğu kararlar bağlayıcı niteliktedir ve izleyen benzer somut olaylara uygulanır. Bu nedenden ötürü Anglo-Sakson hukukuna “yargıçlar tarafından yapılmış hukuk” da denmektedir. Bu sistemde, Kıta Avrupası sisteminde olduğu gibi kamu hukuku-özel hukuk ayrımı ya da adli yargı-idari yargı ayrımı yoktur, yargı birliği geçerlidir.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı